ESKİŞEHİR HABER

Özgür Özel: "Eskişehir'i nasıl yönetiyorsak Türkiye'yi de öyle yöneteceğiz"

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Eskişehir’de yaptığı konuşmada yerel yönetimlerdeki başarıyı anlatarak, “Eskişehir’deki belediyecilik Türkiye’ye örnek” dedi.

Abone Ol

Eskişehir'de konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel şu ifadeleri kullandı;

"Eskişehir, benim için koşarak geldiğim ve giderken ayaklarımın geri geri gittiği bir yerdir. Gurur duyduğumuz bir kenttir. Yılmaz Hocamızın hem rektör olarak hem de Büyükşehir Belediye Başkanımız olarak 25 yıl boyunca emek verdiği bir yerdir. Yine çok başarılı belediye başkanlarımızın olduğu bir yerdir. Bunlar, Tepebaşı’nda ve Odunpazarı’nda iki kıymetli merkez ilçe belediye başkanımızın olduğu yerdir. Bunun yanında Alpu’da, Beylikova’da, Çifteler’de, Mahmudiye’de, Seyitgazi’de, Sivrihisar’da son dönem belediyeleri kazandığımız bir yerdir.

Bayrak yarışında, hocamızın bayrağı bir Cumhuriyet kadınına emanet ettiği, sevgili Ayşe Ünlüce’nin Türkiye’ye örnek bir Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görev yaptığı bir yerdeyiz. Gençlik il başkanımız, dinamik bir örgütümüz, birbirinden çalışkan ve Eskişehir’e hizmet için Ankara’da ve Eskişehir’de koşan, Türkiye’de verilen görevlere koşan 3 kıymetli milletvekilimizin olduğu bir yerdir. Emek ettiğimiz ama emeklerimizin karşılığını da aldığımız bir kentteyiz.

Son yerel seçimlerde Eskişehir’de gerçekten zoru başardık. Bir efsanenin görevi bırakıp yerine bir başka adayın, bir kadın adayın yarıştığı bir seçimde Ayşe Hanım’ı ve değerli başkanlarımızı sizlere emanet ettik. Sizler de sağ olun, var olun, eksik olmayın; bu emanete sahip çıktınız.

2023 yılında seçimlerde, ittifak oylarıyla seçilen birinin AK Parti’ye geçişini gördük. Bu Eskişehir’in o kıymetli muhalefete destek ya da "Artık Cumhuriyet Halk Partisi ve ittifak ortakları iktidar olsun." diye verdiği oyların AK Parti’ye gidişini gördük. Sonra oradan karşımıza belediye başkan adayı olarak çıkışını gördük.

Sonra, o tuhaf süreçten sonra şimdi ticaretine ticaret katışını gördük. Çalıştırdığı yabancı işçileri, "Yabancı işçi %20'den %40’a çıksın, Eskişehir’deki gençler yerine yurt dışından getirdiğim işçiler çalışsın." deyişini gördük. Eskişehir, bütün bunları dikkatle takip ediyor.

Yani, aslında Eskişehir, benim çok sevdiğim bir sözle, "bildiğimiz gibi" artık taşı kırmakta, dostu düşmandan ayırmakta biraz daha ustalaştı.

Bu yüzden biz, Eskişehir'i nasıl yönetiyorsak Türkiye'yi de öyle yöneteceğiz diye yürüdüğümüz yolda, bugün hep birlikte 2 güzel programdayız. Sabah erken saatlerde YÖK'ün kuruluş yıl dönümünde, CHP iktidarında YÖK'ün nasıl yok edilip yerine özgür, demokratik bir üniversite kurulacağını, üniversite eğitiminin modern, çağdaş, ücretsiz ve en iyi şekilde verileceğini, hocasından öğrencisine herkesin nasıl özgürleşeceğini, öğrenciler için nasıl bir Türkiye vaat ettiğimizi konuştuk.

Sonra, arada öğle yemeğinde sevgili Ahmet Ataç bizi Gökkuşağı Kafe'ye götürdü. Orada bize yemeklerimizi, her birisi engelli olan, Down sendromlu olan, çeşitli rahatsızlıkları olan kardeşlerimiz servis ettiler. Onların, eğitilmediklerinde, ellerinden tutulmadıklarında evlerinin bir köşesinde hayata küseceklerken nasıl gözlerinin içinin pırıl pırıl parladığını, nasıl yeteneklerinin geliştiğini, nasıl topluma kazandırıldıklarını gördük. Bir kez daha sosyal belediyecilikle, sosyal demokrat belediyecilikle gurur duyduk.

