Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt şu ifadeleri kullandı;
"Şu anda burada 3 tane milletvekilimiz, 10 tane belediye başkanımız var. Bir dahaki kongrede 10'u geçeceğiz, 15 belediye başkanı olacağız inşallah belediye başkanımız olacak. Bakan da istiyoruz.
Partimizi kapatmak isteyenlere, kayyum atamak isteyenlere karşı Cumhuriyet Halk Partisi'nin kapanamayacağını, kapatılamayacağını vurgulamak lazım.
Bunun için de savunma insanı gerekiyor.
Biz Türkiye'nin açlığını, yoksulluğunu, sömürüsünü, hukuksuzluğunu, adaletsizliğini tartışmayalım diye, bunları anlatmayalım diye baskılarla karşı karşıyayız.
Ama hem bu baskıları yeneceğiz hem de Türkiye’deki olumsuzlukları tüm insanlara anlatacağız.
Asgari ücretle geçinmenin mümkün olmadığını resmi evraklar söylüyor.
Devlet 22 bin küsur lira asgari ücret tespit etmiş, emeklisine 16 bin lira maaş veriyor. O zaman Cumhuriyet Halk Partisi, halkın partisi olduğunu göstermek için buna itiraz edecek. Ediyoruz. Her yerde, her zaman bu sıkıntıyı anlatıyoruz.
Türkiye'de belki 10 çeşit işçi var. Kadrolu işçi, daimi işçi… Ama bunların sendikası, buna itiraz edecek bir sendikası yok.
Çalışanlarımızın yüzde 10'u bile sendikalı değil.
Ama sendikalar, lafa geldi mi koca koca laflar ediyor.
Ediyorlar ki: “Cumhuriyet Halk Partisi bizim milletvekili yapmalıdır, belediye başkanı yapmalıdır.”
Herkes önce kendi işini yapacak.
Sonra da Cumhuriyet Halk Partisi'yle iş birliği yapacak ve iktidar olacağız.
Halkın iktidarını sağlayacağız.
Ama bu noktada herkes kendi işine sahip çıkacak.
Sendikacı sendikacılık yapacak, odacı odacılık yapacak, esnafların derdini esnaf odaları anlatacak.
Tüccarın sıkıntısını ticaret odası anlatacak.
Sanayi odası ya da diğer odalar, sadece iktidar düzenlemesi yaparak koltuğunu korumaya çalışan arkadaşlardan kurtulmalıdır.
Orada herkes kendi mesleğinin sorunlarını vurgulamalı, o noktada direnmelidir, eylem yapmalıdır ve Cumhuriyet Halk Partisi’yle kucaklaşmalıdır.
Siz bunların hiçbirini yapmayacaksınız.
Sonra da “Cumhuriyet Halk Partisi’ne çalışın, çalışın” diyeceksiniz.
Biz zaten çalışıyoruz.
Ama size rağmen çalışıyoruz.
Bu noktayı unutmayın.
İlçe kongreleri artık bitiyor. Pazartesinden itibaren hepimiz Cumhuriyet Halk Partisi'nin bir aradayız. Birbirimizi kucaklayacağız. Birbirimize düşmanlığımız yok. Birbirimizle kavgamız yok. Böyle bir noktada kişisel beklentilerini öne çıkaran arkadaşlarla da yolumuzu ayırırız. Çünkü biz iktidar olacağız.
17 tane başkan hapishanede. Ne için hapishanede? Cumhuriyet Halk Partisi'ni iktidar yapmak için çalıştıkları için hapishanedeler.
Bu arkadaşlarımız cezaevinden çıkıncaya kadar Cumhuriyet Halk Partisi üyelerine yakışmaz bir şekilde durmak bize yakışmaz. Her türlü mücadeleyi yapacağız. Her türlü tavrı koyacağız. Dik duracağız ve boyun eğmeyeceğiz.
Hukuksuz bir Türkiye'de yaşıyoruz. Adaletsiz bir Türkiye'de yaşıyoruz. Tek adamın her türlü baskısı ve zulmü ile karşı karşıyayız.
Ama Cumhuriyet Halk Partisi, son altı ayda elli yedi tane miting, eylem yapmış. İki gündemli eylemler, koca koca mitingler düzenleniyor. Eskiden, mesela Eskişehir'de miting olacağı zaman Bilecik'i, Afyonkarahisar'ı,Adapazarı'nı, Bursa'yı ayağa kaldırırdınız.
Şimdi hiç kimseye haber vermeden mitingler yapılıyor; 10 binler, 100 binler geliyor. Niçin? Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi'nin liderine insanlar güvendi. Niçin güvendi? Genç, dinamik, mücadeleci, dostluğunu terk etmeyen; cumhurbaşkanı adayını hapishanede unutmayan, onunla birlikte sorunları sonuna kadar göğüsleyen bir lidere güvendi halk. Ve halk bunu gördü.
Biz parti içinde çok küçük kavgalarla bir şey yaptığımızı sanmayalım. Halk bizi destekliyor. Halk Cumhuriyet Halk Partisi'ni iktidar yapacak.
O yüzden bir dahaki kongrede 5 vekil, 15 belediye başkanı, bakan istiyoruz. Bunu gerçekleştirecek noktadayız; bunu kimse yok saymasın.
