ESKİŞEHİR HABER

İbrahim Akar'dan önemli açıklamalar: "İnşallah sorunsuz şekilde tamamlayacağız"

Eğitim-Bir-Sen Eskişehir 1 Nolu Şube Başkanı İbrahim Akar toplu sözleşme öncesi sorunları gündeme taşıdı. Sosyal projeler de toplantıya damga vurdu.

Abone Ol

Eğitim-Bir-Sen Eskişehir 1 Nolu Şube Başkanı İbrahim Akar şu ifadeleri kullandı;

“Bizleri yalnız bırakmayan, sahadaki çalışmalarımızı ve faaliyetlerimizi yakından takip eden; aynı zamanda da sahanın sorun ve taleplerini bilinciyle dile getiren, sorunlardan değil çözümlerden beslenen, geçmiş kazanımların üzerine bugün onlarcasını, yüzlercesini ekleyen Genel Merkezimizin temsilcisi, çok kıymetli Genel Başkan Yardımcımızı burada ağırlamaktan büyük bir onur duyduğumuzu ifade etmek isterim. Kendisine şehrimize teşriflerinden ve bizleri yalnız bırakmadığı için huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ediyorum.

Eğitimciler Birliği Sendikası Eskişehir Şubesi 1 No’lu Şube olarak, yönetim kurulumuz, ilçe temsilcilerimiz, Kadın Komisyonumuz, Gençlik Komisyonumuz, Genç Memur-Sen temsilcilerimiz, iş yeri temsilcilerimiz ve delegasyonumuz ile birlikte, bugün Divan Kurulu toplantımızın, eğitim-öğretim yılının ikinci dönemine tekabül eden ikinci buluşmasını gerçekleştiriyoruz. Birinci toplantımızı dönem başında yapmıştık. O toplantımız daha çok çekirdek kadroyla, birinci halkayla gerçekleştirilmişti. Ocak ayında gerçekleştirdiğimiz o toplantıya okul yöneticilerimizi de dahil ederek ikinci ve üçüncü halkayı da kapsayacak şekilde daha geniş katılımlı bir toplantı düzenlemiştik.

Bugünkü toplantımızda hem bir yıllık dönemi değerlendirmek hem de hepinizin malumu olduğu üzere yaklaşmakta olan sekizinci dönem toplu sözleşme sürecine hazırlık yapmak istiyoruz. Ağustos ayına girmeden önce sahadaki sorun ve talepleri tekrar değerlendirip muhataplarına iletmek adına bir genel değerlendirme yapmak niyetindeyiz.

Şube yönetim kurulu olarak, eğitim-öğretim yılının başından bugüne kadar neredeyse dönemin sonuna gelmiş bulunuyoruz. Tüm ilçelerimizde, tüm kurumlarımızda, iş yerlerimizde ve okullarımızda sadece sendikal izin günlerine bağlı kalmadan, haftalık rutin programlarımızla sahayı sürekli ziyaret etmeye, üyemize ulaşmaya, üyemizin sorunlarını dinlemeye ve yanında olduğumuzu hissettirmeye canla başla gayret gösteriyoruz. Sadece sendikal ziyaretlerle değil, aynı zamanda bu tür toplantılarla, çalıştaylarla ve sosyal etkinliklerle de faaliyetlerimizi sürdürmeye devam ediyoruz.

Geçtiğimiz günlerde toplu sözleşme öncesi; memur, hizmetli, yardımcı hizmetler, şube müdürü, şef, veri hazırlama ve genel idare hizmetler sınıfındaki üyelerimizle bir çalıştay gerçekleştirdik. Bu çalıştayın raporunu Genel Merkezimize ilettik. Kadın Komisyonumuz da kadın memurlarımızın sorunlarını belirleyip dile getirmek üzere benzer bir çalıştayı gerçekleştirdi.

Sizlerin de malumu olduğu üzere, anayasal düzeyde başörtüsünün temel hak olarak anayasada yer alması ve ailenin kadın ve erkekten oluştuğu tanımının anayasal güvence altına alınması için bir imza kampanyası başlatılmıştı. Bu kampanya, aileyi, gençliği ve toplumu ifsat etmeye çalışan yapılara karşı bir duruş olarak görülmektedir. Bu çalışmayı Kadın Komisyonumuz, Genç Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen yönetim kurulu olarak 1 Mayıs itibariyle tamamladık. Topladığımız imzaları Genel Merkezimize ulaştırdık. Bundan sonraki süreç sizlerin gayretlerine emanettir. İnşallah hayırlı bir sonuçla neticelenir.

