Son yıllarda sosyal medya, sadece moda ve güzellik değil, beslenme dünyasında da trendlerin en hızlı yayıldığı yer haline geldi.

Bir sabah uyandığınızda “mucize” bir içecek, ertesi gün “kesin zayıflatıyor” denilen bir beslenme yöntemi karşınıza çıkabiliyor. Bir video yüz binlerce kişi tarafından izleniyor, altına binlerce yorum geliyor. Ve işin en tehlikeli yanı, bu bilgilerin çoğu bilimsel temelden uzak oluyor.

Mesleğimi doğrudan etkileyen en büyük değişim, danışanlarımın artık ilk önce sosyal medyada gördükleri yöntemleri denemeye yönelmesi. Görüntüleri izleyip, “Bunu yapan 10 kilo vermiş” diyerek başlıyorlar. Ancak bana geldiklerinde çoğu zaman yorgun, halsiz ve motivasyonunu kaybetmiş oluyorlar. Çünkü bu tür trendler genellikle kişisel farklılıkları, sağlık geçmişini ve yaşam koşullarını hesaba katmıyor.

Biliyorum, herkes hızlı sonuç istiyor. Ama unutmayalım, sosyal medyada gördüğümüz şeylerin büyük kısmı kurgu ya da seçilmiş anlardan ibaret. Kimse kamera karşısına başarısız denemelerini ya da sürecin zor yanlarını koymuyor. Bu da gerçekçi olmayan beklentiler yaratıyor.

Benim yaklaşımım net: Sağlıklı beslenme, modaya göre şekil değiştiren bir kavram değildir. Evet, yeni bilimsel araştırmalar ışığında bazı öneriler güncellenir ama “tek tip” mucize yöntem yoktur. Her bireyin vücudu, metabolizması ve ihtiyaçları farklıdır.

Sosyal medya ilham verebilir, fikir verebilir ama asla doktorun, diyetisyenin yerini alamaz. Bilgi kirliliğinin arttığı bu dönemde, doğru kaynaklardan beslenmek her zamankinden daha önemli.

Unutmayın, trendler gelir geçer ama sağlığınız ömür boyu sizinle. Ona geçici heveslerle değil, sürdürülebilir alışkanlıklarla yatırım yapın.