Eskişehir’de, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü kapsamında kadınlar sessiz yürüyüş yaptı. Yürüyüş, Odunpazarı Meydanı’ndan başlayarak Ulus Anıtı’nda sona erdi.

Ulus Anıtı önünde Aslı Alpay, Raziye Peker ve Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç açıklama yaptı.

Aslı Alpay şu ifadeleri kullandı;

"25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü'ydü. Biz kadınlar olarak bugün sessiz bir yürüyüş gerçekleştirdik. Bu sessiz yürüyüş, aslında bizim en yüksek haykırışımızdı. Gözyaşlarıyla yastığa sarılan annelerin ve "Hâlâ yaşamak istiyorum." diye çığlık atan kadınların sessiz çığlığıydı. Kadınların dile gelmeyen sesi olmak istiyoruz. Kapalı kapılar ardındaki şiddete, dildeki, zihindeki ve kalplerdeki şiddete son verilmesini istiyoruz. Şiddetin karşısında ve sevginin yanındayız. Kalpler sevgiyle dolsun."

Raziye Peker şu ifadeleri kullandı;

"Bugün bize destek olan bütün kadın platformlarına çok teşekkür ediyorum. Buradan ortak olarak da söylediğimiz gibi kadına karşı şiddetin, eşitsizliğin, sessizliğin karşısındayız. Bu sessizliği dile getirmek amacıyla biz bugün Odunpazarı Meydanı'ndan Ulus Anıtı'na yürüyerek bir kez de böyle anlaşılsın diye geldik. Bu noktada bize destek olan herkese teşekkür etmek istiyorum."

Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç da şu ifadeleri kullandı;

"Bugün burada 65 yıl önce Dominik Cumhuriyeti'nde diktatörlüğe direndikleri için vahşice öldürülen Mirabal kardeşlerin anısını yaşattığımız 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nde dayanışma için birlikteyiz. Yani 25 Kasım tarihi oradan geliyor. Aradan 65 yıl geçmesine rağmen ne yazık ki kadınlar hâlâ eril şiddete, eşitsizliğe ve baskıya maruz kalıyorlar. Hâlâ vahşice öldürülüyorlar. Dominik Cumhuriyeti'nde tam 31 yıl süren Rafael Trujillo diktatörlüğünün yaşandığı karanlığın içinden üç kız kardeş çıktı: Patria, Minerva, Maria Tereza.

Tüm dünyanın "kelebekler" dediği o cesur kadınlar, erkek egemenliğine, itaate, korkuya ve susmaya karşı ayağa kalktılar. 25 Kasım 1960'ta vahşice katledildiler. Aslında susturulmak istenen kadının itirazıydı, cesaretiydi, özgürlük arzusuydu. Bugün burada biz onların bıraktığı yerden yürümek için bir aradayız. Kelebeklerin kanat çırpışıyla bugün hâlâ tüm dünyada kadınların mücadelesine güç veriyorlar. Bugün geldiğimiz noktada farklı bir coğrafyada ama benzer bir karanlığın içindeyiz.

"Aile Yılı" olarak ilan edilen 2025 yılının ilk 9 ayında 290 kadın erkekler tarafından katledildi. Son 10 yılda verilere göre kadınlar %28 psikolojik, %18 ekonomik, %13 de fiziksel şiddet gördü. Veriler, özellikle boşanmış kadınların daha çok yüksek oranda şiddet yaşadığını gösteriyor. Boşanmış kadınların %62'si psikolojik, %42.5'i ekonomik, %41.5'i ise fiziksel şiddete maruz kaldı. Ve biliyoruz ki kadın ister çalışan kadın olsun, ister ev kadını, ister yüksek eğitimli olsun, ister ilkokul mezunu. Bu şiddet, bu baskı, bu eşitsizlik tüm sosyo-ekonomik sınıflarda yaşanıyor. Kadın, yalnızca aile içinde tanımlayıp kamusal alandan dışlayan, onları çaresiz bırakan bu zihniyete karşı duruyor ve hep birlikte onun, omuz omuza mücadelesini veriyoruz.

Bu yüzden buradan bir kez daha haykırıyorum: Hiçbir kadın yalnız değildir! Hiçbir kadın bu düzenin kurbanı olmak zorunda değildir. Ve biz bu mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceğiz. Yaşasın kadın dayanışması! Yaşasın özgürlük mücadelemiz! Yaşasın kadın dostu Eskişehir'imiz!"