Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kalaycı şu ifadeleri kullandı;
“Sevda’nın, Barış’ın şehri Eskişehir’de olmanın kıvancını yaşıyoruz. Eskişehir, Yunus’un yurdudur. Büyük Türk ozanı Yunus’un dediği gibi: “Biz gelmedik kavga için, bizim işimiz sevgi için. Dostluk evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldik.”
Eskişehir, Kurtuluş Savaşımızın önemli bir şehridir. Türk milletinin mücadele azmini ve birlik-beraberlik ruhunu simgelemektedir. Bugün, Türk milletinin makûs talihini tersine döndüren, asırlar boyunca süren geri çekilişe son veren Sakarya Zaferi’nin 104. yıl dönümünü iftiharla kutluyoruz.
Yine bu hafta sonu, 744. Söğüt Ertuğrul Gazi’yi Anma ve Yörük Şenlikleri gerçekleştirilmektedir. Milletimizin bağrından Alparslan çıkmış, bu topraklara “vatan” demiş. Ertuğrul Gazi çıkmış, Söğüt’ün bereketli vadisine ceddi zafer fidanlarını dikmiş. Mustafa Kemal çıkmış, Samsun’dan İzmir’e kadar düşmanı boğmuştur, denize dökmüştür.
Kutlu ecdadımızı; Sultan Alparslan’ı, Ertuğrul Gazi’yi, Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve aziz şehitlerimizi rahmetle, hürmetle ve minnetle yâd ediyoruz.
Büyük halk ozanımız Yunus Emre, ilmin kendini bilmekten geçtiğini, kendini bilmeyenin okumasının yararsız olduğunu asırlar öncesinden ifade etmiştir. Kendimizi, kimliğimizi, nereden gelip nereye gittiğimizi bilmezsek yapacağımız her tercih bizi hiç hesapta olmayan sonuçlarla karşılaştırır. Biz biliyoruz; ecdadımızı biliyoruz. Dostlarımızı da biliyor, düşmanlarımızı da tanıyoruz.
Hoca Ahmet Yesevî’nin dergâhında diz dize, gönül gönüle oturan bizim ecdadımızdır. Ahmed Yesevî’nin duasıyla irşad olan, Türk milletini ilahi bir aşk ve dava ruhuyla yüceltenler bizim kutup yıldızlarımızdır. Şeyh Edebali’den Yunus’a, Ahi Evran’dan Mevlânâ’ya, Emir Sultan’dan Akşemseddin’e kadar nice büyüklerimiz Anadolu’nun bağrına Türk milletini nakış nakış işlemiştir.
Türk milleti var oldukça, Türkiye Cumhuriyeti de ilelebet payidar kalacaktır. Bin yıldır bu topraklardayız, bin yıldır el ele, gönül gönüleyiz. Acımızla, sevincimizle biriz, beraberiz. Ayrımız gayrımız yoktur, hedefimiz birdir.
Cumhuriyetimizin temeli, Türk milletinin kahramanlığı ve fedakârlığı üzerine kurulmuştur. Aziz milletimizin irfanı, azmi ve kararlılığıyla yükselmeye devam edecektir.
Milli Birlik ve Dayanışma Buluşmalarının amacımız; terörsüz Türkiye girişimini ve gelişmeleri milletimize anlatmak, toplumsal kucaklaşmayı pekiştirmek ve milli ülküler etrafında kenetlenmektir.
Türkiye’nin 50 yıla yakındır ayağındaki en ağır pranga olan bölücü terör, bir daha canlanmamak üzere tarihe gömülmelidir. Türk milletinin arzusu; huzur, güven ve refah içinde kardeşçe yaşamaktır.
Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli tarafından başlatılan ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından da devlet politikası haline getirilen “Terörsüz Türkiye” hedefinde önemli mesafeler alınmıştır. Terörle mücadelede sağlanan başarı, örgütün bitme noktasına gelmesini sağlamıştır. Şehitlerimizin ve gazilerimizin eşsiz fedakârlıkları sayesinde bu noktaya ulaşılmıştır. Aziz şehitlerimizi rahmetle anıyor, gazilerimize sağlıklı ömürler diliyoruz.
Bundan sonra da kahraman güvenlik güçlerimiz, her türlü terörle mücadeleyi sürdürecek; milletimizin huzur ve güvenliğine yönelen tehditleri kararlılıkla bertaraf edecektir. Ancak terörle mücadele yalnızca güvenlik boyutuyla sınırlı değildir. Sosyal, siyasi ve ekonomik adımlar da atılmalıdır. Terörü besleyen ortamın kurutulması, bölücülük zihniyetinin ortadan kaldırılması hedeflenmektedir.
Sayın Genel Başkanımızın önerisiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında siyasi partilerin katılımıyla Milli Dayanışma ve Kardeşlik Komisyonu kurulmuştur. Bu komisyon; şiddetsiz, terörsüz Türkiye için demokratik standartları yükseltmek, toplumsal sorunların çözümünde ortak bir zemin oluşturmak amacıyla çalışmaktadır.
Türkiye yeni bir döneme girmiştir. Bu nedenle PKK’nın ve tüm uzantılarının silah bırakma sürecini bir an önce tamamlaması şarttır. İç ve dış mihraklara taşeronluk yapan hiçbir odakla müsamaha gösterilmeyecektir.
Milliyetçi Hareket Partisi, terörün kökünün kazınması konusunda en başından itibaren ilkeli ve tutarlı bir duruş sergilemiştir. Ne dün söylediklerinden farklı bir şey söylemektedir, ne de yarın için ilkelerinden taviz verecektir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin birliği, dirliği ve bekası her şeyin üzerindedir. Vatandaşlık bağıyla bu devlete bağlı olan herkes, etnik kökeni, dili, dini veya mezhebi ne olursa olsun Türk milletinin eşit ve saygın bir ferdidir. Türkçe, dil bayrağımızdır; varlığımızın, birliğimizin ve ebedi gücümüzün sembolüdür.
Cumhuriyetimizin temel nitelikleri, Türk milli kimliği, demokratik rejim ve insan hakları vazgeçilmez değerlerimizdir. Terör belası yalnızca ocaklarımıza ateş düşürmemiş, aynı zamanda ekonomik kayıplara da neden olmuştur. 40 yılda yaklaşık 2 trilyon 170 milyar dolar ekonomik kayıp yaşanmıştır.
Terörsüz Türkiye ile yalnızca güvenli bir gelecek değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal kalkınmanın önü açılacaktır. Bölgesel iş birliği güçlenecek, ticaretin ve refahın önü açılacaktır.
Ancak bölgemizdeki gelişmeler dikkatle izlenmelidir. Siyonist İsrail kontrolden çıkmıştır. Terör devleti İsrail, insanlığa ait ne varsa yok etmek için saldırılarını sürdürmektedir. Gazze’ye insani yardımı engellemekte, çocukları ve kadınları hedef almaktadır.
Yeter artık. Terör devleti İsrail mutlaka durdurulmalıdır. Birleşmiş Milletler gecikmeden harekete geçmeli, barış gücü Gazze’ye gönderilmelidir. İsrail yaptıklarının bedelini er ya da geç ödeyecektir. Biz inanıyoruz ki Allah’ın hesabı tüm hesapların üstündedir. İsrail Hükümeti, nihai hedefinin Türkiye olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Adım adım vatanımıza ulaşacak Davud koridorunu aktif hâle getirmek için fırsat kollamaktadır. Suriye’nin siyasi ve toprak bütünlüğüne kasteden terör devleti, bir yandan bazı örgüt ve çıkar gruplarını, diğer yandan da PKK’nın uzantısı olan YPG-SDG unsurlarını “Terörsüz Türkiye ve Terörsüz Bölge” hedefinin önüne engel olarak taşımaya çalışmaktadır.
