Eğitim-Bir-Sen 2 No’lu Şube Başkan Adayı Ertuğrul Baki şu ifadeleri kullandı;
“Eğitimciler Birliği Sendikası içindeki mücadeleme 2005 yılında üye olarak, sonrasında yöneticilik görevleriyle dahil oldum. Bugüne kadar Eğitim-Bir-Sen’in çeşitli kademelerinde üzerime düşen her görevi layıkıyla yerine getirdim. Bugün olduğu gibi geçmişte de hangi vazife tevdi edildiyse o görevden imtina etmedim. Muammer Karaman başkanlığında kurulan yönetimde 1 No’lu Şube’de Başkan Yardımcılığı görevini yürüttüm. Bugün çatısı altında bulunduğumuz bu binanın satın alımına, imza atmak da o dönemde bana nasip oldu.
Son dönemde 2 No’lu şubemizde yaşanan istifalar, etik dışı müdahaleler ve iç çekişmeler ne yazık ki sendikamıza ciddi zarar vermiştir. Olağanüstü kongreye götüren bu sürecin başındaki isimlerin, bugün yeniden aday olarak birilerini işaret etmesi, sürecin başa sarılmasından başka bir anlam taşımaz. Bu yaşanan sorunlara kayıtsız kalmayan, mevcut yönetimin tüm üyelerinden aldığım destek ve bu süreci toparlamaya beni uygun görenlerle yaptığımız istişareler neticesinde bugün adaylığımı kamuoyuyla paylaşıyorum.
Sendikamızın bizlere yüklediği esaslar: Önce insani değerler, sonra ülkemin değerleri, en nihayetinde sendikamızın değerleridir. Ekibimle biz, bu sıralamayı bozmadan; düşüncesine, dünya görüşüne, inancına, mezhebine, meşrebine, bakmaksızın – hatta üyemiz olsun ya da olmasın – üniversitelerde çalışan herkesin hakkını savunmayı temel ilke kabul edeceğiz. Bugüne kadar bu ilkeyi benimsedik ve uyguladık; şimdi de aynı anlayışla hizmet etmeye talibiz.
Adaylık sürecimde beni destekleyen herkese şunu açıkça taahhüt ediyorum ki: Ana yönetimde yer alacak hiçbir arkadaşım, görev süresi boyunca herhangi bir idari makama aday olmayacaktır. Bu bir koltuk yarışı değil; bir hizmet yarışıdır. Bizim yerimiz üyemizin yanı, gündemimiz ise emek mücadelesidir.
Kimseye boş vaatlerde bulunarak sendikamıza destek talebinde bulunmayacağız. Her zaman dürüst, adil ve ilkeli bir çizgide yürüyeceğiz. Yönetimimizin doğal paydaşları olan üniversite yönetimleri ve hükümetin yerel siyasi temsilcileriyle olan ilişkilerimiz; üyelerimizin menfaatlerini gözeterek, devlet terbiyesini esas alarak, etik ve ahlak temelinde yürütülecektir.
Delegelerimize son sözüm şudur: Bu bir liyakat ve emek meselesidir. Emekleriyle ve duruşlarıyla liyakatini ispat etmiş olanları seçmek, işi ehline vermek gerekir. Biz bu sendikayı korkuyla ya da umut pazarlayarak değil; güvenle, ilkelerle ve şeffaflıkla büyüteceğiz.”