Adıyaman'da konuşan Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu şu ifadeleri kullandı;

"Milletinize umut olmak için çıktığınız yolculukta finali şöyle yaptınız: Öcalan'a umut hakkından bahsettiniz.

Konu, "milletinize umut olacağız" diye yola çıkmıştı. Yolun sonuna geldiğinizi şöyle ilan ettiniz: Milletinize umut olacaktınız, kâbus oldunuz. Kâbus olmanız gerekenlere umut oldunuz. Apo'nun kâbusu olacaktınız, milletin umudu olacaktınız. Bakın finale! Finale bakın! Apo'ya umut oldunuz, milletinize kâbus oldunuz.

Apo'ya umut hakkından bahseder oldunuz. Ülküsü için ömür vermiş insanlara çektikleri her çilenin vatan için çekildiğini söylediniz. "Vatana kurbanız" dedirttiniz. Zindan da görseniz, zulüm de görseniz, idam da edilseniz "Vatan sağ olsun" dedirttiniz. "Vatan için şehitlik, vatan için asıldık, vatan için mücadele ettik, vatan için yattık, vatan için aç kaldık" dediniz, dedirttiniz. "Vatan sağ olsun" dedirttiniz kendinize ve milletinize.

Sonra bütün bunları dedirttiğiniz insanların terörle mücadelesindeki ödediği bedele, ay yıldızlı al bayrağın içinde uğurladıkları evlatlara, şehide, geride kalan gaziye, mahzun olan yetime bakıp hiç utanmadan Öcalan'a umut bahsiyle Meclisi gösterdiniz.

41 yıl arkadaşlarınızla, milletinizle beraber "Apo asılsın" diye bağırabildiniz. Sonra "Apo nasılsın" diyebildiniz.

Eskiden selam verene sövüyordunuz, yan yana gelene hakaret ediyordunuz. "Ağırlayana, uğurlayana" diye sözlere başlayıp herkese parmak sallıyordunuz. Şimdi Pervin Buldan'ın dediğini, "Sayın Pervin Buldan'ın her dediğinin altına imzamı atıyorum" diyebildiniz.

Barış'tan, barış yaşasın'dan bahsediyorlar. Biz, PKK ile mücadelede yenildik mi ki bunlarla masaya oturabildiniz? Biz bu teröristlerle mücadelede mağlup mu olduk ki bunlarla masalar kurup konuşabildiniz, komisyon kurup Meclis'i küçültmeye heves edebildiniz?

Biz bu PKK ile mücadelede takatimiz kesildi, biz bunlara yenildik mi ki Kandil'e kamera gönderebildiniz siz?

41 yıldır diyorsunuz ki Kürt kardeşimiz. Milletiniz de diyor ki elhak öyledir. 41 yıldır diyorsunuz ki biz PKK'ya bir tane Kürdümüzü kaptırmayacağız. Milletiniz diyor ki evvel Allah kaptırmayacağız. Bir tane Kürt'ü PKK'ya teslim etmeyeceğiz. Gerekirse öleceğiz, kaptırmayacağız, öldük kaptırmadık. Bir gün PKK deyince Kürt demedik, Allah'a hamdolsun. Bir gün dilimize, PKK'ya söylerken kem söz düşünüp Kürt'e kem söz etmedik, Allah'a şükürler olsun.

PKK düşmandı, Kürt kardeşti. PKK hasımdı, Kürt dosttu. PKK dünya ahiret karşımızda şerrin temsilcisiydi, Kürt dünya ahiret efendimizin huzuruna çıkacağımız yol arkadaşımızdı. Hiç sallanmadık. Hiç sallanmadık. 1 milim oynamadık, 1 milim oynamadık, 1 milim.

Sonra siz, Kürt meselesi diye bir şeyi konuşalım diye söze başladınız, söze böyle başladınız. Sonra Kürt meselesini konuşacağız dediğinizin öznesini Öcalan yaptınız. Kürt'ü Öcalan'a teslim ettiniz, sildiniz.

