ES TV'de konuşan Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt şu ifadeleri kullandı;
"Tahsis sahibi tarafına tahsis edilen arsa ile ilgili Gecekondu Kanunu'na göre her türlü vergi, resim ve harçtan muaf ve müstesna ise de vergi, emlak vergisi, çevre temizlik vergisi, sigorta, ortak gider ve aidatları gibi her türlü harç ve sair masrafların kendisine ait olacağını kabul ve taahhüt eder. Yani TOKİ harç ödemiyor, vergi ödemiyor ama bunları alıyor. Bunları alacak, vereceksin diyor.
TOKİ iş bu sözleşmede boşluk bulunan hâllerde genel hükümleri ve hakkaniyeti gözeterek düzenleme yapabilir. TOKİ her türlü kendini garantiye alıyor aslında. Yani iki kişinin yaptığı sözleşmede böyle şartlar olur mu? Olmaz tabii. Oluyor işte, olmuş. Vatandaş imza atmış. İş bu sözleşme hükümlerinin yorumlanması ihtiyacı ortaya çıktığında, arsa satış ve kredi piyasalarındaki emsal uygulamalar gözetilir. Ne demek bu? Yani belirsiz bir şey, belirsiz.
TOKİ satış bedelinden kaynaklanan alacağının ve satın alma gücünün korunması esastır. TOKİ'nin satış bedelinden kaynaklanan alacağının ve satın alma gücünün korunması esastır. Vatandaşın değil. Bunlar halk için yapılıyor güya, sosyal konut.
Tahsis sahibi, TOKİ'nin mevzuatın izin verdiği gerçek ve tüzel kişiler, TOKİ'nin iştirakleri, TOKİ'nin hizmet ve destek danışmanlık aldığı kuruluşlar, site yönetimleri, Tapu Sicil Müdürlükleri, vergi daireleri, satışlara aracılık yapan bankalar ve finansman şirketlerinden bilgi, belge falan filan, bunların hepsini alırım diyor. KVKK'ye (Kişisel Verilerin Korunması Kanunu) tabi olmam, ben bu işi yaparım.
TOKİ tarafından yapılan harcamaların tamamına katılmayı ve hissesine düşen katılma paylarını 10 yılda 10 eşit taksitte ve ek sözleşme yapmak suretiyle, yani bir değişiklik olursa... Şimdi bu sözleşmeyi imzalamayın dedim ben hemşehrilerime ve dedim ki bunun sonu şuraya varır: İnsanlar bu arsaları alamaz. İnsanlar bu arsaları alamayınca burası villa arsaları olur. Birileri alır ve villa olur. Nitekim 3 milyona arsayı alan adam oraya villa yapar. 350 metrekarelik yere.
İnsanların ne kadar detaylı baktığını görüyorum. Bu İl Başkanı Beyefendi'nin açıklamasından sonra vatandaşın sosyal medyada yazdığı yazıyı okuyorum. "Sayın Başkanım, bana İlk Evim Arsa Projesi'nden bir arsa çıktı. Ancak bu projede maalesef TOKİ tarafından yapılan kura aşamasında, proje alanındaki düz ve güzel konumdaki araziler kura çekilişine dahil edilmedi. İlk defa ev sahibi olma fırsatını elde eden bizim gibi insanlara zemini bozuk, kayalık, dere yatağı gibi bölgelerde arsa verilirken projenin en güzel arazileri kura çekilişine dahil edilmedi."
Dolayısıyla, özellikle buraya dikkat çekiyorum, Odunpazarı Belediye Başkanı'nın ısrarla 'bu villa projesi zenginlere kıyak çekilecek' söylemleri haklı çıkartılmış oldu. Vatandaş takip ediyor bu olayları. Yani hiç kimse zannetmesin ki ezbere "Gürhan Albayrak ne derse peki" diyecek. Öyle değil, Eskişehir burası, herkes dikkat edecek. Neden her seferinde gariban insanlar dışlanırken parası olan insanlara kıyak çeker gibi işler yapılıyor? Şu an bizim hakkımız olan ve kuraya çıkartılmayan araziler ihale usulüyle satılıyor. (Biraz önce bahsettiğimiz konu.) Hem CHP zihniyetinden dem vurup hem de bu zihniyet neden haklı çıkartılıyor? Vatandaş soruyor, "Evet, söylesin! Neden bizim dediklerimiz doğru çıkıyor da bu vatandaş kazık yiyor?" Ben bunu anlatmaya çalışıyorum.
Sosyal konut, ihtiyacı olan yoksul insanlara devlet tarafından yapılması zorunlu olan konuttur. Buradan para kazanılmaz. Siz, hazineden parasız arsayı alacaksınız, 3,5 milyona ya da metrekaresi 10.000 liraya arsayı satacaksınız. Sonra vergi ödemeyeceksiniz, sigorta primi ödemeyeceksiniz, plan proje parası ödemeyeceksiniz ama müteahhitle aynı fiyata ev satacaksınız. Benim itirazım budur. TOKİ demek bu demek. Bunu bütün Eskişehirliler bilmesi lazım.
