Adıyaman'da konuşan Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu şu ifadeleri kullandı;
"Geciktiniz. Depreme geciktiniz, özür dilediniz. Sadece bunun için özür dilemeyin. Madem ağzınıza özür düştü, çok nadir düşüyor. Şimdi başlayın özür dilemeye adalette de geciktiniz. Özür dileyin.
Eğitimde de geciktiniz. Üniversitelerin durumuna bakın, dünyayla rekabette. Mesafe kapatacaktınız dünyayla rekabette. Dünyanın en saygın üniversitelerini çıkaracaktınız, markalar üretecektik. Dünyanın bütün gençleri Türk üniversitelerine gelme hayali kuracaklardı. Eğitimde de geciktiniz.
Üretimde de geciktiniz. Orada da özür dileyin. Adıyaman İl Başkanım "Tütün" dedi. Gidin Konya'da buğday, gidin Rize'de çay, gidin Ordu'da fındık. Geciktiniz. Harmana geciktiniz. Üretimde de geciktiniz, özür dileyin.
Dar gelirli, asgari ücretli sizin simit hesabınızın konusuydu 22-23 yıl önce. Bu verdiğiniz paralarla simit alınmaz, simit yese doyulmaz. "Evin kirası, elektriği ne olacak?" diye konuşuyordunuz. Asgari ücrete de geciktiniz.
Emekliye de geciktiniz. Emekli 2002'de alım gücü bugünkü şartlardan çok daha iyiydi. Emekli olabilen maaşının $\frac{4}{3}$’ünü alıyordu, şimdi $\frac{4}{1}$’ini alıyor. Bazı emekliler günlük 200 liraya otel odalarında kalıyorlar. Günlük 200 liraya... Haber kanallarında oldu biliyorsunuz. 200 liraya. Lavabo yok, banyo yok, tuvalet yok, mutfak yok, 200 liraya odada kalıyor. Bir peynirle gün geçiriyorlar, biraz bir şey alıyorlar, öyle yaşayabildiler. Emekliye de geciktiniz.
Çocuklarınızın zekâ bodurluğu hattına gelindi, zekâda bodurlaşma, zihni gerileşme. Protein alamıyorlar diye çocuklarınızın zekâsı gelişmiyor. Bilimsel olarak ispatlanmış ki çocuklar o yaşlarda yarıştan koptular mı bir daha toparlayamıyorlar. 3 yaşında... Çocuklarınıza geciktiniz.
Bir anne çalışırsa şimdi kreş parasına çalışır. Çalışan bir annenin evladı varsa kreş parasına çalışır. Bir anneyi kreş parasına çalışır hale getirdiniz, annelere de geciktiniz.
Kadınlar feryat figan bağırıyorlar, "tehdit ediliyoruz" diye korkuyorlar. Korkularını sonra delillendiriyorlar, şikâyet ediyorlar, himaye istiyorlar, öldürülüyorlar. Kadınlara da geciktiniz, özür dileyin.
Çiftçilerinizin kendi tohumlarınız, kendi gübreleriniz, kendi fidanınız, kendi üretim bandınız ve harmanda kazanacağının ne olduğunu bilebileceği kendi programınızla sarıp sarmalayacaktınız. Çiftçinin hasadına da geciktiniz. Özür dileyin.
"Faizin enflasyonun hasmı olarak geldiniz." Hasımlığınızla ilgili hiçbir tereddüdümüz yoktur. Cumhurbaşkanımız dindar bir adamdır. "Gerçekten bana kimse faizle gelmesin." derken samimidir, gerçekten öyle. Yani ben dindarlığını sorgulamam Cumhurbaşkanının. Dindardır da faiz ödeme şampiyonu haline geldiniz. Cumhuriyet tarihinin en çok faiz ödeyen hükümetisiniz. İş adamlarınıza da geciktiniz. Bu kadar yüksek faizle ticaret yapmak zorunda kaldı. İş adamlarınızdan da özür dileyin.
Yüksek teknolojili ihraç edecektiniz. Yüksek teknolojide 14 yıldır patinaj yapıyorsunuz. Üretiminize bakın, ihracattaki payına bakın. Özür dileyin.
Enflasyon piyasada ticaretin bütün, bütün düzenini altüst etti. Piyasada fiyat kayboldu. Emekliye verdiğiniz parayla piyasada yapılabilir işler, yaptırılabilir işler yan yana gelmiyor. Emekliye verdiğiniz para, en düşük emekli aylığı 16.800 lira. "Devamlı bozuluyor" diye muslukların kalitelisini alsanız 4 tane musluk alamazsınız. Bir batarya, ikili bir batarya 3 bin lira kalitelisi. Dört tane bataryaya emeklinizi çalıştırıyorsunuz. Piyasaya da geciktiniz.
Özür dilemeniz gereken ne kadar çok şey var. Türk milleti için geciktiniz.
