Tepebaşı Belediyesi CHP Grup Başkanvekili Atilay Dalgıç şu ifadeleri kullandı:
“2026 yılı Performans Programı ve Bütçesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Gerek performans programı gerekse bütçe kitabı büyük bir emek sonucu hazırlanmıştır. Bu kapsamda emeği geçen başta belediye başkanımız olmak üzere tüm belediye bürokratlarımıza, çalışanlarımıza ve kurumumuza teşekkür ederim.
2026 yılının, belediyemizde yaşayan tüm hemşehrilerimizin yaşam kalitesini artıracak sonuçlar doğurmasını diliyorum. Bu işsizlik ortamında hükümetin yapamadığı bir istihdamı belediyemizin sağlamış olması son derece önemlidir. 100’ü aşkın kişinin işe alınması, belediyemizin sosyal sorumluluk anlayışının bir göstergesidir. Bu uygulamanın arkasında durmamız gerektiğini düşünüyorum.
Özellikle tiyatro bütçesi konusunda “5 milyon liranın tamamı aynı yere ayrılmış” denildi. Ancak bu doğru değildir. Bu bütçe, önceki yıllarda olduğu gibi, iki ayrı müdürlüğe Kültür İşleri ile Spor İşleri Müdürlüklerine dağıtılmıştır. Bu nedenle rakam yüksek görünmektedir. Konu daha önce de izah edilmiştir.
Değerli arkadaşlar, ülke ekonomisi genelinde olduğu gibi gelir ve gider rakamlarımız da enflasyondan etkilenmektedir. Biz stratejik planımızı tamamladıktan sonra vizyonumuzu, misyonumuzu ve hedeflerimizi belirledik. Ardından performans programı ile bu hedeflere nasıl ulaşacağımızı ve hangi kaynaklarla bunu yapacağımızı ortaya koyduk.
Bu yıl ilk kez performans esaslı bütçe sistemi uygulanmaktadır. Bu sistemle kamu yöneticilerinin mali performanslarına göre hesap verebilirlikleri artırılmaktadır. Ancak yeni yöntemin bazı zorlukları da vardır. Özellikle orta vadeli planlardaki hatalı hedefler, bütçe tahminlerini doğrudan etkilemektedir. Örneğin geçtiğimiz yıl orta vadeli programda 2025 yılı enflasyonu %17,5 olarak öngörülürken, son güncellemeyle aynı yıl için bu oran %28’e çıkarılmıştır. Bu tür sapmalar bütçe tahminlerinde hata payını artırmaktadır.
Ülkemizde gerçek enflasyonun ne olduğu konusunda dahi belirsizlik vardır. Devletin, sendikaların ve bağımsız kuruluşların açıkladığı üç farklı enflasyon oranı bulunmakta, bunlar arasında büyük farklar görülmektedir. Devletin açıkladığı verilerin güvenilirliği tartışmalıdır. Bu durum, bütçelerin de gerçeği tam yansıtmamasına yol açmaktadır.
Buna rağmen belediyemiz bütçesini en gerçekçi şekilde hazırlamıştır. Geçmiş yıllardaki gerçekleşmelere bakılarak, enflasyon oranı yerine fiili veriler dikkate alınmıştır. 2026 yılı toplam giderimiz 5 milyar 200 milyon TL, toplam gelirimiz ise yaklaşık aynı düzeydedir. Borçlanma oranımız sadece %4’tür. Bu da sağlam bir mali yapıya sahip olduğumuzu göstermektedir.
Bütçede en büyük pay, çevre, iklim ve eğitim alanlarına ayrılmıştır. Bu, belediyemizin sürdürülebilirlik ve gelecek kuşaklara duyduğu sorumluluğun bir yansımasıdır. Ayrıca kadınların güçlenmesi programı için 244 milyon 507 bin TL kaynak ayrılmıştır. Bu da toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki kararlılığımızın göstergesidir.
