Enerji Bakanlığı’na göre Beylikova ve Sivrihisar ilçeleri arasında yer alan sahada 694 milyon ton nadir toprak elementi (NTE) bulunuyor. Yetkililer, buranın Çin’deki 800 milyon tonluk “Bayan Obo” sahasından sonra dünyanın en büyük ikinci rezervi olduğunu bildiriyor.
9 Ekim 2025’te BBC News Türkçe’de yayımlanan bir makalede Eskişehir’in, dünyanın en ender bulunan madenlerine ev sahipliği yapan büyük bir rezerve sahip olduğu yazıldı. Makalede bu nadir toprak elementlerinin enerji, savunma ve teknoloji gibi sektörlerde kullanıldığı ve çok değerli olduğu vurgulandı. Türkiye, Eskişehir’deki bu cevherlerle ilgili Çin’le görüşmeler yaptı. Ankara ve Pekin Ekim 2024’te “Doğal Kaynaklar ve Madencilik Alanlarında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı” imzaladı. Türkiye’nin amacı, Çin’le birlikte çalışıp bu nadir mineralleri birlikte çıkarıp değerlendirmek; ham halde çıkarmaktan ziyade son ürün şeklinde üretmek istiyoruz. Ancak Çin, teknoloji transferi konusunda istekli görünmemiş. Aynı görüşmeler Rusya ile de yapılmış, ancak orada da istenen sonuca ulaşılamamış. Cumhurbaşkanımızın son ABD ziyaretinde Trump’la bu konuları görüştüğü belirtilse de sonuç açıklanmadı.
NTE — yani Nadir Toprak Elementleri — modern teknoloji ve sanayide yaygın olarak kullanılan, benzer kimyasal özelliklere sahip 17 element için kullanılan addır. Örnekler: Skandiyum, İtriyum, Lantan, Seryum, Praseodim, Neodimyum, Prometyum, Samaryum, Europyum, Gadolinyum, Terbiyum, Diprosyum, Holmiyum, Erbiyum, Tulyum, İterbiyum ve Lutesyum. Nadir toprak elementleri, toryum ve uranyum gibi radyoaktif elementlerle birlikte bulunabiliyor. Ayrıştırılmaları için birçok toksik kimyasal kullanılıyor; bu da çıkarma işlemini bazen zor ve pahalı hale getiriyor ve çevreye ciddi zarar verebiliyor. Bu NTE’ler manyetik, optik ve katalitik özellikleri nedeniyle elektrikli araçlardan rüzgâr türbinlerine, cep telefonlarından savunma sanayiine kadar çok geniş bir kullanım alanına sahip.
Çin, dünya üzerindeki NTE madenciliğinin yüzde 70’ini, işleme faaliyetlerinin de yüzde 90’ını gerçekleştiriyor. Bu durum, ülkeleri nadir topraklar konusunda Çin’e bağımlı kılıyor.
Eskişehir’de Kaymaz’da altın, Kırka’da boraks gibi çok önemli madenler çıkarılıyor. Topraklarımızın altında bu tür cevherlerin bulunması önemli bir fırsat. Ancak bu cevherler çıkarılırken çevresel etkiler göz ardı edilmemeli. En son teknolojilerle, çevreye sıfır zarar verecek yöntemlerle çıkarılmalı. Acele ederek, ham maddeyi vahşice çıkarıp pazarlamak değil; teknolojimizi geliştirip, bu cevherleri son ürün halinde üreterek en yüksek katma değeri elde etmek gerekiyor. Aksi takdirde hammaddeyi satmak, geleceğimizi peşinen satmak anlamına gelir.