Modern yaşamda akıllı telefonlar günün her anında yanımızda. Bu durum, fark edilmeden yeni bir sorun yaratıyor. Nomofobi adı verilen bu durum, özellikle çocuklar ve gençlerde günlük yaşamı etkileyen bir hale geldi. Telefona bağlı yaşama alışan gençler, cihazları yanlarında olmadığında kendilerini huzursuz hissedebiliyor. Bu da hem okul düzenini hem de sosyal ilişkileri bozuyor.
Nomofobinin temelinde, telefondan uzak kalınca ortaya çıkan yoğun korku yer alıyor. Akıllı telefonların hayatın tam merkezine oturması, birçok kişiyi sürekli ulaşılabilir olma düşüncesine yöneltiyor. “Telefon yanımda olmazsa iletişim kuramam” kaygısı giderek yaygınlaşıyor. Bu durum, özellikle küçük yaşlardan itibaren teknolojiyle büyüyen gençlerde daha hızlı gelişebiliyor.
Uzmanlara göre nomofobi en çok gençlerde görülüyor. Bu gençler sosyal medya ve mesajlaşmayı günlük hayatın değişmez bir parçası olarak görüyor. Telefon ellerinden ayrıldığında huzursuzluk yaşayanlar, bir süre sonra daha fazla kullanma isteğine kapılıyor. Kullanımı azaltmak istediklerinde ise zorlanmaları bu durumu daha belirgin hale getiriyor.
Nomofobinin bazı belirtileri gençlerin günlük rutinlerini etkiliyor. Telefon yanında olmadığında boşluk hissi oluşabiliyor. Cihaz yanındayken bile sürekli ekrana bakma ihtiyacı ortaya çıkıyor. Şarj azalınca yoğun bir çaresizlik hissi yaşanıyor. Kimi zaman da telefonu kaybetme veya unutma korkusu ön plana çıkıyor. Telefona ulaşamayan kişilerde baş dönmesi, nefes darlığı, çarpıntı ve mide krampları gibi fiziksel tepkiler görülebiliyor. Bu belirtiler, teknoloji kullanımının kontrolsüzleştiğini gösteriyor.
Ergenlik dönemindeki çocuklar bu konularda daha hassas olabiliyor. Okuldan uzak durma eğilimleri bile gelişebiliyor. Bu yüzden belirtiler erken fark edildiğinde müdahale edilmesi önem taşıyor. Tedavi süreci iki aşamada ele alınıyor. İlk olarak kısa süreli ilaç tedavisiyle beynin kimyasal dengesi düzenleniyor. Gerekirse kişi uzman kontrolünde akıllı cihazlardan uzaklaştırılarak takip ediliyor. Sonrasında ise bireysel veya grup çalışmalarıyla sağlıklı teknoloji alışkanlıkları kazandırılıyor. Telefon kullanımını kendi başına düşüremeyenlerin mutlaka profesyonel destek alması öneriliyor.
Nomofobiden uzak durmak için günlük yaşamda bazı küçük adımlar atılabiliyor. Bazen telefonu evde bırakmak ya da belli süreler boyunca kullanmamak yarar sağlıyor. Düzenli teknoloji molaları vermek, çevredeki ayrıntıları fark etmek, gerçek ilişkilere daha fazla zaman ayırmak bu süreci kolaylaştırıyor. Evde çocuklar için net ve tutarlı kullanım kuralları belirlemek de önemli bir adım olarak görülüyor.
Nomofobi, teknolojinin hızla geliştiği dönemde sessizce büyüyen bir risk olarak karşımıza çıkıyor. Bu nedenle farkındalık kazanmak ve telefonu hayatın tek merkezi olmaktan çıkarmak giderek daha önemli hale geliyor.





