Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt şu ifadeleri kullandı;
"Katı atık bedelinin hukuka uygun olup olmadığını boşuna tartışıyoruz. Çünkü yasa çok açık. Çevre Kanunu’nun 11’inci maddesi, “kirleten öder” diyor. Bakanlık da bir Katı Atık Tarife Yönetmeliği belirlemiş. Biz de bu yönetmeliğe göre tarifeleri oluşturuyoruz. Eskişehir’de, Tepebaşı ve Odunpazarı belediyeleri hazırladıkları tarifeyi, yönetmeliğe uygun biçimde meclislerinde oy birliğiyle kabul ettiler. Ardından aynı tarifeler Büyükşehir Belediye Meclisi’nde incelenip yine oy birliğiyle geçti.
Adalet ve Kalkınma Partili meclis üyelerinin itiraz ettiğini görüyorum. Ya oy verirken incelemediler ya da ezbere itiraz ediyorlar. Tarifeler hukuka, yasaya ve yönetmeliklere uygun. Türkiye’nin ekonomik koşulları zor, esnafın ve tüccarın işi giderek ağırlaşıyor. Katı atık bedeli ek bir yük oluşturunca esnaf doğal olarak tepki gösteriyor.
Şu anda 7-8 grup fatura var. Bu gruplar içinde düşük bedel ödeyen de var, yüksek ödeyen de. Ancak, yüksek bedel ödeyenlerin sayısını tam olarak bilmiyorum. Örneğin, hastanelerden çıkan atık miktarı, sıradan bir iş yerininkine benzemez. Bu nedenle hastaneler çok daha fazla ödeme yapacak. Okullarda da durum benzer; bin öğrencili bir okulun atığıyla yüz öğrencili bir okulun atığı bir olmaz. Yani burada da miktar değişiyor ve artıyor.
Bazı iş yerleri ise bin metrekareyi buluyor; bodrumu, asma katı, balkonu var. Atık miktarı, içindeki sandalye ya da müşteri sayısına göre belirleniyor. Bu nedenle bazı yerlerde atık miktarı yüksek çıkıyor. Eğer bir itiraz olacaksa, çevre kanunu değiştirilirken ya da sıfır atık projesi hazırlanırken itiraz edilmeliydi. O zaman alkışladınız; şimdi ise yönetmelik ve yasa gereği belediye para tahsil etmeye çalışınca itiraz ediyorsunuz.
Biz yıllarca bu bedeli almadık çünkü Büyükşehir Meclisi’nden geçiremedik. Ama artık bu meclisten geçti ve almak zorundayız. Çünkü Sayıştay da her yıl, “Neden almıyorsunuz, almak zorundasınız” diye bizi eleştiriyordu.
Odunpazarı Belediyesi’nin geçen yılki hizmet bedeline göre tahsil etmesi gereken miktar yaklaşık 220 milyon lira. Bunun 52 milyonu konutlardan, 160 milyon lirası ise iş yerlerinden alınacak. Bu bedeli herkes ödeyecek. Örneğin, bugün Esnaf Odaları Birliği Başkanı ile görüştüm. Biz 10 metrekareye kadar olan iş yerlerinden ayrı, 10-50 metrekare arasından ayrı, 50-100 metrekare arasındakinden ise daha farklı bir ücret alıyoruz. Yani büyüklük arttıkça bedel de kademe kademe artıyor. Başkan ise, “50-60 metrekare arası başka, 60-70 arası başka olsun; 51 metrekare dükkân ile 100 metrekare aynı olmasın” gibi çeşitli öneriler getiriyor. Haklılar, ama yasa ve yönetmelik bu şekilde. Esnafın ve tüccarın işi zor. Neden zor? Elektrik fiyatları geçen yıla göre ikiye katlandı. Mazot fiyatı bir buçuk kat arttı. Kira ise yüzde 60 yükseldi. Bütün bunlar artarken, ne ticaret odası ne de esnaf odası tepki gösterdi, neredeyse ekonomi iyiye gidiyor diye alkışladılar. Ama belediyeler bu tür bir uygulama yapınca hemen tepki oluşuyor.
Bence alışmamız gerek. Elbette davalar açılacak. Sonucunu mahkeme belirler, şimdiden bir şey söyleyemem. Biz uygulamaya devam edeceğiz. Çünkü belediye olarak temizlik için harcadığımız para oldukça yüksek. Mazot bugün 56 lira civarında. Bizim günlük mazot tüketimimiz 3 ton, yani her gün 3 bin litre mazot harcıyoruz. Devlet, bunun bedelini vatandaşa yansıt diyor; yansıtmazsan suçlu sayılıyorsun. Bu nedenle bu kararları aldık ve oy birliğiyle uygulamaya başladık. Yanlış bir hesap varsa düzeltilir, o işin ayrı tarafı. Ancak Odunpazarı Belediyesi olarak yanlış bir uygulamamız olduğunu düşünmüyoruz.
Akaryakıt alırken belediyelerin vatandaşla aynı ücreti ödemesi konusu da ayrı bir bakış açısı. Özel bir şirket olsanız akaryakıta ödediğiniz KDV’yi başka bir yerden mahsup edebilirsiniz. Bizde ise belediye sürekli tükettiği için KDV ödüyor ama hiçbir şekilde geri alamıyor. Bu yanlışlığı yıllardır söylüyoruz: Ödediğimiz KDV’lerin iadesini sağlayın veya ödeyeceğimiz vergilerden düşürün. Maalesef bu konuda bir ilerleme olmadı. Ne yazık ki uygulama bu şekilde devam ediyor.”