Saadet Partisi Eskişehir İl Başkanı Fesih Bingöl şu ifadeleri kullandı;
“Bizim yaptığımız çalışmalara ve TÜİK verilerine göre Türkiye'de 5 milyon ev genci var ve bunlar işsiz. Türkiye'deki rakam budur. Yani her 4 kişiden biri işsiz. Bunların da yüzde 10'u üniversite mezunu olan insanlardır.
Ben üniversitelerimizin artık Türkiye'de arzu ettiğimiz nitelikli eğitimi vermediği kanaatindeyim. Üniversite sayısı 200'ün üzerinde. Hatta çok net ifade edeyim bence lise ayarındadır. Bizim geçmiş dönemde, ben 1977 lise mezunuyum, o dönemdeki lise eğitiminin altında bir eğitim seviyesiyle karşı karşıyayız. Tüm dünyadaki en önemli 500 üniversite içerisinde maalesef Türkiye'den ancak 1-2 üniversitemiz var. Fakat bunlarda da yeterli bir çalışmanın olmadığı kanaatindeyim. Tabii hükümetin politikası bu işsizleri 4-5 yıl sonrasına ötelemektir.
Gençlerimiz emeğin karşılığını alamıyor. Elbette belki farklı sahalarda çalışabilirler. Bakınız, Gaziantep'te zabıtaya eleman alınacağı zaman oraya her meslek dalından yaklaşık 50 tane üniversite mezunu müracaat etti. Yani inşaat mühendisi, makine mühendisi, mimar, elektrik mühendisi, veteriner ve ziraat mühendisi insanlar zabıta olmak için maalesef müracaat ediyor. Dolayısıyla alınacak kişi sayısı daha azdır.
Ben öncelikle bu konuda çözümün şurada olduğuna inanıyorum. Türkiye'de insan haysiyeti ve onuruna yakışan bir ücret politikası olmadığı müddetçe, bu işsizlik sorunu devam edecektir. Özellikle üniversite mezunlarının arzu ettiği ücreti bulamadıkları kanaatindeyim. Ben kendimle ilgili bir bilgi vereyim; şu an bizim firmalarımızda çalışan üniversite mezunu insanların da ücret konusunda arzu ettikleri rakamı alamadıkları kanaatindeyim.
Bence eğitim kalitesi artırılmalıdır ve Türkiye'de bir planlama yapılmalıdır. Özellikle üniversitelerde hangi alanda ve hangi meslek dalında ihtiyaç olduğu belirlenmelidir. Dolayısıyla bu ihtiyaç dalındaki meslek adamlarını yetiştirecek bölümler o şekilde açılmalıdır. Yani bir planlama olmalıdır. Eğer planlama olmazsa, insanlar "günümüzün en tercih edilen mesleği şudur" düşüncesiyle üniversitede o bölümü seçiyor. Ayrıca arz-talep dengesinin karşılanmadığını görüyor ve dolayısıyla insanlar işsiz kalabiliyor.
Bence bu konuda nitelikli bir üniversite eğitimi olmalıdır ve planlama yapılmalıdır. İhtiyaç duyulan meslek gruplarına göre, ihtiyaç hangi alandaysa mutlaka o alanda bir çalışma yapılmalıdır. 3. olarak da; üniversite mezunu insanlar okullarını bitirdikten sonra hem iş bulabilme imkanına sahip olmalı hem de emeklerinin ve üniversite eğitiminin karşılığını alabilecek bir ücret almalıdır. Bunu ifade ediyorum. Yani bugün üniversiteyi bitirip asgari ücretle çalışan insanlar var. Biz zaten bu asgari ücretin insan haysiyet ve onuruna yakışmadığını söylüyoruz. Ama ezcümle; ülkenin kaynakları maalesef israf, faiz ve yolsuzluğa aktarıldığı için üniversite öğrencilerine ve işsizlere iş imkanı ve istihdam alanları açılmıyor. Dolayısıyla insanlar bu konuda arzu ettiği bir çalışma ortamını bulamıyor.
Aileler bu konuda elbette şunu ifade ediyor. Ben Avrupa'da, Almanya'da, Fransa'da ve Libya'da bulundum. Orada özellikle farklı meslek dallarında liseden sonra eğitim alan insanlar iş garantili bir çalışma ortamına yönlendirildiği an bu sorun kendiliğinden çözülüyor. Türkiye'de insanlar mesleklerini seçerken piyasada en çok revaç bulan meslek dalları hangisiyse çocuklarını oraya yönlendiriyor. Bence o çocuğun hangi alanda başarılı olabileceği konusunda ailelerin yeterli bilgisi yoktur. Bu konuda Türk eğitim politikasında yeterli bilgi verilmediği için insanlar bunu bir arayış olarak değerlendiriyor ve çocuklarının o okula gitmesini arzu ediyor.
Ben lise mezunu öğrenciyle karşılaştığım zaman "Ne olmak istiyorsun?" dediğimde; ya öğretmen, ya doktor, ya avukat ya da kaymakam, vali olmak istediklerini söylüyor. Dolayısıyla bu şekilde bir meslek seçiminden ziyade, kendisinin başarılı olabileceği bir alanı tercih etmesi ve bunun lise eğitimiyle birlikte verilmesi gereklidir. Böyle bir planlama olursa bu sorun kendiliğinden çözülür ve aileler de bu sıkıntıdan kurtulur.”





