Türk Harb-İş Sendikası Eskişehir Şube Başkanı Hasan Atak şu ifadeleri kullandı;

“Biz aslında söyleyeceklerimizi bugün buraya yürürken, tüm basının önünde söyledik. Tüm Eskişehir’in önünde söyledik. Uzun zamandır da anlatıyoruz zaten. Kendimizi tekrar etmeye gerek yok. Artık bizi duymadılarsa, bundan sonra biz de onları duymayacağız. Duymak da istemiyoruz.

Neden biz onları duymayacağız? Çünkü biz bugüne kadar onlara şunu söyledik: “Biz bu ülkenin bekasıyız.” Dedik ama duymadılar. “Biz geçinemiyoruz.” Dedik ama inanmadılar. “Biz eşimizin, çocuğumuzun, akrabalarımızın, arkadaşlarımızın yüzüne bakamıyoruz, artık mahcup oluyoruz.” Dedik ama yine inanmadılar.

Ve bugün, masa başından Mehmet Şimşek ve bu ülkeyi yönetenler bize ayar vererek yüzde 16’lık zamla bizi açlığa mahkûm etmek istiyorlar. Kabul etmiyoruz! Etmeyeceğiz!

Türk Harb-İş Sendikası üyeleri, Birinci Hava Bakım Fabrika Müdürlüğü işçileri başta olmak üzere, 20 yıl sonra ilk defa fabrikasından servislere binmeyerek şehir merkezine kadar yürüdü. Bu, ne kadar kararlı olduğumuzun en net göstergesidir.

Arkadaşlar, biz 1989 yılı bahar eylemlerinin şarkılarıyla, türküleriyle, öyküleriyle büyüdük. Hepiniz biliyorsunuz; fabrikaya girdiğinizde mutlaka duymuşsunuzdur. Bahar eylemlerini işittiniz. Bugün genç arkadaşlarımızın sosyal medyada paylaşımları vardı. Hepiniz gördünüz, okudunuz.

1989’da alana çıkan o insanlar, eski yerin kaldırımına basan o insanların çıkardığı ses bugüne taşınmıştır. Bugün bu alanlardadır. O gün alanlara çıkanlar sadece bir hak ya da emek mücadelesi vermedi, bir onur mücadelesi verdiler. Bir yol açtılar. Ve o yol bugün, onların çocuklarıyla birlikte bu alana, buraya geldi. Hepimiz buradayız, onların çocukları olarak buralardayız.

O gün büyüklerimizin kendi kendilerine verdikleri bir söz vardı. Atölyelerde, tezgâhlarda konuşulan hep buydu. Ve bize anlatılan öykülerde de hep bu vardı:
“Biz bugün susarsak, yarın evlatlarımız susar. Biz bugün aç kalırsak, yarın çocuklarımız aç kalır. Onun için yürüyoruz.”

Ve bugün de “Yarın bizim evlatlarımız aç kalmasın diye” Hava İkmal Bakım Merkezi’nden Eskişehir Ulus Anıtı Meydanı’na kadar yürüdük. Yürümeye devam edeceğiz, çünkü biz geçinemiyoruz. Ve geçinemediğimiz için de susmuyoruz. Yapmış olduğunuz teklifleri kabul etmiyoruz. Geri adım atmayacağız!

Sevgili arkadaşlar, aramızda kamu işçisi arkadaşlarımız da var dedim. Savunma sanayi işçileri var. Emek ve demokrasi mücadelesinde birlikte yürüdüğümüz arkadaşlarımız var. Onlarla zaman zaman bunları paylaşıyoruz, konuşuyoruz.

Savunma işçisinin bu ülke için yaptıkları ortadadır. Milli Savunma Bakanlığı’nda ana vatan, gök vatan, mavi vatan için neler yaptıkları bellidir. Her sabah tezgâhımızın başına geçtiğimizde bunun farkındalığıyla çalışıyoruz. Bugüne kadar da bu fedakârlığı yaptık, yapmaya da devam edeceğiz.

Orta Doğu’da, Rusya’da, Ukrayna’da savaşlar sürerken, dün dünyanın yumuşak güç olarak gördüğü bu ülkeyi bugün caydırıcı güç haline getiren insanlar burada, aramızda! Ve biz bu insanlarla birlikte hakkımızı istiyoruz!

