ES TV ekranlarında konuşan MHP Eskişehir İl Başkanı İsmail Candemir şu ifadeleri kullandı;
"Kazım Kurt Odunpazarı Belediye Başkanlığına ilk aday olduğu zaman dün gibi hatırlıyoruz, TOKİ'yi bu şehre sokmayacağım demişti. Siz zaten en başta gardınızı almışsınız. Sonrasında Karapınar 2 projesinde yaşanan aksaklıkların sebebi kim? Bakın kanunun verdiği bir yetki var.
TOKİ'ye kendisine ayrılan bölgede imar yapma yetkisi var. Hep gündemde, hep aynı şeyleri konuşuyoruz aslında. İlan edilmesini siz istiyorsunuz. Bakanlık onaylıyor sizin isteğinizi. Sonra diyorsunuz ki burada ben yapamam bu kentsel dönüşümü. Yani siz TOKİ ile devamlı bir kavga halindesiniz.
Eskişehir Odunpazarı Belediyesi olarak vatandaşın konut ihtiyacını karşılayabiliyorsanız, ya da hep söylüyoruz, dönüşüme hazır değiliz şehir olarak diye. Eğer bu dönüşümü sağlayabiliyorsanız sıkıntı yok. Ama bunları yapamıyorsanız hiç olmazsa TOKİ'nin attığı bu adımlarda eksikleri olabilir, yanlışları olabilir. Bir masada oturarak bir şekilde çözüm aramak lazım. Bakıyorsunuz, işte belediyelerden Çevre Şehircilik yer tahsisi konusunda yardım istiyor. CHP'li bazı belediyeler de diyorlar ki verecek arsamız yok. Sivrihisar Belediyesi veriyor. Orası da CHP'li belediye." diyor. Evet, o zaman o niye veriyor? Yani şimdi topu taca atmak yanlış. Biz topu taca atarak zaten bu duruma geldik.
Eskişehir'in yığınla problemi var. Bunları siyasetin dışına koyalım lütfen. Eskişehir'de bir konut sorunu var, güvenilir konut sorunu var, trafik problemimiz var, yeşil alan problemimiz var. Bunların hepsine topyekün yaklaşmak, siyaset üstü yaklaşmak zorundayız. Biz şunu demiyoruz hiçbir zaman, "Ya kardeşim, bu şehir depreme hazır değil." Bunu Büyükşehir Belediyesi yapsın. Yok, yetmez. Büyükşehir Belediyesi'nin gücü yetmez. Herkes taşın altına elini koymalı. Bu siyaset üstü bir şeydir. Ya da trafik problemi. "O olmuş, bu olmuş." E bu duruma gelmişiz. Bunu bir şekilde çözmemiz gerekiyor. Nasıl çözebiliriz? Buna bakabilmemiz gerekiyor. Merkezi hükümetin desteğini almamız gerekiyorsa biz üzerimize düşeni yapıp onu almak için mücadele etmeliyiz. Yerel yönetimler gerekli planlamaları yapmalı. Karşılıklı istişareyle bunları çözmeliyiz. Birbirimize suç atarak herhangi bir şeyi çözemiyoruz. Geldiğimiz nokta belli.
Burada yapılması gereken ve örnekleri meydanda. "TOKİ, TOKİ" diyorsunuz. Peki Maraş depremi ne kadar geçti? Allah'a şükür 400 bini aşkın konut teslim edildi. Bakın ben daha önceki Çevre Şehircilik Bakanı'nın seçim döneminde Eskişehir'de yaptığı ziyaretteki bir konuşmada ki kendisi de ağlamıştı, Maraş depremi öncesinde Hatay'da, Antakya'da bir belediye başkanının kentsel dönüşüm için kendisine müracaat ettiğini, oraya toplantıya gittiğinde kentsel dönüşüm değil, rant sal dönüşüm diye karşı çıkıldığını, protesto edildiğini, anlatmaya çalıştığı halde anlatamadığını, müsaade edilmediğini, kendisinin de bir konteyner eve geçerek "Sabaha kadar buradayım, lütfen gelin konuşalım." dediğini ama karşılık bulamadığını, Maraş depremi olduğunda da ilk açıp oraya sorduğunda oradaki binaların tamamının yıkıldığını anlatmıştı. Peki bunun sorumluluğunu kim alacak?
Yani siyasi tartışmalarla, siyasetin dışına koyalım. TOKİ bir devlet kuruluşudur. Bugüne kadar da yaptıkları meydanda ki Maraş depremi de dahil olmak üzere TOKİ'nin yaptığı binalarda herhangi bir sıkıntı yaşanmadı. Ve çok uygun fiyatlarla da vatandaşlarımız ev sahibi oluyor. Bugün TOKİ'de oturan vatandaşlarımızın ödediği taksitler ödenebilecek taksitler, uygun taksitlerdir. Biz bunu başka türlü nasıl vatandaşımıza ev sahibi yapacağız? Hatta yeni yapılacak bir uygulamayla da bu 500 bin konut içerisinde bir kısmı satılmayıp dar gelirli vatandaşlara kiralık olarak uygun fiyatlarda da verilecek. İstanbul'da yapacaklarmış. Ama işte burada da ihtiyaç duyulursa siz proje geliştirirseniz bu konuda İstanbul'daki birçok belediye gerçekten çok düzgün davranıyor. Dönüşümlerde işte yarısı sizden yarısı bizden gibi TOKİ'nin değişik imkanları var. Biz niye Eskişehir olarak bunlardan faydalanmıyoruz? Biz her seferinde TOKİ'nin önüne niye takoz oluyoruz? Yanlışı varsa tartışalım ama önünü de açalım. Kendimiz yapamıyorsak, gücümüz yetmiyorsa, hiç olmazsa devlet eliyle bu dönüşümün gerçekleşmesine faydamız olsun."