Eskişehir'de Gazze'ye insani yardım ulaştırmak amacıyla yola çıkan ve İsrail'in saldırısına uğrayan Küresel Sumud Filosu'na destekler devam ediyor. Eskişehir'de binlerce insan Filistin'e destek olmak için yürüdü.
Ulus Anıtı önünde basın açıklaması yapan 13 yaşındaki Emre Kaan Üyümez şu ifadeleri kullandı;
"Yüreği Gazze ve oradaki masum insanlarla birlikte çarpan Eskişehirliler,
Anadolu'nun kadim vicdanı adına, insanlık onurunun ve adaletin sesi olarak buradayız.
Bugün burada, onuruyla, azmiyle ve kararlılığıyla zalimin karşısında, mazlumun yanında saf tutan vicdan sahipleri olarak haykırıyoruz.
Hepimiz biliyoruz ki:
Emperyalizm son 200 yıldır dünyayı onlarca bölgesel savaşla, 2 büyük dünya savaşıyla ve yüz milyonlarca can kaybıyla kasıp kavurdu.
Bu küresel yıkımın öncüleri olan ABD ve İngiltere, Müslüman coğrafyalarda da işgalci politikaların perde arkasındaki en büyük aktörlerdir.
Bugün İsrail denen mutlak şer odağı bir çete varsa, varlığını ABD ve İngiltere'nin şeytani aklına borçludur.
İsrail, kurulduğu günden bugüne kontrollü terör politikalarıyla sınırlarını genişletmiş; “Arz-ı Mev’ûd” sapkınlığı uğruna yüz binlerce Filistinlinin ölümüne, milyonlarcasının evinden olmasına sebep olmuştur.
2 yılı aşkın süredir Gazze'de, çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 70.000’i aşkın kişi terörist İsrail tarafından vahşice katledildi. On binlerce Filistinli ise hâlâ enkaz altında.
Gazze'de yaklaşık 20 yıldır süren hukuksuz abluka artık tahammül edilemez bir noktaya ulaştı.
Bebekler, kadınlar ve yaşlılar dahil olmak üzere 2 milyona yakın sivil açlık ve hastalıkla mücadele etmektedir.
Bugün bir insani müdahale olsa dahi, yüz binlerce insanın ağır hastalıklarla ve sakatlıklarla karşı karşıya kalacağı açıktır.
İsrail, kuduz bir köpek gibi saldırganlığını Gazze, Batı Şeria ve tüm Filistin'den sonra Lübnan, Suriye, İran, Yemen ve Katar'a da taşıdı.
Siyonist rejimin bu azgın tutumu bölge halkları için açık bir tehdit olmaya devam ediyor.
Türkiye ve Kıbrıs'a sıçrayacağı açık olan bu cüretkâr tehdidin tüm dünyayı kaosa sürükleyeceği ortadadır.
Siyonizm, medya üzerindeki küresel hâkimiyeti sayesinde Filistin'de uyguladığı sistematik terörü 100 yıl boyunca perdelemeyi başarmıştır.
Ancak 7 Ekim’de başlayan Aksa Tufanı Harekâtı, dünyaya sunulmaya çalışılan medeni İsrail kurgusunu yerle bir etmiş ve İsrail gerçekliği tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır.
Gazze'de yaşananlar, uluslararası sistemin iflas ettiğini bir kez daha göstermiştir.
Filistin ve Müslümanlar söz konusu olduğunda, propaganda ve reklamını yaptıkları sözde insani değerleri bile unutan Batı medeniyetinin bu ikiyüzlü ve barbar tutumunun insanlığa verebileceği hiçbir şey kalmadığı bir kez daha görülmeli ve anlaşılmalıdır.
Güvenlik Konseyi'nde veto yetkisine sahip 5 ayrıcalıklı devletin varlığı, adaletin önündeki en büyük engel haline gelmiştir.
ABD, 7 Ekim’den hemen sonra İsrail'e destek olmak için nükleer başlıklı savaş gemilerini körfeze yığmış; Gazze'de ateşkes talep eden BM kararlarını 6 kez veto ederek katliamın en büyük suç ortağı olduğunu defalarca ispatlamıştır.
Aynı ABD, İsrail'e son 2 yılda 30 milyar dolar silah yardımı yapmış; on binlerce Gazzeli'nin katledilmesine ortak olmuştur.
Bu tablo karşısında insanlık ayağa kalkmış; soykırım ve ablukanın sona ermesi için küresel vicdan harekete geçmiştir.
Umudun yanına kararlılığı ekleyen binlerce aktivist, Sumud Filosu’na katılmak için gönüllü olmuş; katılabilen aktivistlerin sevinç gözyaşları hepimize umut olmuştur.
46 ülkeden farklı dil, din ve milliyetten gönüllülerin katılımıyla oluşan sivil filo, İsrail tarafından korsanca ele geçirilerek aktivistler esir alınmıştır.
Siyonist rejim yine şaşırtmamış; insani yardım taşıyan gemilere saldırarak siciline yeni bir vahşet daha eklemiştir.
Sumud Filosu hedefine ulaşmış, Gazze'yi yeniden gündeme taşımış ve abluka kırıcı yeni girişimlere ilham vermiştir.
Buradan, başta ülkemiz olmak üzere, filoda vatandaşı bulunan ülke yöneticilerine sesleniyoruz.