Abdullah Öcalan'ı Kürt'e giydirdiniz. PKK'yı Kürtler için mücadele ediyormuş örgütüne dönüştürebildiniz utanmadan.

O yüzden biz, doğru yerde durup doğru itirazlarla yürüyoruz istikbale. Mezhep, meşrep saymıyoruz. Aidiyet, kavim, ekalliyet sayarak siyaset yapmıyoruz. 85 milyonu Türk Milleti olarak biliyoruz. Türk'ü, Kürt'ü, Alevisi, Sünnisi, dindarı neyi varsa, biz büyük Türk Milletiyiz. Ay yıldızlı al bayrağın altında her rengimizle güzeliz.

İstediğiniz her meseleyi konuşabilirsiniz Meclisinizde. Başlığının adını bile sınırlandırmıyorum. Ne olduğunu hâlâ bize anlatmadığınız bir meseleniz var, Kürt meselesi. Ne diyorsanız, bu nedir? Ama bu başlıkta konuşabilirsiniz.

Ama bu başlıkta konuşacağınız meselenin eşiti Öcalan'a hürriyet değildir. Öcalan'a hürriyet ile Kürt'ü aynı cümlede zikredemezsiniz kardeşim.

İlkeli ve ölçülü siyaset yapmak zorundaydınız. Ben Adıyaman'a Öcalan'a hürriyetten bahseden biri olarak gelseydim, bu salon bomboş olacaktı. Belki beni şehre sokmayacaktınız. Ben, "Öcalan Meclise gelsin, konuşsun" diyen ben olsaydım, il başkanıma diyecektiniz ki, "Bu deliden ayrılın." "Bu deliden ayrılın, bu deli ne dediğini bilmiyor" diyecektiniz benim için.

Sanayi Odası başkanımız kabul etti, kabul etmeyecekti. Yani bizimkiler eski siyasi dilleriyle konuşuyor olsalardı; Devlet Bey eski Devlet Bey, Tayyip Bey eski Tayyip Bey olsaydı; 2023'ün siyasi algoritmasını kullanıyor olsalardı yani 2023 seçimlerinde "PKK'nın canını okuyacağız, PKK ile beraber olanların canını okuyacağız, HDP'ydi o zaman, HDP'nin canını okuyacağız" Devlet Bey de Tayyip Bey'i yüreklendiriyordu: "Kapatacağız. Hatırlayın, HDP'yi kapatacağız. HDP'yi kapatmıyorsa Anayasa Mahkemesini kapatacağız." Bak buradan geliyoruz, Anayasa Mahkemesini kapatacağız. Bunlarla ilgili fezlekeler düzenlenecek. Bu efendim, belediye siyasi rekabette şöyle bir şey var, kent uzlaşısı var, kent uzlaşısı. "Bunların hepsine hesap soracağız." Ondan sonra siyaset yükselt, yükselt elini, sonra Devlet Bey zirvede Cumhur İttifakı adına o zamanki Millet İttifakına söyleyeceğini söyledi. "Sayın Kılıçdaroğlu" dedi, "Demirtaş'ı serbest bırakacaksın, öyle söylüyorsun. Kavala'yı serbest bırakacaksın. Öcalan'ı da bırakacak mısın?" diye sorabildiniz. Demek ki Kemal Kılıçdaroğlu'nun Öcalan'ı bırakacağından değil, sizden önce bırakacağından endişe etmiştiniz.

