Eskişehir Bilecik Tabip Odası Başkanı Nazan Aksaray şu ifadeleri kullandı;

"Salgın hastalıklar doğal bir şey; kapalı ortama giriliyor, bir solunum enfeksiyonu olan özellikle çocuklar birbirlerini korumayı çok da bilmiyorlar. Dolayısıyla artması beklenir. Ama beklenir, normalde olmamalıdır.

Neden bizim ülkemizde basit bir enfeksiyon hemen salgın haline dönüyor? Bunun çok derinlikli cevabı var.

Bir kere çocuklarımız gerçekten sağlıklı değiller. Öyle değil mi? Sağlıklı beslenemiyorlar. Zor ve kötü koşullarda yaşıyorlar. Dolayısıyla enfeksiyona açıktırlar.

Okullardaki koşulları zaten biliyoruz. Hijyen açısından sıkıntılar ortada. Aynı zamanda hep dile getirdiğimiz gibi, çocuklara hiç olmazsa bir öğün yemek verilmesini istiyoruz. Sağlıklı gıdaya, suya ulaşamıyorlar. Dolayısıyla çocuklar zaten stres altında. Ebeveynler de çok büyük sıkıntı içerisinde. Bu ev ortamında çocuklara da yansıyor.

Ekonomik, sosyal nedenlerin yanında sınav endişeleri de var. Yani çocukların çok ciddi ruhsal sorunları var. Ruhsal sorunlar, sağlıklı beslenememe, sağlıklı gıdaya ve suya ulaşamama, sağlıklı ortamlarda yaşayamama ve okulların da bu açıdan sorgulanır birçok yanı olması nedeniyle enfeksiyonlar artıyor.

En temel şey, devletin gerçekten çocukların sağlığı konusuna el atmasıdır.

Yoksa biz elbette şunu söyleyebiliriz: “Hasta olan çocuk okula gitmesin, gittiğinde maske taksın.” Ama bunlar çok gerçekçi öneriler değil.

Yine de basit bir önlem açısından söyleyeyim. Bir çocuk hastaysa, öksürüyorsa, ateşi varsa gitmemeli.

Tabii bunun ikinci sorunu da şu: Anne-baba çalışıyor. Bu çocuk okula gitmediğinde nereye gidecek? Ona kim bakacak?

Yani aslında “basit bir solunum enfeksiyonu” diye sorduğunuz sorunun cevabı, bir sosyal devlet yoksunluğu sorunudur.

Bunun için gerçekten okullarda sağlıklı ortamların sağlanması, çocukların hastalanmaması için gereken her şeyin yapılması şart. Onun dışında da tabii mevcut vakalar için maske takılması, ellerin güzel yıkanması, mendil kullanılması gibi en temel tıbbi önerileri sunmak lazım.

Hijyen dışında, çocukların sağlıklı beslenmesi de önemlidir. O zaman daha az hastalanıyorlar ya da hastalık çok kısa sürede geçiyor. Bu gerçekten çok önemli.

Nazan Aksaray

Covid bitmedi elbette, ne dünyada ne de Türkiye’de. Dünyada hâlâ tetkik ediliyor, tanı konuluyor.

Tanının önemi şu: Bir solunum enfeksiyonu olarak artık çok ciddi vakalar belki daha az görülüyor, ama biliyorsunuz çok yurttaşımızı Covid nedeniyle kaybettik. Bugün biraz daha hafif seyrediyor gibi görünüyor. Onun için başka bir solunum enfeksiyonundan çok da ayırt edilmiyor. Bir nezle gibi, biraz daha çok gribe benziyor mevcut tablosu.

Ama hâlâ kronik hastalığı olanlar, yaşlılar, bağışıklık sistemi zayıf olanlar için çok tehlikeli bir enfeksiyon olarak varlığını sürdürüyor.

Dünyada bu hastalık erken yakalandığında kullanılabilen, çok etkili ilaçlar var. Bu ilaçları en azından riskli hastalara verebilmek için tetkik yapılması gerekiyor.

Ama maalesef şu anda Türkiye’de kâğıt üzerinde tetkik var, pratikte yapılamıyor. “İpe un sermek” gibi tanımlanabilir bu durum.

Şöyle düşünün: Hasta şikâyetçi, endişeli. Diyor ki “Benim şeker hastalığım var, acaba Covid mi oldum?” Ya da “Evde yaşlıya bakıyorum, Covid mi oldum?” Bu çok önemli çünkü sizin erken tedavi olmanız yaşlının hayatını kurtarabilir.

Fakat ne oluyor? Hekime başvuran hastadan örnek alınıyor, PCR testi isteniyor. Bunun sonucu 48 saatten önce çıkmıyor. Örnek hemen her yerden merkeze gönderilmiyor. Sonuç çıkmadan ilaç zaten yok; eldeki ilaçlar da ya geçmiş, ya da kullanılmıyor. Sonuç olarak halk kendi haline bırakılmış durumda.

Yazık ki öyle. Biz bu testin hızlı bir şekilde yapılmasını istiyoruz. Dünyada beş dakikada sonuçlanan hızlı testler var. İnsanlarımızı ileri hastalıktan, ölümden koruyacak ilaçların da ülkemizde olmasını istiyoruz."