Günlük koşuşturma içinde pek çok kişi yeterince su içmeyi ihmal ediyor. Oysa uzmanlara göre susamak, vücudun ihtiyaç duyduğu sıvı dengesinin bozulduğuna dair gecikmiş bir uyarı. Özellikle yaşlılar, çocuklar ve kronik hastalıkları olan bireyler için bu ihmal, ciddi sağlık sorunlarına neden olabiliyor.
Aile Hekimliği Uzmanı Dr. Derya Işık, susuz kalmanın sağlık üzerindeki etkilerine dikkat çekti. Dr. Işık, “Su, vücuttaki tüm biyokimyasal reaksiyonlar için temel maddedir. Hafif dehidrasyon bile baş ağrısı, yorgunluk, dikkat dağınıklığı gibi belirtilerle kendini gösterir. Şiddetli su kaybı ise tansiyon düşüklüğü, böbrek sorunları ve hatta bilinç kaybına kadar ilerleyebilir” dedi.
Dr. Işık’a göre, susama hissi her zaman güvenilir bir sinyal değil. “Hipotalamus susama mekanizmasını yönetir. Ancak yaş ilerledikçe bu sistem daha yavaş çalışabilir. Yaşlı bireylerde susama hissi geç oluşur, bu da susuzluk belirtilerini daha geç fark etmelerine yol açar” dedi. Aynı şekilde, yoğun fiziksel aktivite yapanlar ve sıcak ortamda çalışan bireyler için de susamayı beklemeden su içmek hayati önem taşıyor.
Sürekli susuz kalmak, sadece anlık değil, uzun vadeli sorunlara da yol açıyor. Dr. Işık bu konuda uyarıyor: “Yeterli su alınmazsa böbrek taşı oluşumu, idrar yolu enfeksiyonu, kabızlık ve sindirim bozuklukları görülebilir. Ayrıca cilt elastikiyetini kaybeder, erken yaşlanma belirtileri ortaya çıkabilir. Beyin fonksiyonları ve ruh hali de susuzluktan etkilenir.”
Peki ne zaman su içmeliyiz? Dr. Derya Işık’ın önerisi net:
“Gün boyunca susamayı beklemeden, düzenli aralıklarla su için. Günde en az 2,5 litre su tüketimi idealdir. İdrar renginin açık sarı olması, yeterli su alındığını gösterir. Çay ve kahve su yerine geçmez. Hava sıcaklığı veya egzersiz gibi etkenler varsa, bu miktar artırılmalıdır.”
Su, en temel yaşamsal ihtiyaçlardan biri. Ancak çoğu zaman ihmal ediliyor. Uzmanların verdiği mesaj açık: Vücudunuzu susuz bırakmayın, sağlığınızı tehlikeye atmayın.