Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt şu ifadeleri kullandı;
"Alpagut Atalan Maden Projesi için ÇED olumlu Raporu verilmiş. Bu altın meselesinde iktidar kafayı takmış vaziyette. İnadına yapacağım, inadına yaptıracağım diyor. Halkın sağlığıyla, halkın geleceğiyle oynamanın vebal içerdiğini düşünüyorum.
Atalan ve Alpagut bölgesi, bizim gerçekten iklimsel olarak da yeşili koruduğumuz, ürettiğimiz, sebze, meyvenin deposu olan bir yer. Orada yapılacak bir aramanın, yüz binlerce ağacı kestirmesi düşünülemez. Ben buna itiraz ederim. ÇED olumludur, ÇED olumsuzdur, o tartışılan bir şey. Çünkü gördüğümüz bir şey var. Orada 1 santim toprağın tarıma elverişli hâle gelmesinin onlarca yıl aldığını okuyoruz, yüzlerce yıl aldığını okuyoruz. Şimdi kazmak suretiyle orada bir arama yapılmasının, tarım toprağının bir daha geri dönülmez bir biçimde heba edilmesine neden olacak. Bunu kabul etmek mümkün değil.
Altın aranmasın mı diyorlar. Altın çevreye zarar vermeden aransın. Altın çevreye zarar vermeden işlensin. Şimdiki altın politikasıyla da ya da altın üretim politikasıyla da devletin oradan kamusal bir yararı yok. Zaten vergi ödemiyor bu şirketler. Zaten devlete gereken görevlerini yerine getirmiyor. Bir de kalıcı bir biçimde o bölgeyi tarım dışına iten bir pozisyona getiriyor. Bunları kabul etmek mümkün değil.
Altın şirketlerinin, maden şirketlerinin çok fazla su tükettiği söyleniyor. Uşak'ta mesela bununla ilgili bir durum yaşandı. Eskişehir de susuzlukla karşı karşıya, yani Eskişehir'in susuzluk tehlikesini körükleyecektir. Türkiye'de zaten genel anlamda bir kuraklık sorunu yaşıyoruz. Bu tür bilinçsizce yatırımlar bu işi biraz daha fazlalaştırıyor, artırıyor. Dolayısıyla bunu kabul etmemiz mümkün değil. Odunpazarı bölgesinde tarımsal amaçlı sulama için pek çok kuyu açılmış durumda. Son şeyde bir yasak geldi mi, gelmedi mi bilmiyorum ama hukuki prosedürü tamamlayanlar için bir sıkıntısız kazı izni veriliyordu. Ziraat mühendislerinin anlattığına göre, tarımsal sulamanın tekniğini değiştirmemiz lazım. Bu vahşi sulama denilen işten vazgeçmemiz lazım. Bir de iklime uygun, az su isteyen, yani Eskişehir gibi bölgelerde az su isteyen ürünlere yönelmek lazım. Bunun için Ziraat/Tarım İl Müdürlüklerimizde bu işi çok iyi bilen mühendislerimiz var. Ben biliyorum. Yurt dışında ihtisas yapmış, doktora yapmış mühendislerimizin dinlenmesi lazım. Eğer onları dinlemeden bir tarım politikası gerçekleştiriyorsanız böyle olur.
Bizim köyde bir kazı yapılıyor, Küllüoba'da. 5 bin 200 yıl önceki ekmek bulundu. 5 bin 200 yıl önce üretilen ekmeğin buğdayı, kuru arazide üretilen bir buğday. Demek ki bu arazi 5 bin yıldır su sorunu yaşıyor. Onlar daha akıllı bir biçimde o iklime elverişli buğday tohumu üretmişler ama biz onu değiştirmişiz. Hele hele şimdi tarım politikalarındaki yanlış yüzünden mısıra, ayçiçeğine yönelmiş çiftçi. Çünkü daha çok para kazanıyor oradan ama daha çok su tüketiyor. Bunların hepsinin bir bütün olarak değerlendirilmesi lazım."