Bugün, 5 kez seçilen, son seçiminde ittifaksız %53 oyla rekor oyla seçilen Ahmet Ataç'ın misafiriyiz birlikte. Ahmet Ataç enteresan bir belediye başkanı. Yani Eskişehir'deki tüm belediye başkanları emekleriyle ve rekorlarıyla göz dolduran, her yerde örnek gösterdiğimiz belediye başkanları.

Ahmet Ataç, 21 yılda 1 milyon ton asfalt dökmüş. Ben rakamı görünce kontrol ettirdim, "sıfır hatası var" falan. "Ton zaten 1.000 kilo. 1 milyon ton değildir o, 1.000 tondur, 1 milyon kilodur" falan. 5 kere kontrol ettiler, dediler ki: "1 milyon ton asfalt dökmüş." İlçeye 2,5 milyon metrekare yeşil alan kazandırmış.

Türkiye genelinde korkunç ilçeler var. Mesela Esenyurt ilçesini AK Parti'den devraldığımızda 0,5 metrekare yeşil alan vardı Esenyurt'ta. Şimdi Ahmet Özer'in ilk hızlı gayretleriyle 0,8 oldu. 1 metrekareye çıksın. Ahmet Özer 5 yıl sonunda 2 metrekare yeşil alan hedefi var, onu anlatıyordu, nasıl tutturacak uğraşıyor. Burada CHP belediyeciliğinde, Tepebaşı'ndaki yeşil alan kişi başına 12,5 metrekare. Böyle bir ilçeden bahsediyoruz.

Öğrencilerden yaş almış yurttaşlarımıza kadar, belediyeciliğin en iyi örneklerinin gösterildiği bir yerdeyiz. Geçen hafta Türkiye'nin ilk Kent Berberi açıldı. İki ayrı yerde Engelliler Montaj Atölyeleri var, biliyorum, görmüşlüğüm var. Bu 2 merkezde, gözümün önünde tüp başı monte ediyorlardı bir ara, şimdi ne yapıyorlar? 20 milyon adet montaj yapmıştı engelli, Down sendromlu kardeşlerim. El becerileri, dolayısıyla zihinsel yetkinlikleri gelişiyor, topluma kazandırılıyor ve her birisi örnek bir sürü icraatı var.

Bugün de böyle örnek işlerden bir tanesini yapmaya geldik. Biraz önce kendisi ayrı ayrı anlattı. Zaten tanıttığımız var: belde evlerinin çok değerli komşuları, belde evinin gelip orada hizmet alan kadınları biz hemen hemen her salı biz Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde ağırlıyoruz. Yıllardır oluyor bu. Şimdiye kadar kaç kadın geldi başkanım Meclise? 30.000 Eskişehirli kadın Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni geldi, gezdi, gördü. Bizi tanıdı, Kemal Bey'le, benimle fotoğraf çektirdiler. Böyle işler yapılıyor oralarda.

Başkan diş hekimi olduğu için Çocuk Ağız Diş Sağlığı Polikliniği, yine 2 Evin Sesi Var Çocuk ve Gençlik Senfoni Orkestrası gibi muhteşem işler. Şimdi bir yaşam merkezinde kendilerine daha rahat çalışma alanları bulacak, daha yeni çalışma alanları bulacak. Dil ve konuşma terapisi gibi çok önemli eksikliklerin giderildiği meseleler bunlar.

Ben bunları şundan önemsiyorum: Mesela Cumhuriyet Halk Partili belediyeler kreş açıyor bolca. Bizim hedefimiz 1.000 kreş. Biz İstanbul'u aldığımızda, İstanbul'daki kreş sayısını sorsam herkes bir tahminde bulunur, emin olun herkes yanılır. Çünkü kimsenin aklına 0 demek gelmez. 3 dersin, 5 dersin, 100 dersin. Hiç kreş yoktu. Ve İstanbul'a 78., Türkiye'ye 770. kreşi geçtiğimiz hafta açtık. Bütün Türkiye'de hedefimiz 1.000 kreş bu dönem sonuna kadar, hedefin %77'sindeyiz. Hiç yurt yoktu İstanbul'da belediyenin. 16.'sını orada açtık. Yine Türkiye'de 77-78 tane öğrenci yurdu açmış durumdayız.

