Elektrik Mühendisleri Odası Eskişehir Şube Başkanı Ahmet Şakar şu ifadeleri kullandı;
"Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) Son Kaynak Tedarik Tarifesi’nin Düzenlenmesi Hakkında Tebliği’nde yeni bir değişikliğe giderek, konut aboneleri için yıllık tüketim limitini 5 bin kilovatsaatten (kWh) 3 bin kWh’a düşürmeye yönelik program planladığını duymaktayız. Bu değişiklik, milyonlarca hanenin daha “son kaynak tedarikçisi” kapsamına girmesine neden olur. Yani milyonlarca konut ulusal fiyat tarifesinden çıkarak, enerji borsasındaki dalgalanmalara bağlı serbest piyasa fiyatlarına tabi olacaktır.
Bu da doğrudan doğruya örtülü bir zam, başka bir ifadeyle enerji maliyetlerinin özel sektör lehine yeniden dağıtımı anlamına gelir. Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) olarak hesaplamalarımızda, dört kişilik bir ailenin asgari yaşam standartları için aylık 230 kWh tüketeceğini varsaymaktayız. 5000 kWh olarak yapılan ilk sınırlama ile aboneler için aylık tüketim limiti 417 kWh’e düşüyordu. Bahsi geçen 3 bin kWh sınırı, aylık tüketimlerin eşit olarak gerçekleştiği varsayıldığında ortalama 250 kWh tüketime denk gelmektedir. Yani başka bir deyişle ortalama sınıra çok yaklaşan, 250 kWh’lık bu aylık tüketimin üzerine çıkan abonelerin faturaları %60 ila %100 oranında zamlı olacaktır.
Bu miktar, dört kişilik bir ailenin yalnızca aydınlatmada, buzdolabı, çamaşır, bulaşık makinesi, televizyon gibi temel elektrikli ev aletlerini kullandığında tüketilen enerjiyi yansıtmaktadır. Bu değer içinde elektrikle ısıtma veya soğutma tüketimi yer almamaktadır. Yazın klima kullanan veya kışın elektrikli soba kullanan haneler şu anda zaten 5 bin kWh sınırını da aşmaktadır. Bu değişiklik, söylendiği gibi yalnızca elektrikli araçlarını da şarj eden yüksek tüketimli villa tipi haneleri değil, asgari yaşam standardı düzeyinde tüketimi olan aile konutlarını da tehdit edecektir.
“EPDK neyi amaçlıyor. “Son kaynak tedarik tarifesi”, ilk olarak 2018 yılında yalnızca çok büyük sanayi tesislerini kapsayacak şekilde düzenlenmişti. Ancak yıllar içinde bu sınır sürekli aşağı çekildi. 2018’de 50 milyon kWh olarak ilan edilen sınır, 2020’de 7 milyon kWh’e, 2023’te 1 milyon kWh’e ve 2024 sonunda trajik biçimde 5 bin kWh’e düşürüldü. Şimdi ise 3 bin kWh’a düşürüleceği ifade ediliyor. Bu süreç, kademeli biçimde ulusal tarifenin ortadan kaldırılmasına, yani elektrik fiyatlarının tamamen piyasa mekanizmasına devredilmesine yol açacaktır. Elektrik enerjisinin “piyasa malı değil, kamusal bir hizmet” olduğu daha önce vurgulanmıştı. Serbest piyasa söyleminin yalnızca özel üreticilerin kârını büyüteceği uyarısı da yapılmıştı. 2024 yılı sonunda sınırın 5 bin kWh’ye düşürülmesi üzerine uygulaması ile ülke genelinde yaklaşık %3 ile %5 hane elektrik zammı ile karşı karşıya kalmıştı. Bu sınırın 3 bin kWh’e düşürülmesi ile etkilenen hane sayısı %15 ila %20’lere çıkacaktır.
Gizli zammın içerdiği bu uygulamayı savunmak için ileri sürülen “rekabet teşvik” ve “yüksek tüketim yapanları öz tedarike yönlendirme” gerekçeleri gerçeği yansıtmamaktadır. Son kaynak tarifesine geçecek aboneler, artık sabit kamu tarifesiyle değil, spot enerji borsasında oluşan Piyasa Takas Fiyatı (PTF), YEKDEM gibi döviz bazlı değişken bedeller ödeyecektir. Konut abonelerinin “tedarikçi seçme özgürlüğü” de kâğıt üzerinde kalmıştır; fiilen tüketiciler tek taraflı fiyat dayatması altındadır. Bu nedenle “rekabet” ifadeleri yalnızca kâr aktarım mekanizmasını gizleyen bir söylemdir.
Ödeme güçlüğü çeken, fatura korkusundan karanlıkta oturan hanelerin sayısının çığ gibi arttığı, sosyal yardımla yaşamayan yurttaşların sayısının katlandığı bu dönemde, spekülatif piyasa dalgalanmalarının yükünü yurttaşa yüklemek açıkça kamu yararı taşımamaktadır. Enerji politikaları, kamusal üretim ve sosyal tarife ilkeleriyle yeniden düzenlenmelidir. Maliyetleri düşürmek için kamunun bir an önce alım ve fiyat garantileri içeren enerji ihaleleri yerine doğrudan yatırım yapması gerekir. Ekonomik krize karşı kalkınma perspektifiyle hazırlanmış toplumsal bir enerji programına geçiş yapılmalıdır. Elektrik üretimden dağıtıma kadar tüm süreçleri yönetecek dikey entegre bir kamu tekeli yeniden kurulmalıdır."