Kredi kartları artık birçok vatandaş için günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Market alışverişinden faturaya, okul masraflarından sağlık giderlerine kadar her şey kartla ödeniyor. Ancak artan fiyatlar ve zorlu ekonomik koşullar nedeniyle kart kullanımı, son dönemde bir ihtiyaçtan çok bir zorunluluk halini aldı. Ay sonunu getirmekte zorlanan birçok kişi, geçimini kredi kartıyla sağlamaya başladı. Bu durum da kart borçlarının hızla artmasına neden oldu.
Kredi kartı borçlarındaki artış bankaların da dikkatle takip ettiği bir konu haline geldi. Kart borcunu zamanında ödemeyenlerin sayısındaki yükseliş, finans uzmanlarını endişelendiriyor. Uzmanlara göre, vatandaşların önemli bir kısmı yalnızca asgari tutarı ödeyerek günü kurtarmaya çalışıyor. Ancak bu durum, ilerleyen aylarda borcun katlanmasına ve faiz yükünün artmasına yol açıyor.
ARTAN BORÇLAR, DERİNLEŞEN RİSKLER
Ekonomik daralma ve yüksek faiz oranları, kredi kartı kullanıcılarını zorluyor. Gelir seviyesine göre belirlenmeyen harcama alışkanlıkları, kişisel mali dengenin bozulmasına neden oluyor. Uzmanlar, özellikle “asgari ödeme tutarı” kavramının yanlış anlaşıldığını vurguluyor. Bu tutar yalnızca borcun gecikmeye girmesini önlüyor ancak borcun tamamını kapatmadığı için faiz işlemeye devam ediyor.
Finans danışmanı Mehmet Yıldırım, vatandaşların bu konuda dikkatli olması gerektiğini belirterek şunları söylüyor:
“Birçok kişi asgari tutarı ödeyince borcunu kapattığını sanıyor. Oysa kalan borca günlük faiz işliyor. Bu durum birkaç ay içinde toplam borcu iki katına çıkarabiliyor. Kredi kartı, düzenli ödeme yapılmadığında bir kolaylıktan çok ciddi bir risk haline geliyor.”
Yıldırım’a göre, kart borcunu sürekli erteleyen kullanıcılar farkında olmadan mali sıkıntıya sürükleniyor. Özellikle 3 ay boyunca hiçbir ödeme yapılmaması durumunda ise süreç artık yasal boyuta taşınıyor.
“90 GÜN KURALI” VE YASAL SÜRECİN BAŞLANGICI
Uzmanlar son dönemde sıkça dile getirilen “90 gün kuralı” konusunda da uyarıyor. Mevzuata göre, kredi kartı borcunun 90 gün boyunca ödenmemesi halinde borç “takip” statüsüne düşüyor. Bu noktadan sonra banka, müşterisine yasal bildirimde bulunarak süreci avukatlar aracılığıyla yürütüyor.
Bu sürecin ciddiyetine dikkat çeken ekonomist Ayşe Demir şu ifadeleri kullanıyor:
“Üç ay boyunca ödeme yapılmazsa banka artık borcu tahsil etmek için yasal yollara başvurur. Bu da maaş haczi, malvarlığına el koyma veya hesap blokesi gibi sonuçlar doğurabilir. Ayrıca kişi kara listeye alınır ve uzun süre yeni kredi ya da kredi kartı kullanamaz.”
Demir’e göre, 90 gün kuralının ihmal edilmesi, kişinin mali geçmişini uzun vadede olumsuz etkiliyor. Kredi notunun düşmesiyle birlikte bankalarla olan tüm ilişkiler zayıflıyor. Bu durum sadece kredi kartı almak isteyenleri değil, ev veya araç kredisi planlayanları da etkiliyor.
Borçlular için süreç bu noktada oldukça yıpratıcı hale gelebiliyor. Bankalar alacaklarını tahsil etmek amacıyla icra takibi başlatabiliyor. Bu da kişinin maaşının belli bir kısmına el konulmasına yol açabiliyor. Ayrıca, bazı durumlarda taşınır veya taşınmaz mallar üzerinde haciz işlemi uygulanabiliyor.
UZMANLARDAN DİKKAT ÇEKEN UYARILAR
Uzmanlara göre, finansal sorunların temelinde plansız harcamalar ve bilinçsiz kart kullanımı yer alıyor. Gelir düzeyine uygun harcama yapılmadığı sürece kredi kartı bir ödeme kolaylığı olmaktan çıkıp ciddi bir yük haline geliyor. Mehmet Yıldırım, bu noktada özellikle genç kullanıcıların bilinçlenmesi gerektiğini vurguluyor:
“Kredi kartı borcu, yalnızca o ayki harcama değil, geleceğe taşınan bir sorumluluktur. Her ödeme gecikmesi, ileride daha büyük bir borca dönüşür. Asgari ödeme yapmak kısa vadede rahatlama sağlar ama uzun vadede borcu büyütür.”
Ayşe Demir de vatandaşların kart limitlerini kendi gelirlerine göre belirlemelerinin önemine değiniyor:
“Geliri 20 bin lira olan bir kişinin 100 bin liralık kart limiti kullanması büyük bir risk. Bu dengesizlik, ödeme güçlüğü yaşandığında borcun kontrolünü kaybetmeye yol açar.”
Uzmanlar, kredi kartı kullanıcılarının özellikle 90 gün kuralını göz ardı etmemesi gerektiğini hatırlatıyor. Bu sürenin sonunda başlayan yasal işlemler, yalnızca maddi değil, psikolojik açıdan da yıpratıcı bir hale gelebiliyor.
Kredi kartı, doğru kullanıldığında hayatı kolaylaştıran bir araç olabilir. Ancak düzenli ödeme yapılmadığında, küçük bir gecikme bile büyük bir mali probleme dönüşüyor. Bu nedenle uzmanlar, borçların ertelenmemesi ve kart kullanımında dikkatli olunması gerektiğini belirtiyor.
Kısacası, üç ay boyunca ödenmeyen bir kredi kartı borcu sadece bankayla değil, yasal süreçlerle de karşı karşıya bırakıyor. Bu da vatandaşlar için geri dönülmesi zor bir mali tablo anlamına geliyor.