“Sağlıklı beslenmek zengin işi” dediğinizi duyar gibiyim. Hani o pahalı organik ürünler, özel ithal gıdalar… Ama işin aslı öyle değil. Sağlıklı beslenmek için illa çok paraya ihtiyacımız yok.
Mesela mevsiminde alınan domates, biber, patlıcan; ya da mercimek, nohut, bulgur gibi kuru baklagiller… Hem ucuz hem de çok besleyici. Tam tahıllar, yoğurt, yumurta gibi basit gıdalar da aynı şekilde. Bunlar sağlıklı beslenmenin temel taşları ve aslında hepimizin ulaşabileceği şeyler.
Bazen sağlıklı beslenmeyi zorlaştıran şey, para değil; alışkanlıklarımız oluyor. Plansız market alışverişleri, aceleyle alınan abur cuburlar ya da sık sık fast food tercih etmek hem bütçemizi yoruyor hem de sağlığımızı bozuyor. Oysa biraz plan yapmak, evde yemek hazırlamak hem daha uygun fiyatlı hem de çok daha sağlıklı.
Unutmayalım ki sağlıklı yaşam sadece yediklerimizden ibaret değil. Yeterince uyumak, bol su içmek, biraz hareket etmek de en az yemek kadar önemli. Ve bunların hiçbiri için para harcamamız gerekmiyor.
Tabii ki maddi durum bazı şeyleri kolaylaştırabilir, ama sağlıklı beslenmek aslında zengin işi değil. Biraz bilinç, biraz özen meselesi. Yani herkes kendi imkânlarıyla sağlığını destekleyebilir.
Kısacası sağlığımızı korumak için lüks ürünlere ya da büyük paralar harcamaya gerek yok. Düzenli, bilinçli ve sade adımlar bile bizi çok daha sağlıklı bir hayata taşıyabilir.