Şimdi bakın ne kadar büyük illüzyon var, dikkat edin lütfen. "Efendim hiçbir şart yok." Böyle başladılar. Bir de böyle ağır abiler var, racon kesiyorlar böyle. "Hiçbir şart yok. Silahı bırakacaksın, uzatmayın mevzuyu." "Hiçbir şart yok"tan geldiğimiz yer şu: Milliyetçi Hareket Partisinin kapısında Devlet Bey'le beraber barış yasası talep ediyorlar. Hani pazarlığınız yoktu sizin? Hani pazarlığınız yoktu sizin? "Silahların teslim yerleri gösterilecekti, istihbarat yönetecekti." Bu bizimkilerde âdettir. Çok riskli bir halk var, yani bu yaptıkları şey çok riskli, efendim organizasyonun olduğu belli, "Devlet yapıyor." İyi bir şey yapınca "Biz yapıyoruz," ne olur belli olmaz, "Devlet yapıyor." "Silahlar teslim edilecek, istihbarat yönetiyor." Nerede yönetiliyor silahlar? Nerede teslim alınacakmış silahlar? 30 tane silahı kovanın içine koydular, mevzu gitti. Şimdi geliyorlar, mesele konuşacağız. Öcalan'ın, Öcalan'ın talepleri diye talepler gündeme gelmeye başladı. "Öcalan'a gittik, Öcalan şunu diyor" diye Meclise teklifler gelmeye başladı. İyi mi?

Bu Pervin Buldan'ın her dediğinin altına imzama atıyorum'a nasıl geldiniz siz? Bu resmî dil taleplerinin dillendirildiği bir meclise nasıl geldiniz siz? Çocuklarımızın katilinin isimlerinin mecliste sloganlaştırılarak atılmasına nasıl müsaade ettiniz siz? Siz bu akla, bu kafaya nasıl geldiniz?

Faiz ortada duruyor, umursamıyorsunuz. Enflasyon ortada, umursamıyorsunuz. Açlık sınırı diye bir sınır var, 30.000 TL, onu da siz uydurmuşsunuz 30.000 TL diye. Enflasyon farkını, refah kaybını hesaplasanız asgari ücret 39.000 TL. Umursamıyorsunuz. Çocuklarınızın katilleriyle yatıp, papayla kalkıyorsunuz. Biriniz Apo'nun, biriniz Papa'nın elinde bizi meşgul ediyorsunuz.

İş adamlarınız bağırıyorlar, "Bu yüksek enflasyona ve faize dayanamayız biz" diye. İş adamlarımıza bağırıyorsunuz. "Ara eleman açığımız var" diyorlar. "Rekabet gücümüzü kaybediyoruz" diyorlar. "Tekstil sektörü gidiyor" diyorlar. "İstihdamda büyük kırılmalara sebep olacak işçi çıkarmalarına mecburuz" diyorlar. Bağırıyorlar, duymuyorsunuz. Öcalan'la anayasa konuşuyorsunuz. Resmî dil konuşuyorsunuz. Yahu, siz delirdiniz mi? Siz delirdiniz mi? Dönün milletinize bakın. Milletinizin böyle bir gündemi var mı? Bakın bakalım.

Ben Doğu'ya gittim, gezdim, arkadaşlarım burada. Güneydoğu'da da problem aynı. Madde bağımlılığı. Güneydoğu'da da problem aynı. İşsizlik, enflasyon, genç işsizliği. Çocuklarımızın uyuşturucu batağı, bahis kumar tezgâhlarında yıkılması. Her yerde sorun aynı. Kürt'e de değiyor, Alevi'ye de değiyor, Sünni'ye de değiyor, dindara da değiyor, modern'e de değiyor, gelenekçi'ye de. Türkmen'e de değiyor, Yörük'e de değiyor, Arnavut'a da, hepsine değiyor. Böyle saymayı seviyorsanız, fakirlik, yönettiğiniz ülkedeki fakirlik, umutsuzluk, adaletsizlik, üretimsizlik, hastalık, hastane sırası, yüksek enflasyona karşı ezilme, alım gücünde bozulma, hepsi, herkese eşit değiyor.

Ama siz, elinde bırakacak silahı bile kalmamış PKK'yla bizi meşgul ediyorsunuz. PKK'nın elinden bırakacak silahı kalmamış PKK'nın elinden, bu gündemle Türk siyasetini meşgul etmek yerine KCK'nın elinden uyuşturucuyu alın."