21 Haziran 1920’de Eskişehir Tren Garı’na ayak basan Mustafa Kemal Paşa’nın kente ilk gelişi, 105 yıl sonra aynı yerde, bu kez yüksek sesle ve net bir duruşla anıldı. Cumhuriyetçi Vatanseverler Partisi (CVP) Eskişehir Gönüllüleri tarafından düzenlenen basın açıklamasında, yalnızca tarihi bir anı değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel taşı niteliğindeki bir irade yeniden hatırlatıldı.

Açıklamada, o gün trenle gelen kişinin bir asker ya da komutandan çok daha fazlası olduğu vurgulandı. “Bugün burada, ne sıradan bir trenin ne de basit bir yolcunun gelişini anıyoruz. Bugün, Türk milletinin kaderinin Eskişehir’e gelişini anıyoruz” ifadeleriyle başlayan açıklama, Millî Mücadele’nin yalnızca geçmişe ait bir destan olmadığını, bugünün siyasal ve toplumsal sorumluluğu olduğunu ortaya koydu.

“Millî Mücadele ruhu teşkilatsız olmaz”

CVP Eskişehir Gönüllüleri, Mustafa Kemal Atatürk’ün en büyük gücünün teşkilatçılık olduğunu belirterek, “Teşkilatçılığın olmadığı yerde bir dehanın dahi esamesi okunmaz” sözleriyle örgütlü mücadelenin tarihsel önemine dikkat çekti. Meydanların, sokakların ve halk iradesinin, Millî Mücadele’nin asli cephesi olduğunu ifade eden açıklamada, bu mücadelenin yalnızca askeri değil, aynı zamanda halkı örgütleyen bir zeka ve stratejiyle yürütüldüğü vurgulandı.

“Adını silmek isteyenlere karşı açık mesaj”

Açıklamada en dikkat çeken bölüm, Atatürk’e ve onun mirasına yönelik olduğunu iddia ettikleri sistemli itibarsızlaştırma çabalarına karşı verilen tepkiydi. Şu ifadelerle kararlılık gösterildi:
“Atatürk’ün adını tabelalardan kaldırabilirsiniz ancak Eskişehirlilerin kalbinden asla silemezsiniz.”
Bu sözler, sadece bir sembole değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel felsefesine sahip çıkıldığının altını çizen açık bir uyarı niteliğindeydi.

“Millî Mücadele geçmişin hatırası değil, bugünün yüküdür”

Açıklamanın son bölümünde ise bugünkü siyasal ve toplumsal tabloya göndermeler yapıldı. Türk milletinin tekrar Millî Mücadele ruhuyla düşünmesi, organize olması ve kendi kaderine sahip çıkması gerektiği vurgulandı:
“Millî Mücadele geçmişin hatırası değil, bugünün sorumluluğudur. Ve bu sorumluluğu taşıyacak olanlar; Türk milletinin egemenlik haklarını savunanlar, teşkilatçılıkla düşünenlerdir.”

Açıklama, “Yüzümüz Türk milletine dönüktür. Sözümüz Türk milletinedir. Yaşasın Türk Milleti, yaşasın tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti” sözleriyle son buldu.

105 yıl önce bir trenin getirdiği irade, bugün bir hatıradan fazlası olarak yeniden dillendirildi.