CHP Genel Başkanı Özgür Özel şu ifadeleri kullandı;
Avrupa'da toplam 27 ülkede 13 milyon işsiz var. Bizde tek başımıza 13,5 milyon işsiz var. Daha iyiye giderken Avrupa dünya, biz çok daha kötüye gidiyoruz. Daha dün mazota iki haftada ikinci zam geldi, mazot 56 lirayı buldu. Dünkü zamla bir depo mazot 220 lira daha pahalandı. Küçük depo neredeyse 3000 liraya dolmaya başladı. Tabii mazota gelen zam, benzine gelen zam, iğneden ipliğe her şeyde zamma dönüyor.
Bakın şu meydana bir bakın, Cemil Cip bir baksın. EYT de oldu, meydandaki emekliler bir elini kaldırsın. Meydanların %65-70'i emekli. Ve bu emeklilerin %80'i en düşük emekli maaşını alıyor. 16000 lira alıyor, doğru mu? Bakın bu iktidar geldiğinde 2002 yılında en düşük emekli maaşı 8 çeyrek altın alıyordu, 8 çeyrek altın. Bugün çeyrek altın 10000 lirayı geçti. Yani AK Parti gelmese, size hiç ilişmese, hiç sizin düzeninizi bozmasa bugün en düşük emekli maaşı 80 bin lira. Hani beğenmedikleri rahmetli Ecevit var ya da laf ettikleri MHP ile birlikte Ecevit'in kurduğu üçlü koalisyon var ya, o dönem emekli 8 çeyrek altın alıyor. Yerel seçimlere geldik, eleştiriyordum ben, 2,5 çeyrek altın. Geçen sene Mart ayında bu sene 2 çeyrek altın. Bugün geldiğimiz noktada bir emekli maaşı 1,5 çeyrek altına düştü.
Asgari ücret bunların döneminde 7 çeyrekten 3 çeyreğe düşmüştü, şimdi 2 çeyreğe düştü. En düşük memur maaşı bile 14,5 çeyrek altından 4,5 çeyrek altın düzeyine düştü. Ve öyle bir nokta ki burası Eskişehir. Eskişehir, Eskişehirlilerden ve Türkiye'nin 4 bir yanından koşup gelen güzelim gençlerden oluşur. Eskişehir'in üniversiteli gençliğini bir yürekten alkışlayalım, bir yürekten alkışlayalım.
Burası bir çekim merkezi. Türkiye'de 2 milyon öğrencinin diplomasının altında Yılmaz Büyükerşen Hoca'nın imzası var. Ve bu öğrenci kentinde öğrenciler barınma sorunu çekiyorlar ve öğrenciler ekonomik güçlükler çekiyorlar. Bakın, beğenmedikleri rahmetli Ecevit ülkeyi bunlara bırakırken Tayyip Erdoğan diyor ki: "45 liralık KYK kredisi veriyorlardı." diyor. Şimdi biz geçen sene dedi bunu, "2.000 lira yaptık." dedi. Bu sene de 3.000 lira. Bakın, 45 liralık dediği KYK kredisi 30 liralık çeyrek altından 1,5 tane alıyordu. Bugün 3.000 lira veriyor, çeyrek altının 3'te 1'ini alamıyor. Yani öğrenci normalde 1,5 çeyrek altın alsa 15.000 lira yurt öğrenci kredisi alacak. 3.000 lira veriyor. Onda da yalan söylüyor. "45 lira çıktı, ben yükselttim, 3.000 lira yaptım." diye.
Diğer taraftan Türkiye'de öğrencilerin sadece %15'ine devlet yurdu verilebiliyor. Buradan açıkça söylüyorum. İktidar olacak mıyız? Olacağız. İcraat yapacak mıyız? Yapacağız. Ama ilk iş olarak ne yapacağız? TOKİ'yi çağıracağız. 1 yıl içinde bitireceksin. Her öğrencinin yurdu olacak. Cumhuriyet yurtlarını yapacaksın diyeceğiz.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) yerelde iktidar olduğunda, İstanbul'da belediyenin hiç kreşi ve hiç yurdu yoktu. Türkiye'de de Yılmaz Hoca gibi iyi örnekler dışında bu işlere eğilen kimse yoktu.