O nedenle arkadaşlar, yarın ya da öbür gün verilecek tekliflerde, eğer insan onuruna yakışır bir teklif olmazsa, Türk Harb-İş Sendikası Eskişehir Şubesi mücadelesine devam edecektir. Öyle ya da böyle, Türkiye’ye örnek olmaya da devam edecektir.

Biz bu yola onurumuzu koyduk! O onur için mücadele ediyoruz. Kimseye manipülasyon yapmıyoruz, kimseye kendimizi acındırmıyoruz. Yalan söylemiyoruz. Gerçeklerle, hakikatle yaşamak istiyoruz.

Arkadaşlar, son olarak şunu söyleyeyim. Toplu iş sözleşmemiz yüksek hakem aşamasında. Kamu çerçeve protokolüne teklif edilenler ortada. Bu ülkenin asgari ücretlisi de emeklisi de memuru da sıkıntı içinde. Ama şunu çok net söyleyeyim:

Son iki-üç yılda, yıllarca fedakârlık göstererek, büyük değerlere imza atarak, çalışma hayatına katkı sunan savunma işçisi bu dönemin en çok kaybedenidir. Özlük haklarının en aza indirildiği dönem bu dönemdir. Kalifiye, yetenekli işçilerimizin en çok gittiği dönemdir.

Biz bütün bu kayıplara dur demek için, bundan sonra da sizin önünüzde, yanınızda, arkanızda, aranızda mücadele etmeye devam edeceğiz.

Unutmayın: Biz birlikte olursak güçlüyüz. Beraber olursak güçlüyüz. Bu işin iktidarı muhalefeti kalmadı. Hep beraber, el ele, kol kola o fabrikadan çıktıysak, bu bir hak mücadelesidir. Bu bir kararlılık göstergesidir. Bu bir irade beyanıdır.

Ve bu ülkeye, bu iş yerlerine biz sahip çıkacağız. Çünkü bu iş yerleri kimsenin değil, bizimdir. Kimseye de vermeyeceğiz.

Ama bu ülkeye sahip çıkarken önce kendi hakkımıza sahip çıkacağız. Onun için
mücadele edeceğiz.

Arkadaşlar, biz uzun zamandır sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Basın mensubu arkadaşlar da aramızda, bizi yakından takip ettiler. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Eskişehir Şube olarak, uzun süredir hem genel merkezimize hem de sendika yönetimimize eylem kararı alınması yönünde ısrarlı taleplerimiz vardı. Bu taleplerimizin geç de olsa karşılık bulması sevindiricidir. Bu eylemleri genişleterek mücadele etmeye devam edeceğiz.

Buradan tekrar sesleniyorum: Türk Harb-İş Eskişehir Şubesi, üyeleriyle beraber mücadeleye ve kararlılığa hazırdır. Yeter ki siz bu kararları alın. Bize “biz bu kararları aldık” deyin. Hiçbir yerde tiyatro yapmayın. Kimsenin karşısında oynamayın. Bizim karşımızda hiç oynamayın!

Emniyet güçlerinden arkadaşlarımız da vardı. Onlarla dün ciddi anlamda istişare ettik. Bugün yoğun güvenlik önlemleri aldılar ama bu kadarı gereksizdi. Çünkü biz ne yapacağımızı bilen işçileriz. Yine de bu yürüyüşe izin verdikleri ve sağduyulu davrandıkları için teşekkür ediyorum. Gayet güzel bir yürüyüş oldu. Zaten Hava İkmal işçisi, savunma işçisi, tezgâhın başındaki ağırlığını bu alana da yola da koymuştur.

Hepinize, Türk Harb-İş Sendikası’nda görev yapan bütün arkadaşlarım adına teşekkür ediyorum. Buraya geldiniz, emek verdiniz.

Bugün evlerinize gittiğinizde, Allah aşkına, başınızı yastığınıza rahat koyun. Çünkü belki on yıl boyunca bu eylem konuşulmayacak. Ama “işçiler Hava İkmal’den şehir merkezine yürüdü” denecek. Ve biz buna imza attık. Tarih, hainler ve korkaklar tarafından yazılamaz. Tarih, kahramanların tarihidir. Ve o kahramanlar burada, aramızdadır!"