Bu kreşi de, bu işte dil terapisi falan, bunları inanılmaz önemsiyoruz. Niye? Çocuk 3 yaşında, el becerisi gelişecek. Babasının, annesinin parası varsa bir kreşe gidiyor. İyi öğretmenlerin eşliğinde el becerisi, zihin becerisi, renkleri öğreniyor, konuşuyor, sosyalleşiyor falan ve ilkokula inanılmaz hazır giriyor. Öbürünün babasının, annesinin parası yoksa, hayata otomatikman ve belki de kapatamayacağı bir farkla geriden başlıyor. Birine 3 yıl okul öncesi eğitim veriliyor, öbürüne yok.

Daha kötüsü, dilinde bir bozukluk var. Z harfiyle T harfi karışıyor. Buna artikülasyon terapisi diyorlar, dil terapisi. Zenginin çocuğunun elini hemen götürüyorsunuz artikülasyon merkezine. Bir yılan veriyorlar, bir arı veriyorlar. Arıya "zzzz", yılana "tısss" derken dildeki hata düzeliyor. 3 yaşında. Yoksulun çocuğunu götüremiyorsunuz. O ilkokula gittiğinde artık konuşurken Z ile T'yi karıştırıyor. Öğretmen diyor ki: "Ya hiç fark etmediniz mi bunu? Bunu götürseydiniz 3 yaşında düzelirdi, şimdi çok geç artık." Ömür boyu yanlış söylüyor.

O yüzden böyle belediyelerin bu hizmetleri ücretsiz verdiği yerler açılması, öyle görünenin dışında, bina görüyoruz biz, kapı görüyoruz. "Aa burayı yapmış." Ya öyle önemli bir iş yapıyor ki, bir kişinin ömrü boyunca hayatında taşıyacağı bir yükü sırtından alıyor. Veya olağanüstü zekalı bir çocuğu erkenden keşfediyor, ailesine, milletine, devletine çok faydalı olsun diye. Bu yüzden bu işler inanılmaz başarılı işlerdir. Bunun için değerli başkanıma çok teşekkür ediyorum.

Türkiye çapında 153 tane Kent Lokantası açıldı. Hızla yayılıyor. En son Bilecik'ten açılışını yaptık. Bilecik Belediye Başkanımız da buradaydı. Her yerde çok doğru işleri Cumhuriyet Halk Partili belediyeler yapıyorlar.

Ben böyle açılışlara 19 Mart'tan sonra belli bir süredir gitmiyordum. CHP'li belediyelerde açılış yetişmiyor. Beni bekliyor. Ben şundan gitmiyordum: "Büyük bir saldırı altındayız, dertteyiz, tasadayız, mücadeledeyiz. Böyle çok keyifli işler yapmayalım," derken biraz beklesin dedim. Eylül ayında "Hadi," dediler. "Açıyoruz." Açılmayı bekleyen 1050 projemiz var. Türkiye'de 1050 proje.

Buradaki varlığım çok duygusal ve benim açımdan da çok anlamlı bir noktaya temas ediyor. Aslında biz bugün burada değerli kardeşim Ferdi Zeyrek'in eşi Nurcan Seyrek'le birlikte olacaktık. Ancak dün akşam saatlerine kadar gelecekti. Ama üniversitede okuyan Nehir kızımızın bir ihtiyacı yüzünden hızla İstanbul'a gitmesi gerekti. Evde ikizler var. Bugün sabahleyin mesajını gördüm: "Özgür Ağabey, ben katılamayacağım. Sen çok selamlarımı söyle," dedi.

Bundan önce Uşak'ta, herhalde Ferdi Zeyrek'le ilgili bir konser salonuna, değerli Uşak Belediye Başkanımız Özkan Yalım'ın ismini vermişti, birlikte açmıştık. Belki bir etkinliğe buraya birlikte gelebiliriz: Nehir'le, Nurcan'la, ikizlerle birlikte. Ben tabii Ferdi ile ilgili çok bir şey söylemeyeceğim. O konulara girdiğimde kürsüde konuşurken birazcık zorlanıyorum.