Şimdi hedef koymuştuk. "Bu dönemin sonuna kadar 1000 tane kreş ve 100 tane öğrenci yurdu" dedik. Geçtiğimiz gün rakamları çıkardık. Daha 1.5 yılı geçti, 19 ay oldu. Önümüzde 3 yıldan fazla var. Belediyelerimiz 79 tane öğrenci yurdu ve 780 tane kreş yaptı.
Kreş ne demek? Yoksulun çocuğu 7 yaşına kadar, 6 yaşına kadar öğretmen görmeyecek. El becerisi gelişmeyecek. Bir eksikliği, bir kusuru varsa fark edilmeyecek.
Kreş ne demek? Eğer yoksa kadın evde oturacak, çocuk bakacak. Sosyal hayata katılamayacak, iş hayatına, istihdama katılamayacak. Kocasının eline bakacak, kocası ne derse o olacak.
Yurt ne demek? Eğer yurt varsa zengin fakir demeden bütün öğrenciler barınacak. Yurt yoksa onlara cemaatler, tarikatlar kucak açacak. Alacak, devşirecek, yetiştirecek, muhtaç edecek, eksiklendirecek, borçlandıracak. Günü gelince bu millete, bu devlete değil, bir cemaate, onun başındaki şeyhine itaat ettirecek. 15 Temmuz gibi gerekirse milletin karşısına diktirecek. Bunun için CHP iktidarında kreş de yapılacak, yurt da yapılacak. Hiçbir çocuk hayata kapamadığı kadar farkla bir geriden kalmayacak. Babadan oğula, anadan kıza yoksulluk miras kalmayacak. Bu ülkedeki herkes vatandaş olmanın onurunu yaşayacak, söz veriyoruz.
Diğer yandan, bu hafta sonu İsviçre'de Sosyal Demokrat Parti'nin kongresinde açılış konuşması yaptım, onur konuşmacısı. Türkiye'deki başarıyı, mücadeleyi anlattım. Ondan önceki hafta Amsterdam'da Avrupa Sosyalist Partisi'nde, Avrupa Birliği'ne üye tüm partilerin çatı örgütünde. Ondan önceki hafta Madrid'de Sosyalist Enternasyonal'de, dünyadaki 78 ülkeden 86 partiyle bir araya geldik, 89 partiyle. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üyeliğine destek, tam destek veriyorum diyen 89 partinin kapı gibi imzasını aldık, kapı gibi.
Bunun için gençlere sesleniyorum, gençlere. Hani 31 Mart akşamı bir seçim daha beklemeye karar veren gençlere sesleniyorum. Dünyanın en yavaş ve en pahalı internetine muhtaç değilsiniz. Dünyanın en pahalı etini de, internetini de bize zaruret gibi dayatan iktidarı değiştireceğiz.
Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında hızla Avrupa Birliği'nin standartlarını sağlayacağız. Aldığımız büyük destekle Türkiye'yi, yıllar önce başvurduğumuz, CHP iktidarında başvurduğumuz Avrupa Birliği'ne tam üyeliğe taşıyacağız. Ve seçimdeki sloganımız gençler. Şunu söyleyeceğiz: Yasaksız Türkiye, vizesiz Avrupa geliyor. Eskişehir'de hep beraberiz ve Türkiye'ye iyi bir gelecek, kutuplaşma değil kucaklaşma, birbiriyle kucaklaşma, kimseyi şeytanlaştırmadan kardeşleşmeyi vadediyoruz. Biz Türkiye'yi seviyoruz. Türkiye'yi germeye, kutuplaşma yaratmaya değil, yüzleri güldürmeye, ülkeyi kalkındırmaya geliyoruz.
