Eskişehir siyasetinde rüzgar sert esiyor, koltuklar sallanıyor. Üst kademelerde bir telaş, bir hareketlilik var…

Ama sahadaki insanlar, yani ilçelerde yıllardır emek verenler, gönüllüler, sessizce izliyor sadece.
Sessizler, ama kulisler konuşuyor.

Yıllarca verilen emek, bir talimatla siliniyor sanki.
Oysa sahada herkes biliyor:
Bir partiyi ayakta tutan, o yüksek koltuklar değil, gece gündüz çalışan ilçe teşkilatlarıdır.

İroni tam da burada.
Koltukları sallananlar, kendi hatalarını gizlemek için suçu ilçelere yüklemeye çalışıyor.
Ama herkes farkında.
Sahadaki o insanlar, her şeye rağmen tebessüm ediyor, yine de içlerinden şu soruyu soruyor:
“Biz bu görüşe inanarak mı çalıştık, yoksa birilerinin koltuğu için mi?”

Tüzük sayfaları açık, kurallar belli.
Ama kimse dönüp bakmıyor o sayfalara.
Çünkü sahada tek bir kural geçerli: Emek asla yok sayılmaz.
Hiçbir üst düzeyin kişisel başarısızlığı, alın terini gölgeleyemez.

Ve işte tam bu noktada insanın dili kendiliğinden söylüyor:
“Bir koltuk uğruna ya Rab, ne istifalar alınıyor!”
Bir koltuğun değeri, bir insanın emeğini, inancını, yıllarını yok sayacak kadar büyük olmamalı.

Unutmayın, bazı işler yasaldır ama etik değildir.
O yüzden bütün üst kademelere bir çağrım var:
Bir an durup düşünün.
Koltuklarınız sallanırken, belki de asıl sarsılan şey vicdanınızdır.

Ve son olarak…
Söyleyemese de her şeyi bilen, yıllardır bu davayı omuzlayan o ilçe emekçilerine saygılarımı sunuyorum.
Çünkü onlar, koltuklar sallanmadan önce de bu şehrin siyasetini ayakta tutanlardı.