Ferdi Zeyrek bizim çocukluk, gençlik arkadaşımız. Biraz önce söylendiği gibi mimar. Ben Eczacı Odasında, o Mimarlar Odasında birlikte mücadeleler ettik. Biz Manisa'daki Cumhuriyet Halk Partili dostlarla, Ferdi ile ben, Manisa'da yüzde 6 oy da aldık. Bunu bir grup toplantısında anlatırken Ferdi ayağa kalkıp alkışlamıştı. Hâlâ o videoyu izliyoruz. Arada da diyor ki: "Ağabey, çok güzel anlatıyorsun, bir daha anlat," diye.

Ruhuna değsin, anlatayım. Ben 2009 yılında, rahmetli Baykal bizim adayımız kalp krizi geçirince, son 40 gün beni aday olmaya ikna ediyordu. Dedim ki: "Geç kaldınız. Seçimi artık MHP alır. Dört ay önce adayı belirleyecektik. Son güne kadar belli olmadı. Şimdi de kalp krizi geçirdi." "O aday olunmaz," diyordum. Genel Başkanım, "Bu seçim bitti." Benden bu seçimden önceki oyda biz Manisa'da yüzde 6 aldık. "Olsun," dedi. "Sen aday olacaksın. O Manisa'yı alacaksın. Bu sefer olmazsa bir sefer o Manisa'yı sen alacaksın."

Biz Manisa'da bütün arkadaşlarımız yüzde 6 oy da aldık. 13 aldık, 19 aldık, 23 aldık, 26, 24, 29. Ben genel başkan oldum, anket yaptırdık. "İyi bir adayla, Manisalı bir adayla olur," denince zaten isim belliydi. Ben Ferdi'ye şunu derdim: "Benden daha Manisalı, sen bas, Ferdi derdim. Sen yapabilirsin bu işi." O bir ilçemize aday olmak istiyordu. Onun Büyükşehir'i kazanacağına bir ben burada olsaydı şimdi anlatırdı hak verirdi. Bir eşi Nurcan ilk inandık. Sonra Manisa inandı ve son seçimlerde Manisa'da yüzde 60 aldı. Yüzde 6 da aldık, Yüzde 60 da aldık.

Öyle olunca, böyle ilk seçimini kazanıp il başkanlığımızı yapan, sonra Büyükşehir Belediye Başkanı olan, sonra 1 yıl 3 ay gibi bir sürede hem bütün Manisa'nın zaten Manisa'nın tanınan, bilinen bir ailesi, Manisa'nın bir... Ama hizmetleriyle Manisa'ya, civarına derken, ölümüyle birlikte onu bütün Türkiye tanıdı. Sağ olsunlar, başkanların hepsi rahatsızlığında her gün aradılar, vefatında koştular, geldiler. Ayşe Hanım'ın dediği gibi, haberi ben de birlikte Manisa'da başhekimin odasında aldım. Mekânı cennet olsun, çok iyi bir miras bıraktı.

Şu anda da Manisa'da onun anısını yaşatmak üzere inanılmaz emekler veriliyor. Türkiye'nin dört bir yanında da stadyumlara, caddelere, kreşlere ve yaşam merkezlerine adı veriliyor. Bir kişiyi yaşatmanın en iyi yolu bu. Ferdi Zeyrek'i yaşatmanın en iyi yolu bu. Bu amaçla yapılan bu iş gerçekten büyük bir vefa örneği. Sevgili Ahmet Ataç'a, Cumhuriyet Halk Partisi Meclis Grubuna... Tahmin ediyorum oy birliğiyle geçmiştir, tüm siyasi partilerin belediye meclis üyelerine yürekten teşekkür ediyorum.

Bundan, bundan sonraki dönemlerde de halkı için çalışacak, böyle Ferdi'nin satır aralarında vardı. Kenti ranta değil, halka açacak. Kent suçları işlemeyecek. Kentlerde yeşil alanları çoğaltacak. Ak Parti'ye verilmiş bir ilçe: 0,5 metrekare yeşil alan. Ahmet Ataç'a verilmiş ilçe: 12,3 metrekare yeşil alan. Yani, kente kendi evi gibi, bahçesi gibi bakacak. Kentin çocuklarına kendi evladı gibi bakacak. Kentin büyüklerine kendi anasına, babasına bakar gibi bakacak, hürmet eder gibi hürmet edecek. Belediyeciliğin adı halkçı belediyeciliktir, sosyal belediyeciliktir. Bizim yaptığımız belediyeciliğin adı budur. Ferdi'yi gönüllere sokan da budur. Eskişehir'i Türkiye'nin gözbebeği yapan da budur. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum."