İYİ Parti Odunpazarı İlçe Başkanı Gürol Yer şu ifadeleri kullandı;

Yeter biz artık satılmaktan usandık” diyen 657 sayılı yasaya bağlı çalışan Kamu çalışanları ve emeklileri ile ilgili son süreçte görüşülen 2026-27 Tarihini kapsayan 8’inci Dönem Toplu sözleşme görüşmeleriyle ilgili yaşananların değerlendirmesini hep beraber yapacağız.

Başından bugüne izlediğimiz tıpkısının aynısı

Kamu İşçi kesiminde yaşananların birebirinin tekrarı bir süreci gözlemliyoruz.

Masada yine Kamu işvereni olan Çalışma, Sosyal Güvenlik ve Maliye Bakanlığı Muhataplığında temsil edilen Hükümet karşılarında dizayn edilmiş çalışan temsilcisi yandaş yetkili konfederasyon yanında gözlemci biri yandaş diğeri muhalif iki konfederasyon bulunuyor.

Sunulan teklifler sonucunda İşverenin getirdiği, enflasyon oranlarına yaklaşmayan zam oranı ve cambaza bak rakamlarda mevcut durum ile yaşanacakların öngörüldüğü değil, uygun görülenin bağıtlanacağı bir sonucu yaşıyor, görüyoruz.

Hal böyle olunca taban baskısı ve duruşlarını anlatamayan sendikamsı sendikalar başladılar asıp kesmeye.

İnandırıcılar mı yada ciddiler mi derseniz.

Kesinlikle hayır.

İddia ediyoruz.

Yaşanacak senaryo evreleri şu şekilde gelişti, gelişiyor ve sonuçlanacak.

Yetkili Sendika tarafından ilk görüşme olan 1 Ağustos 2025 Tarihinde 11 Hizmet kolunun taleplerinin ve istenen zam oranları ile düzenlemelerin iletilmesinden sonra yaşanan uzun bir süre sessizlikte.

Tabandan gelen baskı üzerine ses verme zorunluluğu durumunda kalınıldı. İlerleyen zamanda Kamu İşveren tarafından süreç bitmeye yakın teklif istendi

15 Ağustos Tarihinde açıklanan ve hedeflenen enflasyon oranlarının baz alındığı reel olmayan ve sıkıntılı rakamlar açıklanınca. Yasal sürecin bitimine 1 gün kala yani bugün göstermelik iş bırakma kararı alındı.

Yarın 19 Ağustos 2025 tarihinde teklif ve beklentinin karşılanmaması sonucu yasa gereği uyuşmazlık metni imzalanacak. Ve sonunda yine yasa emriyle kurulan Kamu hakem heyeti 31 Ağustos 2O25 Tarihine kadar iktidarın istediği uygun gördüğü kararı verecek.

Ve bizim kahraman yandaş çift sarı konfederasyonlar, final söyleminde; İmzalamıyoruz, kabul etmiyoruz, yok hükmündedir, mücadele ettik, davul çaldık, çadır kurduk, önlük giydik ama ne yapalım elimizden geleni yaptık diyecekler…

Yani biz bu filimi daha önce defalarca seyrettik

Öncekilerde esas aktör bir taneydi şimdi iki tane oldu…

Yandaş konfederasyonlar ne hikmet ise üyelerinin hakları ve yetki aldıkları iş kollarındaki tüm kamu çalışanlarının hakkını almaya direnmekten ziyade ortaya konulan senaryonun konu mankeni durumunda bulunmaktadırlar.

Eylem gibi gözüken eylemcikler ve kelimelerin itinayla seçildiği sözüm ona rest çekmeler yaptılar. Sözde ciddiyetlerini göstermek için çadır kurup, davul çalıp eylem yaptılar. Ambalajlarından yeni çıkardıkları ütüsü bozulmadık eylem önlükleriyle arzı endam ettiler.

Ama boşuna bir çaba bu tüm yaptıkları.

Mağdur ve muhatap kitleye diyecek söz bulamadıklarından kendilerine gerekçe üretmek için eylemsi eylemler yaptılar. Ancak geçmiş olsun tren kaçtı, bunu onlar da biliyorlar.

Çünkü bugün teklifin son günü konu her dönem olduğu gibi yarın uyuşmazlığa gidecek ve bizim konu mankenleri kabul etmiyoruz sindiremiyoruz, görmüyoruz diyecekler.

Bu söylediklerine kimse inanmayacak. Davul değil senfoni orkestrasını getirseniz, Çadır değil gökdelen kursanız, kamu çalışanları masada yada kapalı kapılar arkasında satıldığını biliyor, görüyor ve yalandan söylem rol icabı eylemlerinize kanmıyor, inanmıyor.

Ey yandaş çift sarılar.

Siyasi baskı, vaat, tehdit, gelecek umudu, belirsizliği kullanarak yaptığınız hormonlu üye sayıları sizin gerçeğiniz değil. Bunu da buradan biz söyleyelim.

Olan yine devlet hizmetini ulaştıran, emek sahibi kamu çalışanlarına olmuş ve kamu işçisi gibi onlarda yine her zaman olduğu gibi kısa süreli bir tiyatro sonu layık görülen sadaka oranlara mecbur kalarak, enflasyona, hayat zorluğuna, geçim sıkıntısına, gelecek endişesine gark olmuş olarak hayat devam ettirecekler.

Ev alma hayalleri bitti, araba alma rüyasından çoktan uyandılar, birikim yapmak artık mümkün değil.

Yarını boş verin anlık sofrasında, hanesinde ihtiyaçlarını bile karşılayamayan öğünleri azaltan, kıyafet alamayan, ayakkabısına pençe yaptıran, yüreklerin umudu kaybettiği bir kesimi görüyoruz, biliyoruz.

Yaşananların Sorumlusu siyasi iktidar ve dizayn ettiği son süreçte çift sarı olan sözde çalışan temsilcisi yetkili konfederasyonlardır. Hak arama dışında siyasetin emir eri olmuş sendikacılar.

Bırakın üyelerin, çalışanların hakkını korumayı, kovalamayı. Nerdeyse verilene razı olun ve sesinizi çıkarmayın deme durumuna gelmişlerdir. Siyasetin ve siyasetçinin oyuncağı sendika baronları için hayat güzel ve tatlı ama vebalini aldıkları insanların bedduaları yakıcıdır hatırlatalım.

Konfederasyon Başkanlarının geçtiğimiz zaman dilimi içinde Çalışma Bakanıyla oynadıkları halı saha maçı ve Sayın Bakanın bu başkanlara attığı goller meğerse Kamu çalışanlarına atılan gollermiş…

Buradan sesleniyoruz.

Bu sistemi dizayn eden Yeni Türkiye Senaryosu yazanları bu işin esas sorumlusudur…

Bizim bahsettiklerimiz kendilerine verilen rolü oynayanlardır.

Sebeple söz sahibine gitsin.

Kamu çalışanları, kamu işçileri ve emeklileri darda zorda ve buhranda.

Siz bunu biliyorsunuz.

Yandaşa kaynak aktarmaktan, çok maaşlı prenslere para yetiştirmekten, uçulmayan havaalanlarına, geçilmeyen yollara hazineden ödeme yapmaktan, büyük yüzölçümlü hastanelere onlarca hastane yapacak parayı aktarmaktan, kur korumayla kaynak yarattığınız zenginlere, dünya rekoru olan küresel faiz baronlarına milli kaynaklardan ödeme yapmaktan.

Tabi ki fakiri fukarayı, garibi gurebayı, memuru, emekliyi, işçiyi, köylüyü gözünüzün görmesini zaten beklemiyoruz.

Yaptıklarınızı vicdana, izana ve takdire bırakıyoruz.

Türk Milleti unutur derseniz unutmaz, günü geldi mi karnenizi verir diyoruz.”