ES TV'de konuşan Eskişehir Ticaret Odası Başkanı Metin Güler şu ifadeleri kullandı;
"100 baz puanın psikolojik bir tarafı var. Reel olarak 100 baz puanın piyasaya etkisi mümkün değil; zaten olmadı da. Yani bu çok net bir gerçek. Yüksek enflasyonu 100 baz puanla şuraya getirdik, finansman maliyetini buraya çektik diyemem. Böyle bir şey yok. Elbette gönül ister ki Merkez Bankası 300 ya da 500 baz puan indirimi yapsın. Ama onların stratejik olarak gördüğü bazı dengeler var ve bu dengeyi korumak da önemli. Benim beklentim ise 150 baz puanın üzerinde bir indirimin olmayacağı yönünde. Verilere baktığımda bu sonucu görüyorum.
O yüzden diyorum ki: yavaş gidelim ama anlaşılır gidelim, hedefe de mutlaka ulaşalım. Çünkü ülkeler için 1 yılın, 2 yılın çok önemi yok. Bir ülke 1 yıl para kazanmaz, 2 yıl kazanmaz, 3 yıl kazanmaz ama sonunda bir ışık, bir umut varsa hızla ilerler. Asıl mesele bu inancı kamu nezdinde, özellikle iş yapma arzusundaki insanlara yansıtabilmek. Enflasyon bana göre büyük bir bela, hem de korkunç bir bela. Sadece işverenler için değil, çalışanlar için de ciddi bir sıkıntı. Şimdi önümüzde asgari ücret tartışmaları var. Kimse %20’nin altında bir artışı konuşmuyor gibi görünüyor.
Ben iş dünyasını temsil eden biri olarak şunu söyleyebilirim: çalışan mutlu olmalı ki verimlilik artsın. Çalışan evinde huzurluysa, geçimini sağlayabiliyorsa bu işine de, ailesine de, sosyal yaşamına da yansıyor. Bu dengeyi kurmak çok zor. Üstelik şu anda hem işçiye hem işverene yönelik yeni vergi düzenlemeleri de gündemde. Vergi yükü bizim için ciddi bir problem. Biz diyoruz ki kesintiler biraz daha anlaşılır hale getirilmeli ki çalışanımıza daha yüksek maaş ödeyebilelim. 70 bin lira brüt maaş gösteriyorsunuz ama eline 50 bin lira geçiyor. Bu kesinti ister istemez insanı mutsuz ediyor.
Her iki tarafın da mutlu olabileceği bir tablo ortaya çıkmalı ama şu anda bu dengeyi bulmak zor. İşveren için %20’lik artış kaldırılabilir, ama bunun üzerindeki oranlar üretim yapan işletmeleri zorlar. Buna karşılık çalışan için %20 az. Yani tarafların ortak noktada buluşma şansı şu an yok gibi görünüyor. Muhtemelen hükümet devreye girip kararı verecek. Enflasyon oranlarının ortalaması alınarak bir artış yapılır.
Ama asıl dikkat edilmesi gereken nokta şu: sabah işe mutsuz gelen bir insanın işine katkısı sınırlı olur. Akşam saatine bakarak işten çıkan çalışan için verim bitmiştir. Özellikle 40 yaş altı genç kuşakta bu çok net. Mutsuzluğu daha derinden yaşıyorlar, hiçbir şeye tahammülleri kalmadı. O yüzden ortak bir denge bulunmalı. Hem çalışan mutlu olmalı hem de işveren bunu ödeyebilmeli. Bu, çok hassas bir denge. Eğer vergi yükü biraz azaltılırsa, o farkı çalışanımıza yansıtmak bizi de mutlu eder. Ek vergi ise hem işçi hem işveren için kesinlikle istenmeyen bir durum."