Bu iki önemli konuda, milletimiz, ülkemiz, aile yapımız ve çocuklarımız adına bir çözüme ulaşılması ümidiyle; nasıl ki daha önce başörtüsü özgürlüğü için Türkiye genelinde on üç milyon imzayı toplayarak bir kazanıma dönüştürdüysek ve bu zulmün sona ermesine vesile olduysak, inşallah bu süreçte de benzer bir başarıya ulaşırız.

Eğitim-Bir-Sen ya da Memur-Sen anlamında değil; Eskişehir’deki sivil toplum kuruluşlarının bir araya geldiği Eskişehir Kardeşlik Platformu’nun temsilciliğini de bizler yürütüyoruz. Yine malumunuz, iki yıla yaklaşan bir süredir Filistin’de, Gazze’de devam eden soykırım, katliam ve acılar karşısında Eskişehir’de yapılan bütün sivil toplum hareketlerinin, yürüyüşlerin, toplantıların, konferansların ve programların öncülüğünü yapıyoruz. Bu, her şeyden önce bizim insani sorumluluğumuzdur. Aynı zamanda Müslüman kimliğimizin bize yüklediği bir vazifedir. Bu görevi yürütmekten onur ve şeref duyuyoruz. İnşallah bu zulümlerin, acıların, gözyaşlarının sona erdiği, tutsak Filistin’in özgürlüğüne kavuştuğu, "Nehirden denize özgür Filistin" idealinin gerçekleştiği günleri hep birlikte görürüz. Bu mücadelemizin zaferle sonuçlanması için dualarımızı buradan bir kez daha iletmek istiyorum.

Sosyal faaliyetler kapsamında şubemiz sadece üyelerimize değil, Memur-Sen'e bağlı tüm üyeleri kapsayacak şekilde geziler, etkinlikler ve faaliyetler düzenlemektedir. Önümüzdeki yaz döneminde de yurt dışı gezilerimiz olacak. Geçtiğimiz dönemde Güneydoğu Anadolu turumuzu tamamladık. Yaz aylarında da Balkanlar, İtalya ve İspanya’yı kapsayan üç ayrı program düzenleyeceğiz.

Geçtiğimiz yıl başlattığımız “Büyük Aile Pikniği” etkinliğimizi bu yıl da yönetim kurulumuzun öncülüğünde, 25 ya da 26 Mayıs tarihlerinden birinde gerçekleştireceğiz. Bu etkinlikte tüm üyelerimiz aileleriyle, anne-babaları, eşleri ve çocuklarıyla birlikte katılım sağlayacak. Birliğin, kardeşliğin yegâne adresi dediğimiz Büyük Eğitim-Bir-Sen ailemizi bu piknikte tekrar bir araya getireceğiz.

Genç Memur-Sen’imizin yürüttüğü “Bilge Nesil” projesi kapsamında bu yıl öğrencilerimize Necip Fazıl Kısakürek’in “Reis Bey” kitabını okuttuk. Yaklaşık 30 Anadolu lisesinde 600 öğrenciye kitaplarımız ulaştırıldı. Öğrenciler makale, deneme ve yazılar yazdı. Bu çalışmalar komisyon marifetiyle değerlendirildi ve sonuçlar açıklandı. Şimdi ödül törenimizi gerçekleştireceğiz. Geçtiğimiz yıl sinema etkinliği düzenlemiştik. Üyemiz olan şehit Aybüke öğretmenin filmini 1800 üyemize izletmiştik. Bu yıl da “Reis Bey” tiyatro oyununu sahneleyeceğimiz bir ödül töreni planlıyoruz.

Yaptığımız bu çalışmalar dostluk, kardeşlik, birlik, beraberlik ve sendikal aidiyet duygumuzu güçlendirmeye yönelik çalışmalardır. Bunları gerçekten önemsiyor ve kıymetli buluyoruz.

Malumunuz, önümüzde 15 Mayıs mutabakat süreci var. Eskişehir’de Allah’ın izniyle yetki konusunda herhangi bir sıkıntımız yok. Tüm Eskişehir genelinde, bizi en yakından takip eden sendikaya yaklaşık 2000 üye farkı ile öndeyiz. Mutabakatları da inşallah sorunsuz şekilde tamamlayacağız.

