ES TV ekranlarında konuşan MHP Eskişehir İl Başkanı İsmail Candemir şu ifadeleri kullandı;

"Duba meselesi 2020 yılında UKOME'de daha önce alınmış bir karar, yani bu direkt Büyükşehir Belediyesi ile direkt alakalı değil. Oradaki tüm kurumların katılımında ortak bir deneyim görülüyor. Eğer bir sıkıntı yaşanırsa ki şimdilik sıkıntı var gibi görünüyor, gereği yapılır. Ya da işte Batıkent Kavşağı'nın kapatılması ki süre uzatıldı. Çok da güzel oldu bu arada o. Bence de güzel oldu. İşte bunlar bakılıyor, yapılacak.

Murat Karacasu Hoca gerçekten çok yakından tanıdığım, bu konuda yetkinliği olan bir hocamızdır. Kendisi çevre illerde de ulaşım master planları yapmıştır, Kütahya dahil olmak üzere. Uzun yıllardır tanıdığım, çok değer verdiğim bir bilim adamıdır kendisi. Yaptığı çalışmalarla zaman zaman istişareyi yıllardır ederiz. Şu yakınlarda aslında pek görüşmedik ama bizim de işte dile getirdiğimiz şeyleri aslında Murat Karacasu dile getiriyor.

Bakın şimdi özellikle Atatürk Lisesi'nin orada ben 12 dakika kırmızı ışıkta bekledim biliyorum. Niye? Tramvay geçişlerinden dolayı. Bizim bunu bir düzene soktuğumuzda zaten trafik belirli ölçüde rahatlayacak. Hatta daha önceki programlarda da söylemiştik: Yapay zeka teknolojisi destekli sinyalizasyona geçebilirsek ki bunun da simülasyonu yanlış hatırlamıyorsam yapıldı, %30 civarında mevcut şartlarda bile biz trafiği rahatlatabiliyoruz. 19 kavşakta akıllı sinyalizasyon sistemi varmış bu arada. Var ama işte tramvay sistemi olduğu anda her şey boşa çıkıyor. Çünkü tramvay geldiği anda trafik kitleniyor. Bu da şehrin ana arterlerinde oluyor. Çünkü bizim tramvay hatlarımız şehir merkezinden geçiyor, şehir dışından geçmiyor.

Sıkıntı bu. Eğer bunu çözebilirsek, bizim zaten en büyük eleştirimiz bu: alt geçit, üst geçit meselesi. Bakın şimdi bu çok fazla tartışıldı. Ulaşım konusunda uzmanlar iki görüşü savunuyorlar. Birisi işte sinyalizasyonla trafiğin çözülebileceğini, diğerleri de sinyalizasyon artı alt geçit, üst geçitle. E bugüne kadar Eskişehir Büyükşehir Belediyesi trafik danışmanlarının, ulaşım danışmanlarının görüşü bunun sinyalizasyonla çözülebileceği yönündeydi. Bugüne kadar da hep bu yapıldı, onun için de herhangi bir alt geçit, üst geçit yapılmadı. Ama eğer bugün bu noktaya geldiyse, bu Eskişehir için sevindirici bir şey.

Eskişehir'de trafik polisi sayısı oldukça az. Yanlış hatırlamıyorsam, yanlış da söylemek istemem ama 100 küsur tane falan herhalde. Bu ihtiyaçlar belirlendikten sonra bunun İçişleri Bakanlığı'ndan artışı istenebilir. Ama buradaki asıl problem şu. Kazım Kurt'un kastettiği şey, işte park yerleri meselesi, ana caddeler üzerine park yapılması. E peki nereye park edeceğiz araçlarımızı?

Hep başından beri söylediğimiz şey şu: Bir inşaat yapacaksanız, belediyede bunun projesini çizersiniz. Ruhsat alırken daire sayısına göre sizden otopark istenir. Eğer bu otoparkı o projede gerçekleştiremiyorsanız, bunun ücretini belediyeye yatırırsınız. Kanunen belediye sizin konut yaptığınız arsaya en yakın yere o otoparkı yapmak mecburiyetindedir. Bugüne kadar o toplanan otopark paraları ne oldu? Kaç tane otopark yapıldı? Siz yapmıyorsunuz ve vatandaş onun parasını vermiş. Ne yapacak arabasını? Yeteri kadar otopark var. Nasıl var ya? Siz otopark ücretlerinden haberiniz var mı ya?