Terörist başının silah bırakma ve örgütü feshetme çağrısı, PKK’nın tüm unsurlarını olduğu kadar SDG-YPG’yi de kapsamaktadır. SDG-YPG’nin, Suriye yönetimiyle 10 Mart 2025 tarihinde imzaladığı mutabakata riayet etmesi ve gereğini yapması şarttır. Bilinmelidir ki Türkiye Cumhuriyeti, komşu coğrafyalarda oluşacak hiçbir oldubittiye müsaade etmeyecek güç ve yeteneğe sahiptir. Türk milleti, gerekeni en etkili biçimde temin edecek kuvvet ve kararlılığa sahiptir.
“Terörsüz Türkiye, terörsüz bölge” hedefi; tarihimizin, kader ortaklığımızın ve üzerinde yaşadığımız uygarlık değerlerinin doğal bir sonucudur. Bu hedefi bozmaya kalkışanlar mutlaka pişman edilecektir. Suriye’de yaşayan Türkmenler, Türkler, Araplar ve diğer unsurlar; siyonizmin oyununa gelmeyecek, soykırımcıların vahşi hesaplarına kurban edilmeyecektir. Kurulan tuzaklar el birliğiyle kırılıp atılacaktır.
Siyonist ve emperyalist güçler, karanlık emellerine ulaşmak için organize saldırılar düzenlerken, milli birlik ve dayanışmamızı korumak vatan, millet, namus ve mukaddesat borcumuzdur. Unutmayalım ki dışarıdan bizi yenemeyenler, her zaman içeriden çözmeyi denemişlerdir. Bizi hedeflerimizden koparmak ve iç meselelerimizle oyalamak için etnik ve mezhepsel temelli senaryolarla toplumsal yapımızı sarsmayı amaçlamışlardır.
Türkiye, Cumhuriyet tarihi boyunca bir yandan hak ettiği üstünlük seviyesine ulaşma mücadelesi verirken, diğer yandan iç cephesini sarsmayı hedefleyen pek çok kumpasla karşı karşıya kalmıştır. Akıl ve vicdan sahibi hiç kimse bu sarsıcı gerçeği inkâr edemez. Ne gelip geçici ekonomik sorunlar, ne günlük siyasetin tartışmaları, ne de bölgemizdeki gelişmeler Türk milletine kalıcı zarar verebilir. Türk milleti bir ve beraber olduğunda her badirenin üstesinden gelmiş, nice başarılara imza atmıştır.
Milli birlik anlayışıyla iç cephemizi güçlendirmek ve bu yönde toplumsal mutabakatı pekiştirmek, millet olma vasfımızı daha da güçlendirecek önemli bir aşamadır. Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes eşit hak ve sorumluluklara sahiptir. Aynı milletin evlatları olarak biriz, beraberiz, kardeşiz. Türk milleti, bin yıldır kardeşçe yaşadığı bu vatanda hiçbir güç tarafından ayrıştırılamayacak kadar kaynaşmıştır.
Hiçbir emperyalist oyun, hiçbir yabancı senaryo ve dedikodu, milletimizin arasına giremeyecek; dostluk ve kardeşliğimizi heba edemeyecektir. Terörsüz Türkiye, demokrasinin daha da güçlendiği bir Türkiye olacaktır. Yeni bir dünya düzeninin şekillendiği bir dönemde, bu gelişmeyi Türkiye için bir fırsata dönüştürmek mümkündür.
Türk ve Türkiye Yüzyılı’nda daha demokratik bir ülke olma hedefi, 86 milyon vatandaşımızı ilgilendiren bir konudur. Milliyetçi Hareket Partisi, Türk milletinin barış, huzur ve kardeşlik içinde yeni atılımlar yapmasını; milliyetçilik ve demokrasiyi, siyasi ve kültürel çerçevenin iki ayrılmaz kavramı olarak kabul etmektedir.
