Emek Partisi Eskişehir İl Başkanı Ceren Kökoğlu şu ifadeleri kullandı;
"12 Eylül faşist darbesi, işçi sınıfının ve emekçi halkın örgütlü mücadelesini ezmek için ABD ve sermaye ile bağlantılı generaller eliyle gerçekleştirilen en kanlı girişimlerden biridir. Demokrasi, özgürlük ve sosyalizm için mücadele eden yüz binlerce insan gözaltında işkence ve baskı gördü; yıllarca cezaevlerinde tutuldu; 48 kişi idam edildi.
İdamları “Asmayalım, besleyelim mi?” diye savunan faşist cunta şefi Kenan Evren ve ekibinin güdümlü yargısının darağacına gönderdiği isimler arasında 17 yaşındaki Erdal Eren de vardı. Erdal Eren yaşı büyütülerek idam edildi.
Bu genç devrimci 12 Eylül zulmünün simgesi olmuştur.
Sendikaların, yasal partilerin, kitle örgütlerinin ve devrimci basının kapatıldığı, grevlerin yasaklandığı; sokakların ve üniversitelerin açık kuşatma altına alındığı, her türlü muhalefetin susturulduğu 12 Eylül, 24 Ocak Kararları ile neoliberal kapitalizme entegrasyon koşullarının inşa edilmeye başlanacağı bir giriş kapısıydı. ABD emperyalizminin ‘bizim çocuklar’ dediği cunta, özelleştirmelerin, ülkeyi ucuz emek cehennemi haline getirecek ekonomi politikanın, özünde sermayeyi güçlendirecek Anayasanın hayata geçirilmesi için ihtiyaç duyduğu suskun ve sessiz bir Türkiye’yi yaratmak için ilk günden kollarını sıvamıştı.
Erdal Eren’in idamı kapitalizme ve faşist zulme karşı mücadele eden gençliğin onun şahsında cezalandırılması anlamına geldi. Ayrıca askeri faşizmin işçi sınıfı ve emekçiler için güç gösterisinin bir sınırı olmayacağının da mesajıydı.
Erdal Eren’in devraldığı miras 12 Mart paşalarının idam ettiği Denizler’den geliyordu. O da tıpkı Deniz, Yusuf, Hüseyin gibi idam edilmesinin ne anama geldiğini bilerek gitti darağacına. Dimdik ve onurlu.
Erdal Eren Sinan Sümer’in katledilmesini protesto gösterisinde yakalanmıştı. Erdal’ın idamını protesto eyleminde de Ercan Koca öldürüldü. 12 Eylül’den geriye kalan sadece baskı ve zulmün anısı ve bugünkü boyutu değildir aynı zamanda bu üç gencin gösterdiği yoldaşlık, dayanışma ve mücadele birikimidir de.
Bugün Erdal Eren faşizme karşı direnişin, özgürlükler için mücadelenin, devrimci yoldaşlığın bayrağıdır. Oysa gencecik yaşında onu idam sehpasına çıkaranlar halkın vicdanında çoktan mahkûm edildiler.
Saray rejiminin işçi sınıfına reva gördüğü açlık ve sefalet koşullarına, iş cinayetlerine, MESEM projelerinde çocukların katledilmesine karşı gençlik Erdal Eren’in yolunda yürüyor. İşçilerin, emekçilerin, kadınların ve diğer tüm ezilen ve baskı görenlerin mücadelesinde Erdal Eren’lerin cesareti, mirası vardır.
Bu mücadele bitmedi, sınıf kavgası sürüyor ve diktatörlükler yeryüzünden süpürülünceye kadar sürecek…Unutmadık, unutmayacağız."