"TOKİ'ye güvenip tüm birikimimizi yatırıp aldık. Çalmadık yani. Ve verdiğimiz paranın karşılığında sağlam bir ev edinmek de hakkımız. Evimizi söz verilen tarihte alamadığımız gibi, üstelik olarak da çok kötü bir şekilde konut sahipleri mahkemeye vererek, sosyal mecralarda sesimizi duyurmaya çalışarak (medya diyecek herhalde) aldık. Ve yanımızda da şu an laf söylediğiniz belediye vardı." Eylemde... Yani laf söylediği belediye onun yanındaydı.
Dolayısıyla, bu dostlar, bu arkadaşlar ezbere konuşmayacak. TOKİ'yi bilecek. TOKİ bir sömürü aracı olamaz. TOKİ bir efendim insanları kandırma aracı olamaz. TOKİ, devletin kurumudur. TOKİ'nin görevi yoksul insanlara sosyal konut yapmaktır. Sosyal konut yapmayı da kentsel dönüşümle karıştırmak, 25. yüzyılda ancak AKP İl Başkanı'na yakışır. 2025'teyiz. Sosyal konut nedir, kentsel dönüşüm nedir? Bunları herkes bilecek, ona göre konuşacak.
Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), Sosyal Demokrat Halkçı Parti'nin (SHP) koalisyon ortağı olduğu dönemde kurulmuş, sosyal konut yapma amacıyla ortaya çıkmış önemli bir kurumdur.
TOKİ'nin çalışma mantığı şudur: Hazine arazisini bedelsiz alır. Plan ve proje için para ödemez. Devlet kredisini de kullanarak vatandaşa uzun vadeli ve taksitli ev satar. TOKİ'nin kuruluş amacı budur, yani dar ve orta gelirli vatandaşların konut ihtiyacını karşılamak için sosyal konut üretmektir.
Ancak günümüzde Eskişehir gibi yerlerde arsa pahalılığı nedeniyle bir daire almak isteyen kişi, arsa için de para ödediği zaman, aslında iki daire parası ödemiş oluyor. Piyasa böyleyken, TOKİ'nin de benzer şekilde çok pahalı konut yapması, müteahhitlerin de kâr etme amacını göz önünde bulundurduğumuzda, durumu sorgulanır hale getiriyor.
TOKİ, bir iş yaparken her şeyden faydalanıyor. Örneğin, site yönetimlerinden "benim dediğimi yapacaksın" diyor. Suyu nereden alacaklarını belirliyor. Ben bu itirazları her zaman yaptım. Ancak ne yazık ki Eskişehir'de ne Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), ne Ticaret Odası, ne Esnaf Odaları, ne Müteahhitler Birliği, ne de Müteahhitler Derneği bu konuya dikkat çekmedi. Bu yanlıştır. Sadece birkaç gün önce İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı'nın bir açıklamasını gördüm, o da kendi alanına göre ayrıntılı olmayan bir açıklamaydı.
Burada bir sömürü var ve bu sömürü Eskişehir'in geleceğini mahkûm eden bir sömürüdür. Şimdi Büyükşehir Belediyesi'ni düşünelim. Ihlamurkent bölgesine 4.000 konut yapıldı, burada en az 10.000 kişi yaşayacak. Taşındıktan altı ay sonra gelip "tramvay isteriz, hakkımız", "otobüs isteriz, ulaşım isteriz" diyecekler. Bir yıl sonra da Çağlayanyolu'ndaki 3.000 konut başlayacak ve oradakiler de "biz buraya tramvay isteriz, ulaşım isteriz" diyecekler. Çağlayanyolu'ndaki o ormanın içindeki küçücük yoldan 3.000 konuttan her gün en az 2.000 araç gelip gidecek, toplu taşımayı saymıyorum bile.
Bütün bunlar ezbere yapılırsa, belediyeler zora sokulur ve trafik sorunu yaratılır. Trafik sorununu yaratan sizsiniz. Ben bunun mücadelesini yaparım. Bir iş yapacaksak doğru yapalım.
Kentleşmeyi, ekonomiyi ve adaleti doğru yere oturtmalıyız, aksi takdirde bu iş olmaz. Kontrolsüz bir noktaya doğru gidiyoruz. Ancak bu inatla yapılıyor. Beyefendi bunu kentsel dönüşüm zannediyor. Kentsel dönüşüm, Arifiye mahallesi ne olacak, Vişnelik ne olacak, Kırmızıtoprak ne olacak; kentsel dönüşüm budur."