Eskişehir Bilecik Tabip Odası Başkanı Nazan Aksaray şu ifadeleri kullandı;
"Yeni mezun meslektaşlarımız aslında daha hekim olmadan, tıp fakültesine başladıkları andan itibaren bu meslekle ilgili endişe duymaya başlıyorlar. Tıp fakültesi eğitimi alan arkadaşlarımız, daha birinci sınıftan itibaren tüm hedeflerini yurt dışına yönelik olarak belirliyor. Dil dersleri alıyorlar, gidecekleri ülkeleri planlamaya çalışıyorlar. Bu durum, ülkenin öz kaynaklarının heba edilmesi, genç, çalışkan ve üreten beyinlerimizin kaybedilmesi anlamına geliyor. Üniversitelerde onları yetiştiren hocalarımızın emeğinin yok sayılması demek oluyor. Dolayısıyla, daha ilk yıldan itibaren başlayan bu sorun giderek büyüyor.
Mezun olduktan sonra elbette bir grup hekim, burada çalışmakta ısrarcı oluyor. Fakat mevcut çalışma koşulları onları da çalışamaz hale getiriyor. İyi hekimlik yapma olanakları ve hakları ellerinden alınmış durumda. Bugün bir kamu hastanesinde, acil serviste neredeyse dakikada bir hasta bakmak zorundalar. Poliklinikte ise 3 dakikada bir hasta bakma zorunluluğu getiriliyor. Liyakatten uzak yöneticilerin ağır mobbingine maruz kalıyorlar. Mesleki deneyimlerine, bilgilerine hiçbir şekilde değer verilmiyor. Dolayısıyla onlar da yönlerini, kendilerine kıymet verilecek ülkelere çeviriyor.
Teknik olarak bakıldığında, Türkiye’de hekim sayısının az olduğu görülüyor. Ancak asıl sorun, yerleştirme, dağılım ve gerçek anlamda bir yararlılık planının olmaması. Bunun da ötesinde, ihtiyaç her geçen gün daha da artıyor. Bazı branşlar, hekimlerin yaşadığı bu zorluklar nedeniyle artık tercih edilemez hale geliyor. Ülkemizde çocuk hekimleri neredeyse kalmadı. Çocuk klinikleri kapanıyor, çocuk cerrahisi klinikleri kapanıyor. Teknik açıdan daha zor görülen cerrahi branşlara yönelim giderek azalıyor.
Önümüzde çok ciddi bir sorun var. Şu anda tıp fakültesi sayısı çok fazla. İçerik, gerçek anlamda iyi hekim yetiştirmeye uygun değil. Neredeyse tamamen siyasi ve popülist nedenlerle Anadolu’nun her köşesinde, hatta ticari ve rant amacıyla İstanbul’da E-5’in kenarlarında tıp fakülteleri açılıyor. Ama çoğunda gerçek anlamda bir akademik kadro yok. Eğitim için gerekli altyapı yetersiz. Dolayısıyla bu kurumlara gerçek anlamda bir tıp fakültesi denemez. Maalesef nitelik açısından sorgulanır bir noktaya sürükleniyoruz. Bakanlığın politikası bu yönde ilerliyor.
Pandemide de böyle bir süreç yaşandı ama o biraz zorunluluktandı. Ancak şu an yaşanan bu durum tamamen devletin yanlış politikasından kaynaklanıyor. Mevcut hükümet, hekimleri ucuz iş gücü olarak kullanmak istiyor. Sayıca fazla, ama iyi yetişmemiş bir hekim kitlesi onlar için ucuz iş gücü anlamına geliyor. Böylece sistem içinde bir tür enflasyon oluşturulmak isteniyor."