Kimse işte aracını park etmek istemiyor diyorlar Millet Bahçesi'nin altındaki otopark için. Bunun bir de gerekçelerine bakmak lazım. Şehir merkezinde işiniz var, uzun da sürecek işiniz. Otoparka bıraktınız, çıkarken dünyanın hesabı çıkıyor bir de faturası çıkıyor. Şimdi bunu yapacaksak, yeterli sayıda otopark yapacağız şehir merkezinin ana girişlerine, oralarda bunları makul ücretlerde tutacağız, gerekirse ücretsiz yapacağız ki biz bunun önüne geçebilelim.

Yoksa tüm sokaklar otoparka dönmüş vaziyette. E ama bizim de araç sayımız 360 küsur bine çıktı. E bunu da kullanma diyemiyorsunuz. İnsanlar da kullanacak. Yani bu, affedersiniz, yani o şeye benziyor, okulları kapatırsak Milli Eğitim Bakanlığı yapmadı, çok basit mevzusuna dönüyor. E bu problemleri çözmek için varız. Ama siz şehir hakkında kararlar alırken adımları doğru atmak zorundasınız. Mesela Yılmaz Büyükerşen Bulvarı'ndaki trafiğin en büyük sebebi nedir? Oraya yapılan bir AVM'dir, ismini söylemeyelim. O AVM yapılırken bu trafik yükü düşünüldü mü? Düşünülmedi. Gerekli altyapı yatırımı yapılmadı. Yaşadığımız sonuç meydanda.

Siz planlama yaparken bunları göz ardı edemezsiniz. Bugün yine iki tane daha işte AVM yapılıyor, Yunus Emre Caddesi'nin o tarafa, isimlerini söylemeyelim. Ankara yoluna yapıyor, bu Tepebaşı'na buraya yapılıyor. Çevre yolu civarında yaptıklarınız bir ölçüde kabul edilebilir. Ama Yunus Emre Caddesi'nin trafik yükü belli, Sivrihisar Caddesi'nin belli, Vatan Caddesi'nin belli. O iki tane merkez yapıldığı zaman oranın trafiği Yılmaz Büyükerşen Bulvarı'ndan daha beter olacak. Yaşayıp göreceğiz. Niye bunları biz baştan planlamak zorunda? Hadi geçmiş geçmişte yapıldı, hata yapılmış, o olmuş, bu olmuş. Bundan sonrasında doğrusunu. Ya şunu da demiyoruz, buradaki tabii arsa sahiplerinin mallarının, mülklerinin değerlendirme hakları da var. Ama burada bu planlamayı da yapmak zorundayız. Ya da ona göre sokak, caddeler belirleyeceksiniz.

Mesela Yunus Emre Caddesi'yle alakalı. Hane sayısı arttı, araç sayısı arttı, trafik arttı ama cadde genişliği aynı kaldı. Ama işte biz bu imar planlarını yaparken bunları ne yazık ki hep atladık. E ben açıkça da söylüyorum, biliyorsunuz 1980'e kadar, hatta Özal dönemine kadar da yanlış hatırlamıyorsam tüm şehirlerin imar planları İmar İskan Bakanlığı tarafından yapılırdı. Sonra yerinde yönetim modeline geçişle birlikte yerel yönetimlere devredildi. Burada da rant, mat meseleleri başlayıp bu imar işi içinden çıkılmaz, yolsuzluğun kaynağı haline de geldi. Tüm Türkiye'de de zaten bugün yaşanan davaların büyük çoğunluğunun nedeni bu. Biz yeniden eskiye dönmeliyiz madem bunu beceremiyoruz.

Trafik polisini istediğiniz kadar arttıralım. Siz yolları yeterli genişlikte yapamazsınız. Şehir içi ulaşım hatlarını çoğaltamazsınız. Sorunlar düzelmez. İkide birde gündeme geliyor işte çevre yolu meselesi de. Tamam, haklısınız, gecikmiştir, şu bu. Peki 25 senedir siz kaç tane bulvar açtınız? Kent içi ulaşım için. Siz kendi yapmadığınızın hesabını niye başkasından soruyorsunuz? Siz ne yaptınız? Yani trafik polisini her sokağa bir tane polis koyalım. Neyi değiştirebileceğiz ki? Yeterli otoparkınız yoksa, yolunuz yoksa, neyi değiştirebileceğiz? Biz önce bunları yapmamız lazım ki o zaman polise bile gerek kalmayacak. Kimse meraklı mı ya ana caddenin üzerine arabasını bırakmaya? Orayı bırakması kendi malı için de risk. Ama mecbur kalıyor vatandaş. Bu mecburiyetten kurtarmamız lazım. Bu rahatlıktan da vatandaşımızın vazgeçmesi lazım. O da ayrı konu. Ama alternatif sunamıyoruz. Sıkıntımız bu. Yani yoksa sayıyı arttıralım, ne olacak ki?"