Ancak hizmet ve kazanım sendikacılığı adına, toplu sözleşme süreci öncesinde sahadaki talepleri dile getirmeden geçemeyeceğim. Kıymetli Genel Başkanım, en son yaptığımız “Memur ve Yardımcı Hizmetler Grubu” çalıştayında, yardımcı hizmetler sınıfında ciddi sorunlar olduğunu ifade etmiştiniz. Bu sınıfın artık kaldırılması gerektiğini sürekli söylüyoruz. İnşallah bu toplu sözleşme süreci, bu sorunun son kez masaya geldiği ve çözüme kavuştuğu süreç olur.

3600 ek göstergeyi tanımlarken büyük bir kazanım olarak göğsümüzü gere gere anlatıyoruz. Eskişehir’de sadece il milli eğitim müdürüne ait olan bir ek göstergeyi tüm öğretmenlerimiz için kazandık. Ancak birinci dereceye ulaşan memurlarımız ve ulaşamayanlar için hâlâ çözülememiş bir 3600 ek gösterge meselesi var. Bu konu toplu sözleşmede imza altına alınmış olmasına rağmen, Ağustos ayına yaklaştığımız halde sonuçlanmamış durumda.

Uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik kariyer basamakları, Eğitim-Bir-Sen’in en büyük kazanımlarından biridir. Ancak öğretmenlik kökenli olup da genel idare hizmetler sınıfında çalışan şube müdürleri, ilçe milli eğitim müdürleri, il müdür yardımcıları ve eğitim müfettişleri bu süreçte mağdur edilmiştir. Kanunu büyük oranda şekillendirdik, okyanusu geçtik ama bir dereyi geçemiyoruz. Sayılarına baktığımızda bu grupta sadece 7-8 bin kişi var. Bir buçuk milyon kişiye hak tanınırken, bu küçük grubun mağdur edilmesi adil değil diye düşünüyorum.

Anaokullarımızı ziyaret ettiğimizde, ders saatleriyle ilgili ve teneffüs ile mola izinlerinin olmayışına dair sorunu defalarca ilettik. Bu durum, sahadaki ciddi sorunlarımızdan ve taleplerimizden biridir. Bu konudaki desteklerinizi ve toplu sözleşme masasındaki çabalarınızı kıymetli bulduğumuzu belirtmek isteriz.

Yine sınıf öğretmenlerimizin ve okul öncesi öğretmenlerimizin maaş karşılığı ders süresinin 18 saat olarak kalması, bizler açısından adaletsiz bir duruma yol açmaktadır. Aynı işi yapan öğretmenlerden birinin 18 saat, diğerinin 15 saat maaş karşılığı ders yükü olması kabul edilebilir değildir. Bu nedenle ders süresinin 15 saate indirilmesi yönündeki talebimizi sizlere iletmek istiyorum.

Okul yöneticilerimiz sahada ciddi sorunlarla karşı karşıyadır. Özellikle okul müdürü arkadaşlarımız açısından önemli bir adaletsizlik söz konusudur. Öğretmen nöbet tutmakta ve nöbet ücreti almaktadır. Müdür yardımcısı nöbet tutmakta ve yine nöbet ücreti almaktadır. Ancak okul müdürü, tam gün, tam zamanlı olarak okulda bulunmakta, adeta sürekli nöbetçi müdür gibi görev yapmaktadır. Buna rağmen nöbet ücreti alamamaktadır. Sendikamızın bu konudaki kazanımları bilinmektedir ancak okul müdürlerine de nöbet ücreti verilmesi hususunda sizlere bir talep iletmek zorundayız.

Alan değişikliğiyle ilgili olarak meslek öğretmenlerimiz, özellikle teknik ve bilişim teknolojileri öğretmenlerimiz, zorlayıcı ve baskılayıcı uygulamalarla karşı karşıya kalmaktadır. Ben de bir bilişim teknolojileri öğretmeni olarak sahada yaşanan mağduriyetleri yakından gözlemlemekteyim. Alan değişikliği konusundaki mevcut uygulamalar, öğretmenlerimiz açısından ciddi mağduriyetlere neden olmaktadır. Bu konuda yeni bir düzenleme yapılmasını talep ediyoruz.

Sahada sendikal anlamda bir hareketlilik başladığında, ne hikmetse Ankara'da da bir anda bir "rüzgâr", bir "fırtına" esmeye başlıyor ve sahadaki gelişmelerin önüne geçiliyor. Bunlardan biri de norm fazlası öğretmenlerin durumudur. Birçok arkadaşımız, aile bütünlüğü esasına dayanarak yasal haklarla ailelerini bir araya getirmişken, bir anda resen atama süreciyle karşı karşıya kaldılar. Bu da ciddi mağduriyetlere yol açtı.

