“Aile Yılı Gölgesinde Erkek Şiddeti: Dijital Şiddet Karşısında Haklarımız ve Medyanın Rolü” isimli panel öncesinde konuşan Gazeteci Evrim Kepenek şu ifadeleri kullandı;
"Bugün, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü kapsamında buradayız. Türkiye'deki şiddetin boyutlarını anlatmak için verilere ihtiyaç duyuyoruz. Ancak verilerden önce, hem sizlerin hem de bizlerin, hepimizin yaptığı haberler Türkiye'deki gerçeği ortaya koyuyor.
Kadına yönelik şiddetle ilgili görmezden gelinen haberlerin yanı sıra, aslında haberlerin çok çarpıtılarak, özellikle kadınları suçlayan bir dille yazıldığını biliyoruz. Haberi okuyan insanlar bir noktadan sonra, "Ya, bu kadın da hak etmiş" ya da "Oraya gitmeseydi," "O saatte orada bulunmasaydı," "Şu kıyafeti giymeseydi" gibi düşüncelere kapılıyorlar. Bunlar direkt olarak haberde yazmasa da, haberin bize verdiği bilgi maalesef bu oluyor.
En yaygın yapılan hatalardan biri şu: Lütfen arkadaşlar, siz yapmayın bunu ve lütfen buna dikkat edin! Öldürülen kadınların sosyal medya hesaplarından ya da Facebook hesaplarından fotoğrafları alınıp, onlar öldürüldükten sonra kullanılıyor. Dikkat ederseniz, bu fotoğraflar genellikle kadınların alkol ortamında, dekolteli ya da mayolu kıyafetler giydikleri anlara ait oluyor. Dikkat çeksin ve tıklanmak adına. Ve şu mesajı da veriyor bir yandan: "Bakın bu kadınlar zaten böyle yaşıyorlardı ve öldürüleceklerdi, yani bu yolun gidişatı bunu gösteriyordu" gibi. O fotoğraflar biraz bu mesajları veriyor, maalesef. Özellikle görsel seçimine ve haber yazımındaki o dile dikkat etmemiz gerekiyor. Yani, öldürülmüş bir kadına tekrar zarar veriyor muyuz? Tabii ki kimse bu soruyu sormuyor.
Birçok medya, hepimiz tıklanma derdi, sansasyon derdi, "En çok benim haberim konuşulsun" derdi güdüyor. Gazeteci dilinde getirdiği refleksle maalesef, öldürülmüş kadınların haklarını bir kez daha gasp etmiş oluyoruz.
Sosyal medya adaleti, sosyal medya mahkemesi dediğimiz bir kavram ortaya çıktı. Eğer failler sosyal medyada gündem olmuyorsa, kamuoyunun dikkatini çekmiyorsa, hakimlerin ve savcıların da dikkatini pek çekmiyor. Zaten Türkiye'de adaletin getirilmiş olduğu noktayı çok tartışıyoruz. Ama kadın cinayetleri ve çocuk istismarı açısından da yargının çok ciddi eksik yanları olduğunu görüyoruz. Bugün kadınlar, sosyal medya adaletini sağlamaya çalışıyor. Özellikle şüpheli ölümlerde bunu çok fazla görüyoruz. Aileler resmen sosyal medya üzerinden "adalet çığlığı" atıyorlar."




