AHPADİ Derneği Başkanı Mehmet Ektaş şu ifadeleri kullandı;
“Ekim ayında Devlet Bahçeli'nin terörist başına yapmış olduğu bir çağrı ile silahların bırakılması konusu gündeme geldi ve bu süreç başladı. Daha sonra bu sürece “Terörsüz Türkiye Süreci” adı verildi. Devlet Bahçeli'nin çağrısında, PKK'nın ve PKK benzeri KCK yapısı içinde yer alan tüm bileşenlerin silahlarını koşulsuz ve tavizsiz biçimde bırakması, teröre son vermesi istenmişti.
Sürecin bu şekilde işleyeceği belirtilmiş ve Türkiye’nin bu sürece sahip çıkması talep edilmişti. Ancak zamanla bu sürecin, PKK’nın silah bırakma süreci olmadığı; tavizsiz, pazarlıksız bir süreç olmadığı ortaya çıktı. Özellikle terörist başının, PKK’nın kendini feshettiğini açıkladığı 12. kurultaya gönderdiği perspektif bildirisinde ve daha sonra kamuoyuna sunduğu bildirgede bu durum açıkça görüldü.
Abdullah Öcalan, bu perspektif bildirisinde konfederatif bir devlet yapısının kurulma imkânı olduğundan, bölgede bu nedenle yeni bir sürecin başlatılması gerektiğinden ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin buna hizmet edecek yaklaşımlar ortaya koyması gerektiğinden söz etti. Çok uluslu, çok kurucu unsurlu, çok dilli bir cumhuriyetin kurulması gerektiğini ifade etti. Bu görüşler aynı şekilde kamuoyuna da taşındı.
Ardından bir komisyon kurulması talebinde bulunuldu. Bu komisyonun ne yapacağı, hangi amaca hizmet edeceği de tarafların açıklamalarından anlaşılmaktadır. Biz, tüm bu süreci anlatıyor; bu sürecin Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısına yönelmiş bir hamle olduğunu göstermeye çalışıyoruz. Bu konuda daha önce birkaç basın toplantısı ve açıklaması yapmıştık. Bugünkü konferansımızda da bu konulara yoğunlaşıyoruz. Amacımız halkımızı sesini yükseltmeye, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na ve kurucu ilkelere sahip çıkmaya davet etmektir.
Kurucu önder ifadesi bizim kabul edebileceğimiz ifadeler değildir. Bizim bir tek önderimiz var; o da Kurucu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’tür. Terörist başına “Kurucu Önder” denilmesi asla kabul edilemez. O, olsa olsa “bebek katili”, “terörist başı” olarak tanımlanabilir. Bu tür ifadeleri kullananlar, büyük bir vicdansızlıkla Türk milletinin bugüne kadar vermiş olduğu mücadeleyi anlamsızlaştırmakta ve kıymetsizleştirmektedir.
Bütün bu gelişmelere karşı verdiğimiz mücadele, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na sadakatle bağlı kalma mücadelesidir. Anayasa üzerine yemin edenlerin, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı “darbe anayasası” olarak nitelendirerek itibarsızlaştırma çabaları da bugün atmak istedikleri adımların zeminini hazırlamaya yönelik girişimlerdir. Biz bunu bu şekilde değerlendiriyoruz.”