Eskişehir tarihinin önemli günlerini yaşıyoruz. Türkiye'nin parlayan yıldızı Eskişehir'imizin ışığını söndürmek istiyorlar, Eskişehir'imizi karartmak, yaşanamaz bir şehir haline getirmek istiyorlar. Yine siyanür, yine doğa katliamı ve yine çok fazla kanser vakalarının altyapısını oluşturmaya çalışıyorlar. Bu seferki mücadele çok önemli.
Günlerdir stantlarda canhıraş bir biçimde ağustos sıcağında Hamamyolu ve Doktorlar Caddesi'nde stantlarda bekleyen ülke ve Eskişehir sevdalıları, siyanürlü maden araması için Kılıçdaroğlu'nun 'beşli çete' diye isimlendirdiği holdinglerden biri olan Cengiz İnşaat'ın yeraltı kaynaklarımızı vahşice yağmalayıp rant elde etmemesi için yoğun çaba harcıyorlar. Eskişehir'imizin en verimli topraklarını yok edecekler, suyumuzu orada yetişip birçok ilimizi besleyen örtü altı ve örtü üstü tarımı yok edecekler. Toprağa sızan ve buharlaşan siyanürle bölgeyi yaşanmaz hale getirecekler.
Iğdır'dan sonra ülkemizde ikinci mikro klima özelliğine sahip Yukarı Sakarya Vadisi'ni katledecekler. Bizler, devrimciler, ilericiler, aydınlar bu tehlikeyi gördüğümüz için günlerdir mücadele ediyoruz. 'Irmağının akışına ölürüm' demek lafla olmuyor, siyasi ayrım gözetmeksizin bu peşkeş operasyonuna ve doğa katliamına dur demeliyiz.
Yer altı kaynakları halkındır. 'Çete' diye tabir edilen, ülke kaynaklarını yağmalayan yabancı ve yerli tekellere dur demeliyiz. Madenlerin çıkarılmasına değil, vahşice yağmalanmasına ve yer üstünün zehirlenip yaşanmaz hale gelmesine karşıyız. Haydi Eskişehir, kenetlenelim, bu yağma ve katliam girişimine dur diyelim. Neredesiniz 'ırmağının akışına ölenler'? Biz sahadayız. 15 Ağustos'ta da ÇED bilgilendirme toplantısında olacağız, bekliyoruz.”