ESKİŞEHİR HABER

Saadet Partili Süleyman Yavuz: “Büyüyen vatandaşın cebi değil, borçları"

Süleyman Yavuz, TÜİK’in açıkladığı büyüme oranlarını eleştirerek bankaların, faizlerin ve borçların büyüdüğünü, vatandaşın ise yoksullaştığını söyledi.

Abone Ol

Saadet Partisi İl Başkanlığı Ekonomik İşler Başkanı Süleyman Yavuz şu ifadeleri kullandı;

"Malumunuz, ay başında TÜİK 2025 ikinci çeyrek büyüme rakamlarını açıkladı. Buna göre Türkiye ikinci çeyrekte yüzde 4,8 büyüdü. Ancak ekonomik göstergelere baktığımızda, büyüyenin vatandaşın cebi değil; bankalar, faiz ödemeleri, borçlar ve bütçe açıkları olduğunu görüyoruz. Ekonomide Büyüyen Kalemler Büyüyen bankalardır. Temmuz 2025 sonu itibariyle bankaların kârı 479,2 milyar liraya ulaşarak tarihi rekorlarını yenilemektedir.

Büyüyen faiz ödemeleridir. 2025’in ilk yedi ayında bütçeden 1 trilyon 246 milyar 28 milyon lira faiz ödemesi yapılmıştır. Yıl sonu hedefi ise 1 trilyon 950 milyar liradır.Büyüyen borçlardır. 31 Temmuz 2025 itibariyle merkezi yönetim brüt borç stoku 12 trilyon 45 milyar 300 milyon liraya yükselmiştir. Türkiye’nin toplam iç ve dış borcu ise 690 milyar 322 milyon dolara ulaşmıştır. Büyüyen bütçe açıklarıdır. Temmuz 2025 itibariyle bütçe, yedi ayda 1 trilyon 4 milyar 340 milyon lira açık vermiştir. Büyüyen dış ticaret açığıdır. Ağustos 2025 sonu itibariyle sekiz ayda 60 milyar 71 milyon dolar dış ticaret açığı oluşmuştur. 2025 yılı için hedeflenen dış ticaret açığı 89,4 milyar dolardır.

Büyüyen cari açıktır. 2002’de yalnızca 626 milyon dolar olan cari açık, bu yılın ilk altı ayında 23 milyar 92 milyon dolara ulaşmıştır. Büyüyen tüketici kredileri ve kredi kartı borçlarıdır. 22 Ağustos 2025 itibariyle bu rakam 4 trilyon 849 milyar 793 milyon liraya çıkmıştır. Oysa 2002 sonunda bu miktar yalnızca 6 milyar 605 milyon liraydı. 10 Eylül’de açıklanan Orta Vadeli Planda, 2026 için %3,8, 2027 için %4,3, 2028 için %5 büyüme hedeflendiğini görmekteyiz. Ancak bu oranlar, Türkiye’nin kuruluşundan bugüne ortalama büyüme oranı olan %4,8’in gerisinde kalmaktadır.

Üstelik 2025’in ikinci çeyreğinde açıklanan %4,8’lik büyümenin yıl sonuna doğru %3 seviyelerine gerilemesi beklenmektedir. Bu düşüş, iç talebin daraltılmasıyla gerçekleşecektir. Yani; Emeklilerin ve çalışanların maaşlarına enflasyonun altında zam yapılması, Hane halkı üzerindeki vergi yükünün artırılması, Küçük esnafın gerçek usulde vergilendirmeye tabi tutulması, bu sürecin öncü işaretleridir. Ekonomiyi konuşurken asıl olan vatandaşın hissettiğidir. Vatandaş plana değil, tabağındaki pilava bakar.

Saadet Partisi olarak diyoruz ki: Evet, rakamlar büyüyebilir. Ama bu büyüme; yoksulun sofrasından alınarak, fakirin ekmeğinden çalınarak gerçekleşmektedir. Bugün yaşanan tam da budur! Çarşıda, pazarda, markette, kira fiyatlarında vatandaş iktidarın değil, ekonomik felaketin rakamlarını görmektedir. Bu adil olmayan düzen; Emekliyi üç kuruş maaşla, Asgarî ücretliyi açlık sınırının altında bir ücretle, Memuru toplu sözleşme ile, Öğrenciyi servis ve kantin fiyatlarıyla sefaletin içine sürüklemektedir. Öte yandan; Kur Korumalı Mevduat, Borsa, Faiz, Rant zengini daha zengin etmektedir. İktidarın Önceliği Normal bir ülkede iktidarın ekonomiyi toparlamak için gece gündüz çalışması beklenir. Ama bizim ülkemizde iktidar, muhalefeti dizayn etmek için gece gündüz çalışmaktadır. Nasıl yaparım da muhalefeti şekillendiririm diye uykuları kaçmaktadır.

Tablo bu kadar karanlık olsa da biz asla karamsar değiliz, olmayacağız! Çünkü bu ülkede Saadet Partisi var. Biz, “iman varsa imkan vardır” diyen Erbakan Hocamızın talebeleriyiz. Bizim vazgeçme lüksümüz yok. Çünkü; bizim ideallerimiz, hedeflerimiz, hayallerimiz var. Eğitimi milli, ekonomisi güçlü, hukuku adil, milleti huzurlu, yaşanabilir bir Türkiye’yi mutlaka kuracağız. Bunların gerçekleşmesi için elimizden gelen bütün gayreti göstereceğiz."