Ülkemizde her geçen gün derinleşen yoksulluğa ve fırsat eşitsizliğine rağmen belediyemiz, sosyal yardımlar ve eğitim destekleriyle vatandaşlarımızın yanında olmayı sürdürecektir. Bu anlayışla çocuklara ve gençlere kurslar, burslar, sıcak yemekler ve kültürel destekler sunulacaktır.
Taşınmaz satışı kaleminin içinde bulunan arsa satışı geliri 160 milyon TL olarak tahmin edilmektedir. Bu miktar, toplam 5 milyar TL’lik gelirimizin yalnızca küçük bir kısmını oluşturmaktadır. Taşınmaz satışına karşı çıkan arkadaşlarımıza sormak isterim: Bu mecliste gelir yaratmak için başka ne zaman somut bir öneri getirecekler?
Cumhuriyet Birliği ve Farklılık Birliği Belediye Meclisi’ndeki arkadaşlarımız bundan sonra bu oranı da göz önünde bulundursunlar. Her biri kendi belediyelerinde taşınmazlarını satarak idare ediyorlar; ama söz konusu Tepebaşı Belediyesi olunca eleştiriyorlar.
Tatlı bir “ikbal geliri” gibi görünen bu gelir aslında sürdürülebilir bir kaynak değildir. Konuşmamı tamamlamadan önce belirtmek isterim ki bu gelir kaleminin içinde çeşitli yasalarla düzenlenmiş, 23 farklı kanuna dayanan gelir unsurları bulunmaktadır. Bu gelirlerin bir kısmı zaten yasal sınırlar içinde elde edilmektedir.
Ancak mevcut yasal düzenlemeler artık çağın gerisinde kalmıştır. 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu, 45 yıl önce çıkarılmış olmasına rağmen hâlâ yürürlüktedir. Oysa bu 45 yılda Türkiye’nin, belediyelerin, toplumun, ekonominin ve siyasetin yapısı köklü biçimde değişmiştir.
Tek adam sistemine geçilmiş, ancak bu yasa hâlâ değiştirilmemiştir. Toplam gelirlerimiz içinde Belediye Gelirleri Kanunu’na göre sağladığımız pay —2464 sayılı kanuna göre hesaplandığında— yaklaşık 800 milyon TL civarındadır. Yani toplam gelirimizin sadece %16’sını oluşturmaktadır. Oysa asıl gelir kaynağımız olması gereken bu yasa, artık belediyelerin ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaktır.
Bu nedenle yasanın bir an önce değiştirilmesi ve belediyelerin merkezi iktidarın ekonomik baskısından kurtularak yeni gelir kaynakları elde etmesi gerekmektedir. Tek adam rejimleri doğası gereği her alanı kontrol altında tutma eğilimindedir. Eğer yerel yönetimlerin ekonomik özerkliğini koruyacak önlemler alınmazsa, yerel meclislerin etkisi giderek azalacaktır.
Bugün iktidarın kendisine muhalif olan belediyelere karşı uyguladığı baskıları hep birlikte görüyoruz. İktidar, muhalif belediyelere her türlü haksızlığı yapabiliyor. Bu durumun yerel yönetimlerin hareket alanını kısıtlamaması gerekir.
Sarayın tepesinden Tepebaşı’na bakıldığında, son 23 yılda iktidarın Tepebaşı’nda yaptığı işlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmez. 23 yılda merkezi iktidarın ilçemize kazandırdığı bina sayısı 30’u bile bulmamıştır. Bu nedenle belediyelerin yasası acilen değiştirilmeli, yerel yönetimlerin ekonomik bağımsızlığı yeniden sağlanmalıdır.
Bu düşüncelerle bütçenin hazırlanmasında emeği geçen başta belediye başkanımız olmak üzere tüm belediye personeline teşekkür ederim. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak 2026 yılı bütçesini emeğin ve alın terinin bütçesi olarak gördüğümüzü ifade eder, saygılarımı sunarım.”