Cumhuriyet Halk Partisi gençlerin partisidir. Cumhuriyet Halk Partisi kadınların partisidir. Cumhuriyet Halk Partisi bütün anket kırılımlarında geçmişin dışında alt gelir seviyesinin geçmişte olduğunun aksine alt gelir seviyesinin partisidir. Yoksulların, emeklilerin, emekçilerin partisidir. Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkenin geleceğinin partisidir. Cumhuriyet Halk Partisi kurulduğu gün gibi, 31 Mart daha dün gibi, inanmayan baksın anketlerin bütününden aslanlar gibi Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye'nin 1. partisidir.
Yarım saatlik gecikmenin sebebi 19 Mart darbecilerinin yeni kalkıştığı kötülük. Milletin bu kadar derdi, gençlerin bu kadar beklentisi varken maalesef başımızdakiler işi gücü bırakmış, partimize, partililerimize, belediye başkanlarımıza saldırıyorlar. Çünkü onları sandıkta yendik. Yıllardır galibiyetlerle övünüyorlardı. Son seçimleri acı bir hezimet oldu. Ve 47 yıl sonra Cumhuriyet Halk Partisi, kazandığı seçimden sonra sadece sosyal demokratların değil; hem saçındaki başarıyla hem devamında sosyal demokratların, muhafazakar demokratların, milliyetçi demokratların, Kürt demokratların, liberal demokratların, sosyalist demokratların, yani Atatürk'ten emanet Cumhuriyeti, Cumhuriyet Halk Partisi'nin kazandırdığı çok partili rejimi sandığı benimseyen bütün demokratların partisidir ve bu birlikteliğin adı Türkiye İttifakı'dır. Nasıl iki kişiden birinin oyunu Eskişehir İttifakı ile aldıysak, nasıl yerel seçimleri Türkiye İttifakı ile kazandıysak, önümüzdeki seçimleri de Türkiye'nin bütün demokratlarının birlikteliğiyle, renklerini ay yıldızlı al bayraktan alan Türkiye İttifakı'yla biz kazanacağız, Türkiye kazanacak.
Bizde bu özgüven sizde bu heyecan olunca Erdoğan artık partisine güvenmiyor. Kendisine güvenmiyor. Kadın kollarına, gençlik kollarına, ana kademeye güvenmiyor. Kime güveniyor? Yeni kolduğu, yeni kurduğu başka hiçbir partide olmayan yargı kollarına güveniyor. Yargı kollarıyla Aktrol'lar çetesiyle 220 gündür üzerimize geliyorlar. Suç örgütü lideri 770 yılla yargılanıyor, aramızda dolaşıyor. Suçsuz, günahsız belediye başkanlarımız iddianame beklediler. Nihayet biri geldi. Bomboş bir iddianame. Kanıtlar yok, yalanlar çok. Ama diğer yandan hala daha İBB iddianamesini bekliyoruz. Ve şöyle bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Bunu bütün samimiyetimle söylerim. Geçen iddianamenin boşluğunu görenler, İBB'de hiçbir kanıt bulamayanlar, iftiralarını ispatlayamayanlar ve gerçekler karşısında çaresiz, milletin inancı karşısında mahcup olanlar "İddianameyi yazarsak, alacak hakim diyecek ki tutuksuz yargılama, kaçıracağız elimizden, bir daha tutamayacağız, durduramayacağız." diyorlar. Bunun için bir yandan iddianame hazırlanırken, bir yandan geçmişin FETÖ'cüleri gibi yeni bir suçlama, bu sefer casusluk diye bir büyük iftirayla bugün Ekrem İmamoğlu başkanımızı yeniden adliyeye çağırdılar. Buradan, bu meydandan İstanbul Çağlayan'a bir teşekkür iletmek isterim. Onlar geçmişte yaptıkları gibi köprüleri kaldırdılar."





