Zafer Partisi Eskişehir İl Başkanı Hasan Demir şu ifadeleri kullandı;
"Aniden gelişen bir refleks olduğunu düşünmüyorum. Öncelikle bunu söylemekte fayda var. Bir senedir yaşadığımız süreç Türk toplumunda derin yaralar açmaya başladı. Tabii ki emniyetinden jandarmasına, birçok bürokrasi içerisinde bu yaraları net olarak gözlemliyoruz, görüyoruz. Süreçlerin geldiği nokta iyi tahlil edilmesi gerekiyor. Bunu biz defaatle haykıra haykıra toplumla paylaştık. Biz 2009-2015 arası buna benzer, bundan daha hafif bir süreç atlattık. Ama o hafif süreci atlatırken dahi o yaptığımız operasyonlarda 793 vatan evladını mahallelerimizi geri almak için şehit verdik.
O açıdan toplum bazı şeylerin farkında, bilincinde ve toplumu bu alan içerisinde birçok noktada sıkıştırmaya çalışan bir yapıyla karşı karşıyayız. Ülke zaten ekonomik olarak çöktü. Kültürel olarak çöküm aşamasında. Devlet bu projelerle parçalanmak, bölünmek isteniyor. Girdiğimiz her yerde de anlattığımız bu süreçlerin neticesi bölünmüş bir Türkiye altyapısı üzerine şekillenir. Bu bölünme de hem etnik hem mezhepsel ayrılıkları doğurur ve süreç sıkıntıyla devam ediyor.
Dün yaşanan olayla alakalı benzer olaylar Türkiye'de birçok yerde yaşanıyor ama tabii ki üniformalı bir polis kardeşimizin bu haykırışı ve o an o alanda olanların kameraya çekip sosyal medyaya yansıtması neticesinde Türkiye’nin haberi oldu bu konudan. Yoksa bu konular Türkiye'nin her yerinde net olarak yaşanıyor. Ve benim üzülerek takip ettiğim süreçte en önemli şey şu. Sürecin başlangıcını ve geldiği noktayı hiçbir şart altında eleştirmeyenler bugün farklı yapılar kurarak, farklı matematikler kurarak, vatansever Türk milliyetçilerini bir noktada daraltmaya çalışıyor. Bir yerden talimat aldığı duygusu yaymaya çalışıyor. Sosyal medya trollerinin şu an itibarıyla yaptığı, yaklaşık olaydan 1 buçuk <2 saat sonra sahneye sundukları bir senaryo var.
Aslını astarını araştırdık. Arkadaşımızla irtibatımız oldu. Ve gerçekten bir emir aldığını da net olarak gördük. İşte burada emri nereden aldığını da tekrar Türk milletinin gözüne sokmak için şu Nutuk kitabını göstermek istiyorum. Evet, emir burada. Emir, Türk milletinin, Türk devletinin birliğini, bütünlüğünü korumak adına hassasiyet sergileme emri. Son sayfasında Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Nutuk’un son sayfasında bahsettiği üzere gençliğe hitap ediyor. Diyor ki: "Hangi şart altında, hangi görevde olursan ol, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ilelebet payidar kalması için her olasılığı göz önünde bulundurarak damarlarındaki asil kanı toplumla birleştir." Evet. Onur kardeşimiz de net olarak emri Nutuk'tan aldı. Net olarak emri Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kuran devletimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ten aldı.
Şu an ülkenin birçok noktasında bu hassasiyetlerini dile getiren kitleler, kişiler var. Üniformalı olarak gördüğümüz ilk kişi Onur Şener kardeşimiz. Lakin biz malumunuz kendi vazifemiz gereği gerek emniyetle gerek diğer birimlerle sürekli temas halindeyiz ve o temaslarda elde ettiğimiz netice de aynı şekilde. O alanın %80'i, minimum %80'i, bu sergilenen tablodan muzdarip. Bu, bugün bir gösterge olur mu Onur'un hareketi? Ayrı bir konu. Ama zaten toplum bunu net olarak siyasetin gündemine taşıyor.