Bu süreci, dönemin İl Milli Eğitim Müdürümüz, Eskişehir Valimiz, milletvekillerimiz ve İnsan Kaynakları Genel Müdürümüz Bülent Bey ile birebir görüşerek anlatmaya çalıştık. Sayın Genel Müdürüm'e, “Bakın, bu verilmiş bir haktır. Eğer yeni bir düzenleme yapılacaksa bu, sadece gelecekteki süreci kapsamalı. İnsanların elde ettiği hakların geri alınması, aile bütünlüğünü bozacak şekilde uygulamaya konulmamalı,” dedim. Bu konuda bizzat kendisiyle telefonla görüştüm. Ancak resen atama ısrarı sahayı ciddi anlamda yormakta ve yıpratmaktadır.

Proje okulları, belli bir amaç ve iyi niyetle yola çıkmış olabilir. Ancak mevcut mevzuat, öğretmenlerimiz açısından mağduriyetlere yol açmaktadır. Öğretmen atamaları ve seçimleri konusunda daha net ve belirgin kuralların yer aldığı bir çerçeve oluşturulması gerektiğini düşünüyoruz. Şu an adeta kuralı olmayan bir maç oynanıyor. "Ben niye olmadım, o niye oldu, puan mı etkili, belge mi, başarı mı?" gibi sorularla karşı karşıyayız. Bu kuralsızlık hem sahayı hem de bizleri zor durumda bırakıyor.

Hukuki anlamda mağduriyet yaşayan tüm üyelerimizle tek tek, gerekirse grup grup bir araya geldik. Yönetim kurulu olarak, genel merkezimizin yol göstericiliğinde ve talimatları doğrultusunda hukuki destek sağlamaya çalıştık. Ancak tüm bu meselelerin ete kemiğe bürünmesi ve yasal bir mevzuat çerçevesine oturtulması gerektiğine inanıyoruz.

Sahanın sorunlarını, taleplerini ve problemlerini biliyoruz. Ancak son olarak şunu ifade etmek istiyorum: Ülkemizin özellikle son dönemde yaşadığı yüksek enflasyon sürecinden en çok etkilenen kesim, maalesef sabit gelirli çalışanlar ve emeklilerdir. Emekli Memur-Sen olarak, bu konularda birinci derecede muhatap olduğumuzun farkındayız. Emeklilerin içinde bulunduğu durum son derece vahimdir.

8 bin 71 liralık seyyanen zammın emeklilere yansıtılmaması ve bu zammın emekliliğe esas aylıklara dahil edilmemesi, sahada ciddi mağduriyetlere yol açmaktadır. Bu konuda, sahaya indiğimizde, hem siyasetçilere hem de bu işin muhataplarına yönelik ağır serzenişlerle karşılaşıyoruz.

Özellikle emekliliğe tesir edecek şekilde emeklilik katsayısının düzenlenmesi, yan gelirlerin, uzman öğretmenlik, başöğretmenlik, ek ders ücretleri gibi emekliliğe yansıtılması ve memurların katsayılarının artırılması, bizim öncelikli taleplerimizden bazılarıdır.

Ayrıca, yüksek enflasyonun gelirlerde yol açtığı kayıpların önüne geçmek adına “Eşel Mobil Sistemi”nin hayata geçirilmesini talep ediyoruz. Yani enflasyon oranı, maaş artış oranlarının üzerine çıktığında, o ayki farkın maaşlara yansıtılacağı bir sistemin yeniden uygulamaya konulmasını istiyoruz.

Evet, hayat pahalılığı ve enflasyon en çok biz kamu çalışanlarını eziyor ve mağdur ediyor. Ancak bu konularla ilgili olarak sizlerin mücadele edeceğinizden ve bunları kazanıma dönüştüreceğinizden hiçbir şüphemiz yok.

Bugüne kadar kamu kurumlarında, öğretmenler odasında veya okullarda hangi kazanımları görüyorsak, bunların tamamında Eğitim-Bir-Sen’in ve Memur-Sen’in imzası vardır. Bunu hem bizler hem üyelerimiz hem de kamu çalışanları bilmektedir. Bundan sonraki süreçte de bu sorunların çözümü adına yine sizlerin gayretini ve çalışmalarını beklediğimizi ifade etmek istiyorum."