Canlarını hiçe sayarak bu onurlu sefere çıkan her milletten aktivistleri siyonist zindanlarından sağ salim kurtarıp ülkemize ulaştıran devletimizle gurur duyuyoruz. Ancak terör rejimine gerçekleştirdiği son hukuksuzluğun bedeli de ödetilmelidir.
Dünya halklarının Sumud Filosu ile başlattığı küresel intifada, İsrail ve hamisi ABD'yi panikletmiştir. Siyonizmin ürettiği Holokost endüstrisiyle sağladığı ayrıcalıkları kaybetmeye başlayan İsrail'in maskesi düşmüştür.
Her geçen gün yalnızlaşan İsrail'e can suyu olacak, işgalin ve soykırımın devamını sağlayacak hiçbir adım asla dayatılmamalıdır. Filistinlilerin ve onların legal ve fiilî temsilcilerinin kabul etmeyeceği hiçbir planı Eskişehirliler olarak asla kabul etmeyiz.
Filistin devletini yok sayan, Filistinlilerin kabul etmeyeceği bir planın hükmü yoktur.
Gazze ve Hamas et ile tırnak gibidir; bedeli yüz binlerce şehit olsa da direnmeyi seçmiştir.
Uluslararası sisteme güvenerek silah bırakan Müslümanların binlerce can verdiği unutulmamalıdır.
İslâm dünyası zalimlerden merhamet dilenmeyi bırakmalı; Filistin'i yalnızlığa mahkûm etmekten bir an önce vazgeçmelidir.
Adil bir dünya düzeni için Müslüman ülkelerin öncülüğünde, iflas eden uluslararası sistemin alternatifleri oluşturulmalıdır.
Siyonizmin sadece Gazze'yi değil, akademiden sanata, dijital sektörden savunma sanayine kadar tüm dünyayı sarıp sarmalayan zehirli bir ahtapot olduğu unutulmamalıdır.
Hepimiz biliyoruz ki kültür, sanat ve spor barış içindeki bir dünyada anlamlıdır. Bu nedenle tüm dünyada oluşan siyonist karşıtlığı ve Gazze hassasiyetinin sahneden, kürsüden ve tribünden yükselen “soykırıma isyan” çağrısı sahiplenilmelidir.
İsrail, tüm uluslararası kültür, sanat ve spor etkinliklerinden men edilmelidir.
Tüm dünyada Gazze soykırımı konusunda bir farkındalık oluşmasına ve İsrail’e tüm vicdan sahipleri tarafından tepki gösterilmesine rağmen Gazze’de soykırım durdurulamamış ve büyük bir insani kriz artarak devam etmektedir.
Bu sebeple Gazze'ye insani yardım ulaştırılması ve bu koridorun açılması için Meclis'imizi acil inisiyatif almaya ve somut adımlar atmaya davet ediyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, İsrail'in devlet değil terör örgütü olduğu gerçeğinden hareketle, Siyonist çeteyi devlet olarak tanıma kararını iptal etmeli ve İsrail ile olan ilişkilerimiz, İsrail'in bir terör ve işgal rejimi olduğu gerçekliği üzerine bina edilmelidir.
Çifte vatandaş statüsünde, soykırımcı terör çetesiyle iltisaklı herkes millî güvenliği tehdit eden bir unsur olarak tanımlanmalı ve yargılanmalıdır.
Adalet Bakanlığı, soykırım suçunu işleyen siyonist yöneticilerin yargılanmalarına yönelik hukuki sürecin önünü açmalıdır.
Belediyeler dâhil tüm kamu kurumlarında Siyonizm’e destek veren ürünlere karşı boykot uygulanmalıdır.
Dijital sektörler başta olmak üzere gıda, tıp, teknoloji ve savunma sektörlerinden başlanarak her alanda siyonist terör tehdidine karşı atılan yerli ve millî adımlar hızlandırılmalıdır.
Yaşanan soykırım karşısında her birimizin üstlendiği önemli bireysel sorumlulukların başında İsrail’e destek olan firmaları boykot etmek gelmektedir.
Boykot sadece bir ekonomik eylem değil; yaşanan zulme karşı koymanın bir yoludur. Unutmayalım ki boykotlu ürünü almak katille iş birliği yapmaktır.
Hepimiz yürekten inanıyoruz ki:
Bağımsız Filistin’i ve esenlik yurdu özgür Kudüs’ü göreceğimiz günler yakındır.
Ayaklarındaki Kudüs gücüyle adımlarını atan vicdan sahibi Ankaralılar olarak bu inançla bugün bu meydanı doldurduk.
İnanıyoruz ki, asırlarca her dinden insanın inancını özgürce yaşadığı barış ve esenlik yurdu Kudüs tekrar o eski ihtişamlı günlerine kavuşacaktır.
İnanıyoruz ki soykırımcı İsrail hesap verecek; her karışı şehit kanıyla sulanan Filistin özgürlüğüne kavuşacaktır.
İnanıyoruz ki dünyayı sarmalayan siyonist çetenin hegemonyasının son bulacağı gün, dünya yeniden yaşanabilir olacaktır.
Duyarlılığınız ve katılımınız için teşekkür ediyoruz.
Kahraman Filistin halkına Eskişehir'den selam gönderiyoruz.
Yaşasın, nehirden denize özgür Filistin."