İnsan hak ve hürriyetleri, hukukun üstünlüğü ve adalet gibi değerler; Türk milliyetçiliğinin ve partimizin temel ilkeleridir. Daha demokratik, daha güçlü ve daha müreffeh bir Türkiye, herkesin ortak arzusudur. Demokratik standartları yükseltmek, temel insan hak ve hürriyetlerini güvence altına almak, hukukun üstünlüğünü ve adaleti her alanda tesis etmek zorundayız.
Yol haritamızı bu doğrultuda; hukuk, ahlak ve demokratik siyaset çerçevesinde belirleyip samimiyetle uygulamalıyız. Ancak bu şekilde güvenli, huzurlu ve yeni bir hayatta buluşmamız mümkün olacaktır. Önemli olan; toplumun her kesiminin kendisini içinde bulacağına inandığı bir yapıyı inşa etmektir.
Türk milletinin her ferdinin kendisini ifade edebildiği, ayrıştırmak yerine birleştiren, dağılmak yerine toparlayan, kavga yerine barışı ve huzuru arayan, “hep birlikte Türkiye” anlayışıyla geleceğin güçlü Türkiye’sinin inşasına odaklanacağı bir zeminde buluşmamız gerekmektedir. Toplumun tüm kesimlerinin eşit, saygın ve güvende hissettiği bir yapı; hem terörün haksız propagandasını ortadan kaldıracak hem de demokrasimizin gelişmesine önemli katkı sağlayacaktır.
Cumhur İttifakı; demokratik düzeni ihlal edenlere karşı hukuk devletini güçlendirecek, herkesin eşit vatandaş olduğu gerçeğinin daha iyi anlaşılmasını sağlayacak, reform niteliğindeki adımları atmaya devam edecektir. Bunun hızla ve etkin biçimde hayata geçirilebilmesi, tüm siyasi partilerin sorumluluk üstlenmesini zorunlu kılmaktadır. Bu doğrultuda bütün partilerin, “Türkiye Ortak Paydası”nda buluşan bir Türkiye Partisi niteliğine kavuşması gerekmektedir.
İnanıyoruz ki; demokratik siyasi istikrarını sağlamış, ekonomik istikrarı yakalamış, sosyal gelişimini güçlendirmiş ve milli birliğini tesis etmiş bir Türkiye; uluslararası camiada en etkin aktörlerden biri olacaktır.
Terörsüz Türkiye tarihi önemde bir dönüm noktasıdır. Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin de ifade ettiği gibi, ateşi söndürüp çeliği doğrultmak; Türkiye’nin iç barışını ve toplumsal huzurunu, aracı olmadan ve bağımsız şekilde sağlama gayreti muazzam bir gelişmedir.
Milliyetçi Hareket Partisi, milletimizin hayrına olmayan hiçbir işin içinde olmamıştır, olmaz, olamaz, olmayacaktır. Tarihsel misyonu ve fikri vizyonu gereği, oy kaygısıyla hareket etmeyen, siyasetin kısır gündemine savrulmayan partimizin tek gayesi Türkiye ve Türk milletidir.
Cumhur İttifakı olarak tek yürek, aynı hedeflere kilitlenmiş vaziyetteyiz. Ülkemizi daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceğe taşımak hedefimizdir. Lider ülke Türkiye diyoruz; süper güç Türkiye’nin güneş gibi yükseleceğine inanıyoruz.
Terörsüz Türkiye, Türk milletinin ebedi bayrağı olacak; istikbali ve umut dolu nesiller için muazzam bir emanet olarak devredilecektir.
Bu düşüncelerle; toplantımıza muhteşem katılımlarıyla şeref veren saygıdeğer misafirlerimize, ev sahipliği yapan Eskişehir İl Başkanlığımıza ve teşkilatımızın tüm mensuplarına teşekkür ediyor, hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyorum.”