Biz dün bir çalışma yaptık. Çalışma esnasında 5 Aralık Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı'nın verildiği günün münasebetiyle bir çalışma yaptık. Orada da bir şey sunduk, insanların ve kadın seçmenlerin önüne sandık sunduk. Sandıkta da dedik ki: "Ülke yarınlarda nasıl yönetilsin? Mevcut başkanlık sistemi mi olsun yoksa parlamenter sistem mi olsun?" 436 kişi oy kullandı. 436'nın tamamı, tamamı parlamenter sistemden yana tercihini kullandı. Yani şu bize gösteriyor ki, ülke bugün iki dudak arasında saçma politikalarla yoğrulurken insanlar da bunu net olarak görüyor.
Bu, ilerleyen süreçlerde nasıl etkiler doğurur? Şöyle bir geçmişe dönmek lazım. Malumunuz 2001 krizi yaşadı bu ülke. O kriz bu kadar kültürel, bu kadar sosyal alanlara yansımamıştı. Lakin yani en azından terör konusunda ve belli hassasiyetler konusunda herhangi bir harici durumumuz yoktu. Lakin esnaf orada kendi şeyini, kasasını, yazar kasasını atmıştı. Çevik Kuvvet polisleri başta olmak üzere binlerce polis yürüyüşler yapmıştı, düzenlemişti. Ha bugün gelinen süreç aradan 24 sene geçmiş. Biz 2017'den beri Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde çok ciddi bir krizle muhatabız zaten. Malumunuz bu sene aralık ayındaki işte enflasyon değerleri, TÜİK'in belirlediği değerler neticesinde gerek emeklinin gerek asgari ücretlinin rakamları, bunların rakamları belirlenecek. Ama ülke o kadar boğulmuşken üzerine bir de bu sözde terörsüz, aslı teröre teslimiyet süreci canımızı yakıyor.
Bu süreç böyle devam etmeye kararlı olduğu sürece toplumdan çok ciddi tepkiler alacak ve netice, nasıl ki 2015 7 Haziran seçimlerinden sonra rafa kaldırılan süreç 793 vatan evladının şahadetiyle sonuçlanmıştı, umarız, arzumuz şu yönde, tekrar aynı sıkıntıları yaşamadan Türk toplumu tekrar devleti kendi eline alacak. Şu an Türkiye Cumhuriyeti Devleti maalesef Türk milletini savunur bir durumda değil. Bakıyoruz, ülkede son 10 günde yaşananlar şöyle hafızamızı tazelediğimizde görürüz. Meclis'in 24 Kasım'da APO'nun meclis temsilcilerini APO'nun önüne göndermesi. Akabinde Papa'nın İznik ziyareti. Akabinde Besê Hozat kod adlı birisinin, "Biz af maf istemiyoruz, biz devlet istiyoruz." cümleleri. Arkasından yaşanan Şırnak'taki Barzani hadisesi. Ya bunlar bize şunu gösteriyor: Toplum bilinçli olarak bir alanda kaşınıyor ve bu kaşınmanın sonucu gerçekten arzu etmediğimiz neticeler doğuracak.
Bu bir başlangıç olabilir mi? Bu zaten uzun zamandır, son 1 senedir, toplumun hassasiyeti noktasında sergilediği bir tavır. Ama üniformalı olarak görünen Onur Şener kardeşimizin duygularını paylaşan milyonlarca Atatürkçü, Türk milliyetçisi bu ülkede yaşıyor ve onlar yaşadığı sürece İstiklal Marşı'nda bahsettiği gibi "sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak" ibaresi, bunların hiçbiri öyle keyfe keder yazılmış dizeler değil ve Atatürk'ün Nutuk'unda bahsettiği gibi "damarlarındaki asil kandan mevcuttur muhtaç olduğun kudret" cümlesinden baz alarak söylüyorum: Bu toplum tekrar bu devleti kendi eline alacak ve Türk devleti Türk milleti tarafından tekrar yönetilecek."