Şimdi parti içinde sadece iktidar partisiyle ya da devlet gücüyle mücadele etmiyoruz; içimizde de farklı şeyleri düşünenler, farklı işler yapmaya çalışanlar var. Ama bunlar ne yazık ki artık tükenmiş, söyleyecek sözü kalmamış insanlar. Cumhuriyet Halk Partililer bunlara alışkın. Kurtuluş Savaşı'nda da pek çok ihanete, iş birliğine tanık olduk. Bugün de olabilir; bugün olanları göreceğiz.
Kendi kusurlarımızla yüzleşmemiz gereken noktalar var. Bunları bilerek hareket edeceğiz ve o kusurları tekrar işlemeyeceğiz. İşte bunun için Sayın Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu'nun arkasında taş gibi duruyor. Bir hata verdiğimiz anda hepimiz zarar görürüz.
Türkiye'de demokrasi, sosyal demokrasi, solculuk, halkçılık devam edecekse Cumhuriyet Halk Partili üyeler — yani bizler — şu andaki delegeler, sizlere tarihi bir görev düşüyor. Bu tarihi görev hep beraber aynı sorumlulukla gerçekleşsin. Geçmişteki olumsuzlukları unutalım; bırakalım geride kalsın.
Bizim rakibimiz adalet ve kalkınma partisidir; o iktidar ilk seçimde yolcudur. Biz bunu sağlayacak potansiyeldeyiz. Kendimize güvenelim.
Cumhuriyet Halk Partisi, 31 parti seçimlerinde tarihindeki en yüksek oy oranlarından birini aldı: yüzde 38. Bu oranla övünelim. Biz Türkiye'nin birinci partisiyiz. 31 Mart'tan bu yana yapılan bütün anketlerde hâlâ birinci partiyiz. Bunun anlamı ne? İlk seçimde iktidar olacağız.
Küçük il başkanı, ilçe başkanı kavgalarıyla vakit kaybedecek halimiz yok. Biz iktidarı istiyoruz; bu iktidara geleceğiz.
Arkadaşlarımızla beraber kapı kapı, ev ev dolaşacağız; anlatacağız. “Ey komşum, sadece senin yüzünden ben yanıyorum” dedirtmeyeceğiz. Yanlış tercihini düzelt; yanlış tercih yapıyorsun. Benim çocuğum öğretmen oldu atanamıyor; benim çocuğum mühendis oldu iş bulamıyor, bunları anlatacağız.
Eskişehir'le ilgili son önemli tartışmalar oldu; mesele okyanus ötesine kadar gitti. Beylikova'daki hemşehrilerimizin daha dikkatli olması gerekiyor. Beylikova'daki madenlerimizin satılması, Türkiye'nin topraklarının, kaynaklarının satılması demektir. Nadir toprak elementleri olarak bilinen o elementler yüzyıllardır orada duruyor; biraz daha durabilir. Günü kurtarmak için bu kaynakları teslim etmemize gerek yok. Teknolojimizi geliştirirsek, o madenleri daha verimli ve uygun şekilde işleyebiliriz.
Dolayısıyla Cumhuriyet Halk Partisi'nin ve partililerinin burada direnmesi gerekir. Özellikle milletvekillerimizin Meclis'te bunu ciddi şekilde gündeme getirip dikkat çekmesi gerekir. Biz, tam bağımsız bir ekonomi ve tam bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti'nin tam bağımsızlığına inanacağız.
Eğer bunu sağlayamazsak, geçmişteki örnekler gibi madenler başka yerlere gidebilir. Bugün bazıları Recep Tayyip Erdoğan'ı kurtarmak için dışardan destek arıyor; madenlerin peşkeş çekilmesi gibi bir yol asla kabul edilemez. Ne Tayyip Erdoğan seçilebilir ne de madenlerimiz satılabilir. Biz buna tavır koyarız. Yerli ve milli, mazlumların yanında olan bir iktidar bu kaynakları koruyacaktır. Bu işi dış güçlere bırakmayacağız.
Bugün hukuk bitmiş, adalet bitmiş gibi görünüyor. Milletvekillerimizin, belediye başkanlarımızın, partililerimizin, bürokratlarımızın serbest bırakılması ve bu ortamın iyileşmesi için o “kardeşlik, demokrasi” denilen komisyonda yer aldık. Bu komisyonda şimdiye kadar hukuk ve demokrasi dışında pek çok şey konuşuldu; oyalama taktikleri yapıldı. Birileri süreci yavaşlatıyor. Bu noktada uyanık olmamız lazım.
Biz Türkiye'nin tam bağımsızlığı, bağımsız yargısı ve anayasamızda belirtilen demokratik, laik, sosyal hukuk devleti ilkelerini savunmaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Bu mücadelenin başlangıcı da bugün olsun; alanlara çıkarak kucaklaşalım.
Bugün Rahmi Çınar Bey ile beraber ilçe örgütlerimizin tamamının seçimi tamamlanmış olacak. Hiçbir baskı, hiçbir kayyum tehlikesi kalmadan Cumhuriyet Halk Partililer rahatlıkla çalışmalarına devam etsin. Hukuku beceremediler; her türlü savunmayı yaptık ve sonuçta parti hâlâ açık, partide hâlâ kayyum yok."