Sizi sevdiği kadar kimseyi sevmedi bu millet. Size destek olduğu kadar kimseye destek olmadı. Size umut bağladığı kadar kimseye umut bağlamadı. Sizin yapmanızı umduğu, beklediği kadar kimseye umut bağlayıp beklemedi. Milletiniz için de geciktiniz. 23 yıldır "Ha bu sefer, ha öbür sefer", "Bu seçim olmadı, öbür seçim olur." diye milletinizi beklettiniz. Milletinizin umuduna geciktiniz, sofrasına geciktiniz, aşına işine geciktiniz. Babaların hayallerine geciktiniz. Evlatlarına yetemediler, evlatlarına karşı babaları mahcup ettiniz. Milletiniz sayenizde evlat evlendiremez hale geldi. Milletinizin düğününe geciktiniz. Milletinizin cenazesine sadece gecikmediniz, milletinizin düğünlerine de geciktiniz.
Millet emekli olunca aldığı ikramiyeyle evlat evlendirir, ev alır, ev almışsa araba alır, bir şey artırır da iş kurardı. Şimdi verdiklerinizle koltuk takımı alamaz hale getirdiniz. Milletin cenazesine değil, Sayın Cumhurbaşkanı, düğünlerine de geciktiniz.
Nüfusla ilgili bağırıyorsunuz. Demografimiz gitti. Doğuma da geciktiniz. "Efendim alarm çalıyor, alarm çalıyor toplum." Öyle diyor Cumhurbaşkanı. "Nüfus gitti, önümüzdeki dönem çok büyük tehlike var." Yani doğumu planlamaya da geciktiniz. İyi mi?
Sadece Adıyaman'da binaya geciktik zannediyorsanız diye tane tane sayıyorum. Efendim, siz 23 yıldır en büyük kabahatinizi Adıyaman'da söylediniz: Geciktiniz efendim geciktiniz.
Anahtar Parti bu gecikmeniz yüzünden kuruldu. Bunları o yüzden anlattım. Siz geciktiniz, biz kurmak zorunda kaldık. Siz yapamaz oldunuz, biz o yüzden mecburen çıkmak yola çıkmak zorunda kaldık. Siz verdiğiniz sözleri unuttunuz, biz sizin unuttuğunuz sözlerinizi tutmak için yeniden mücadeleye başladık. Dolayısıyla hani siyaseti terbiye hattında yapıyorum derken kastettikleri şeyi de arz edeyim size: Tayyip Erdoğan yoksa Yavuz Ağıralioğlu var demeye çalışıyorum. AK Parti yoksa Anahtar Parti var demeye çalışıyorum. MHP yapamamışsa biz varız demeye çalışıyorum. Bu arada, gecikmenizi Cumhuriyet Halk Partisi ile didişmenizin üzerine bina ettiğiniz için siyasette rekabetin de ilkeli, ölçülü yapılmasına geciktiniz. Siz siyaseti ilkeyle yapın, bekleyin diye milletinizin 23 yılını meşgul ettiniz. İlkeli siyasete de geciktiniz.
Yapamadıklarınıza Cumhuriyet Halk Partisi geliyor korkusunu alet ettiniz. Sistem diye kurdunuz, kurduğunuz sistemsizlikten CHP kazanırsa diye korktunuz. CHP bu yetkilerle kazanırsa bizi mahveder diye milletinizi korkuttunuz. Gecikmenizin üstünü kapattınız. Yani aslında sistemle ilgili problemlerinizi de doğru zamanda çözemeyerek sistem içinde geciktiniz. Ya bu hükümetin derdi gecikmek yani aslında.
Anahtar Parti, "yetiştik" iradesiyle bir nöbet teslimine hazırlanıyor. Bu coşku, o coşkudur.
Bina açılışlarımızdaki kalabalıklarımız; siyasete, siyasetçiye bu kadar güvenin azaldığı, siyasetçilerin yapıp ettiklerinden milletin kalbine yük olduğu zamanlarda Anahtar Parti umuda, ölçüye ve ilkeye yürüyor.
Bize, "Hükûmete geç kaldınız" diye bakan milletimiz, Anahtar Parti'ye "Yetiştiniz" diye sarılıyor.
Milletinize umut olacaktınız. Yönetiminizdeki maharetsizlikten milletin hissesine düşen dertler, milletin kâbusu olmaya başladı.
20.000 lirayla geçinmek zorunda kalmak, emekli olunca maaşının dörtte üçünü kaybedip yaşam şartlarını devam ettirmek için emekliliğinde dinleneceği yerde çalışmak zorunda kalmak yahut atadan babadan kalma neyi varsa satıp bu yüksek faize dayanmak zorunda kalmak yahut işçi çıkarmayayım diye zarara razı olmak...
"Evine ekmek götürsün, işi aşını kaybetmesin; bir de beddua almayalım bu fakirlik zamanda" diye kâr etmesek de kâr ediyormuş gibi yapmak, arsa satmak, tarla satmak, atadan babadan kalmış yahut bu 23 yıl ticarette kazandıklarını şimdi satarak insanların evine ekmek götürmesine vesile olalım, işten çıkarmayalım diye sebat etmek zorunda kalmış iş adamlarına yük olmuştunuz siz."





