Eskişehir Ticaret Odası Başkanı Metin Güler şu ifadeleri kullandı;
"Tüm dünyada şu anda ciddi bir silahlanma söz konusu. Bütün ülkeler savunma sanayi harcamalarını artırmak zorunda kalıyor. Bu da ekonomik yapıları olumsuz etkiliyor. Düşünün, bir bütçeniz var ve bu bütçenin büyük bir kısmını ekonomiye ayırmanız gerekirken, mecburen savunmaya harcamak zorunda kalıyorsunuz. Almanya örneği ortada. Mesela Katar, son bombalamalardan sonra 115 milyar dolarlık yeni bir planlama yapıyor. Şu an için biz bu etkileri hissetmiyoruz belki ama uzun vadede bu tür savunma sanayi harcamaları ülke bütçelerini zorluyor. Dünya şu anda çok karmaşık bir durumda. İnşallah sağlıklı bir ortama geçeriz.
Kredilerdeki olumsuz tablo, enflasyonu daha da körüklüyor. Merkez Bankası, bu olağanüstü gelişmeler nedeniyle politika faizini artırmadı. Bu durum, şu an itibariyle yüzde 50’nin üzerinde olan mevduat faizlerine rağmen, piyasada yüzde 60’lara ulaşan bir finansman maliyeti doğuruyor. Aylık yüzde 5 faizle şu anda hiçbir tüccar, hiçbir esnaf uygun koşullarda finansman sağlayıp işini sürdüremez.
Son dönemde belki Eskişehir’de çok hissedilmiyor ama Bursa, Ankara, İstanbul ve Manisa gibi büyük şehirlerde iflas haberleri artıyor. Eskişehir’de de konkordatolarla ilgili yeni kararlar alındı. Bir konkordato kararı bile piyasada domino etkisi yaratıyor. Finans yapısı birçok firmaya yayılıyor. Gerçekten zor bir dönemden geçiyoruz.
Yüksek enflasyonla mücadele ederken, diğer taraftan da piyasadaki bu olumsuz gelişmeler bizleri zorluyor. İşletmelerin kârlılıkları şu an yerlerde sürünüyor. Ulusal firmalar dahil, 2024 yılı pek çok dev firmanın zarar ettiği bir dönem oldu. Ay sonu geliyor, dönem sonu geliyor, nasıl atlatacağımızı bilmiyoruz.
Rekabetin daralttığı bir piyasada işletmeler ne yaptığını tam olarak bilmiyor. Hesap yok, kitap yok. Rüzgâra göre hareket ediyoruz. Ayın 30’u geldiğinde devlete ödeme yapmak zorundayız ama o an paraya bakılmıyor. Şu anda piyasada 100 liralık malı 80 liraya alma şansı oluştu. Üreticiden daha ucuza mal bulabiliyoruz. Bu da çarkların zor döndüğünü gösteriyor.
Bu yüksek enflasyonla başa çıkmamız şart. Kolay olmayacak. 2025’te iyi gidiyorduk ama 19 Mart’ta yaşananlar bizi başka bir noktaya taşıdı. Şu an bunun sıkıntılarını yaşıyoruz. Haziran ayına geldik, hâlâ bir ilerleme yok. İnşallah bu süreci en az zararla atlatırız. Her tarafta bir sorunla karşı karşıyayız. Hepimiz burada iş insanlarıyız, piyasanın içindeyiz. Alım-satım yapıyor, risk alıyoruz, sorumluluk alıyoruz. Ama planlar tutmuyor. Finans sorununu çözecek bir planlamaya ihtiyaç var.
Temmuz sonu ya da ağustos başında hepimiz, 2025 yılı ikinci dönem zamlarını düşünmek zorundayız. Belki asgari ücrete zam yapılmayacak. Şu anda devletin bu konuda bir adım atmayacağı konuşuluyor. Ancak hepinizin yanında çalışan insanlar var. Ben kendi işletmemden örnek vereyim. 2025 yılı itibarıyla verdiğim ücret çalışanlarımı mutlu etmiyor. O yüzden en azından vergi noktasında devletin çalışanlara destek olması gerektiğini düşünüyorum.
Bizim zam yapma şansımız yok çünkü zarar ediyoruz. Ama bir yandan da personelle üretim yapmak zorundayız. Onların da ailesi, sorumlulukları var. Keşmekeş bir dönem yaşayacağız gibi görünüyor. Bir yandan zam veremeyeceğiz, bir yandan çalışanların talepleriyle karşı karşıya kalacağız.
Tüm çalışanların mutlu olmasını isterim, ama matematik buna izin vermiyor. 2024 bilançolarıma baktığımda, TL bazında kâr var gibi görünse de elde avuçta bir şey kalmamış. İnşaat sektörü başta olmak üzere birçok sektörde ciddi kârlılık sorunları yaşanıyor ve bu devam edecek gibi görünüyor.
Asgari ücret meselesi nasıl sonuçlanacak bilemiyorum. Bir yandan çalışanlarımızın mutluluğu, bir yandan bizim sürdürülebilirliğimiz. Ama şu anda tüm işletmeler zarar eder duruma gelmiş durumda.
Böyle bir ortamda ne yazık ki Vergi Dairesi denetçileri piyasaya çıkıyor. Hizmet sektörüne gidip kasaya oturuyorlar, Z raporu alıyorlar. Sonra tekrar gelip aynı işlemi yapıyorlar. Fiş verip vermediğini takip ediyorlar. Zaten harcamaların çoğu kredi kartıyla yapılıyor ve fiş kesmek zorunlu. Hatalar olabilir, ama bu tür muameleler moral bozuyor. Bu durumu yetkililere ilettim. İşletme sahibini hırsız gibi değerlendirmek doğru değil. Defteri, raporları isteyebilirsiniz, Yapay Zekâ sistemleri var. Ama kasaya oturup Z raporu almak bizi rahatsız ediyor.
SGK da yıl sonuna kadar Eskişehir’de sanayici ve tüccarlara yönelik denetim yapacak. Haksız kazanç elde eden varsa elbette cezasını çekmeli. Ancak herkes aynı kefeye konmamalı.
Biz bu ülkenin ekonomisine katkı sağlıyoruz. Vergi veriyoruz, yatırım yapıyoruz, üretim yapıyoruz, ihracat için uğraşıyoruz. Ama bu tür zor dönemlerde biraz daha anlayış bekliyoruz. Psikolojik olarak da yıpranmak istemiyoruz.