CHP Eskişehir İl Başkanı Talat Yalaz şu ifadeleri kullandı;
“19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramınızı en içten mücadele azmiyle kutluyorum.
Dün, üniversiteli genç arkadaşlarımızla birlikte yürüyüş gerçekleştirdik. Üniversitenin içine girdik. Ancak Atatürk’ü Anma Bayramı gibi anlamlı bir günde, üniversite içerisinde Atatürk posteri olmadığını gördük. Üniversitedeki arkadaşlarımızın öncülüğünde verilen mücadele ve kamuoyunun sahiplenmesi sayesinde, bugün o poster değiştirildi. Yerine Atatürk’ün ve Türk bayrağının yer aldığı bir poster asıldı. Bu mücadelelerinden dolayı genç arkadaşlarımızı yürekten kutluyorum.
Bugünün bir diğer anlamı da gençliktir. Bugün gençler sokaklarda ve meydanlarda. Onlara karşı polis şiddetinden, yargının sopa gibi kullanılmasına kadar pek çok baskı yöntemi devreye sokuluyor. Ancak kimse şu soruyu kendine sormuyor: Bu gençler neden yürüyor? Neden itiraz ediyorlar?
Gençler geleceğe umutsuzlukla bakıyor, çünkü bu iktidar sürdükçe umut kalmıyor. Bugün 3 bin lira KYK bursu alan gençlerimiz, 15 bin liradan aşağı olmayan kiralarla baş etmek zorunda kalıyor. Gençler üniversitelerden mezun olduklarında, genç işsizler ordusuna katılma korkusuyla yaşıyor. Üniversite okumak kolay değildir. Beynini zorlayan, öğrenmeye aç bu arkadaşlarımız, mezun olup analarının ak sütü gibi helal olan diplomalarını aldıklarında işsiz kalma endişesiyle karşı karşıyalar.
Bu ülkede yaşayan her genç, gelecekte demokratik haklarını koruyabildiği, özgürlüklerin teminat altında olduğu bir ülkede yaşamak ister. Ancak bugün iktidar, 30-40 yıl önce alınmış diplomaları bile iptal edecek kadar kazanılmış haklara ve insan onuruna saygısız davranıyor. Gençler bugün, 30 yıl sonra bir gün keyfi bir kararla diplomalarının iptal edilmemesi için yürüyor. Daha güzel bir ülkede yaşamak, bunu tesis ve temin etmek için yürüyorlar. Üstelik bu yürüyüşlerinde tamamen demokratik haklarını kullanıyorlar.
Neredeyse tüm yürüyüşlerine katıldım. En ufak bir şiddet eylemleri, etrafa zarar verme gibi girişimleri olmadı. Buna rağmen, sanki anayasaya aykırı bir eylemde bulunuyorlarmış gibi davranılıyor. Oysa Anayasa’nın 34. maddesi açık: Herkes, önceden izin almadan barışçıl gösteri ve yürüyüş yapma hakkına sahiptir. Ancak bu hakkı kullanan gençler, polis şiddetiyle ve yargı tehdidiyle sindirilmeye çalışılıyor.
Atatürk’ü Anma Bayramı’nda, üniversitede Atatürk posterinin olmadığını gördük. Bu eksiklik, başta üniversiteli arkadaşlarımız olmak üzere, verilen mücadele ve kamuoyunun sahiplenmesiyle giderildi. Bugün o poster değiştirildi ve yerine Atatürk’ün ve Türk bayrağının yer aldığı yeni bir poster asıldı. Bu başarıdan dolayı genç arkadaşlarımızı yürekten kutluyorum, hepsini alkışlıyorum.
Bugünün bir diğer anlamı da gençliktir. Bugün gençler sokaklarda, meydanlarda… Ancak onlara karşı polis şiddetinden yargı baskısına kadar her türlü yıldırma yöntemi uygulanıyor. Şu basit soruyu kendilerine sormuyorlar: Bu gençler neden yürüyor? Durup dururken mi yürüyor bu gençler?
Gençler, bu iktidar olduğu sürece geleceğe umutsuzlukla bakıyor. Bugün, 3 bin lira KYK bursu alan gençler, 15 bin liradan aşağı olmayan kiralarla baş etmek zorunda kalıyor. Yine bugün gençlerimiz, üniversitelerden mezun olduklarında genç işsizler ordusuna katılma korkusuyla yaşıyor.
Üniversite okumak kolay değil. O beynini zorlayan, okuyan, öğrenmeye aç olan arkadaşlarımız; mezun olduklarında, analarının ak sütü gibi helal olan diplomalarıyla işsiz kalma tehdidiyle karşı karşıya kalıyor.
Bir diğer önemli mesele de şu: Bu ülkede yaşayan her genç, gelecekte demokratik haklarını koruyabildiği, özgürlüklere sahip bir ülkede yaşamak istiyor. Ancak iktidar, 30-40 yıl önce alınmış diplomaları bile iptal edebilecek kadar kazanılmış haklara ve insan haklarına saygısız davranıyor. Bugün gençlerimiz, 30 yıl sonra keyfi bir kararla diplomalarının iptal edilmesini engellemek için yürüyor.
Bugün gençlerimiz, güzel bir ülkede yaşamı kurmak ve sürdürmek için yürüyor. Demokratik haklarını kullanarak yürüyüş yapıyorlar. Ben de neredeyse tüm yürüyüşlerine katıldım. En küçük bir şiddet eylemi, etrafa zarar verme girişimi olmadı.
Buna rağmen, sanki anayasaya aykırı bir fiilde bulunmuşlar gibi, sanki Anayasa’nın 34. maddesi, yani herkesin izin almadan, saldırgan bir tutum içinde olmaksızın gösteri ve yürüyüş yapma hakkını güvence altına alan hüküm yokmuş gibi polis şiddetiyle, yargı sopasıyla sindirilmeye çalışılıyorlar.
Biz gençler olarak haykırıyoruz: Bu bozuk düzen değişene kadar, bu ülkede demokratik haklar yeniden tesis edilene kadar, 15 buçuk milyonun imzası ve oyuyla halkın cumhurbaşkanı adayı olan Ekrem İmamoğlu serbest bırakılana kadar, ne pahasına olursa olsun sokaklarda, meydanlarda mücadelemizi sürdüreceğiz.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak tutumumuz nettir: Bu ülkede demokratik hakkını kullanan, özgürlükten yana olan tüm gençlerimizin kayıtsız ve şartsız yanındayız. Onlara güzel bir ülkenin sözünü veriyoruz. Özgürlüklerine, hayat ve yaşam tarzlarına müdahale edilmeyecek günlerin; geleceğe umutla bakacakları, mücadelelerinin sonunda güzel bir ülkede yaşayacakları günlerin sözünü veriyoruz.
Bu inançla ve bu özlemle mücadeleye sonuna kadar devam ediyoruz. Ve buradan, şu an milyonlarca insanın bulunduğu İzmir Gündoğdu Meydanı’na selamlarımızı gönderiyoruz. Bu bozuk düzeni değiştirme sözünü hem gençlere hem de tüm halkımıza veriyoruz.
Bir kez daha bayramınızı kutluyorum. Bu bayramı, daha büyük ve daha güçlü günlerde; coşkuyla, ülkeyi yönetenlerin de katılacağı şekilde kutlayacağımız günlerin özlemiyle ve umuduyla hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.”