Simit… Sabah kahvaltılarımızın, okul yolunda elimizden düşmeyen çocukluk atıştırmalığımızın, iş telaşında çayın yanındaki en sadık dostumuzun adı.
Hepimizin hayatında yeri olan bu susamlı lezzet, aslında göründüğü kadar masum mu? Gelin birlikte bakalım.
Bir adet klasik sokak simidi yaklaşık 250-300 kalori içeriyor. Bunun büyük kısmı beyaz undan gelen karbonhidrat. Yani aslında bir simit, neredeyse 4 dilim ekmeğe denk geliyor. Eğer yanında peynir, zeytin, çay derken kahvaltıyı süslerseniz günün ilk öğününde ihtiyacınızın ötesine geçmeniz işten bile değil. Fazlası, vücudunuza yağ olarak geri dönüyor.
Ama simiti tamamen kötülemek haksızlık olur. İçindeki susam, sağlıklı yağ asitleri ve protein açısından değerli. E vitamini, kalsiyum ve magnezyum gibi mineralleri de barındırıyor. Yani ölçülü tüketildiğinde enerji verici ve tok tutucu yönü var. Özellikle yanında peynir ve yeşilliklerle tüketildiğinde, dengeli bir kahvaltının parçası olabilir.
Peki ya simidi hiç yemezsek? Aslında hayatımızda simidin olmaması beslenme açısından bir kayıp yaratmaz. Onun yerine tam tahıllı ekmek, yulaf, ceviz gibi daha besleyici alternatifleri rahatlıkla tercih edebiliriz. Ama hiç yememek, kültürel ve duygusal bir eksiklik olabilir. Çünkü simit biraz da sokak köşesinde burnumuza gelen o taze kokudur; çocukluğun, paylaşılan sabahların anısıdır.
Öte yandan simidi çok sık tüketirsek ne olur? İşte asıl mesele burada. Her gün, hatta günde birkaç kez simit yemek, beyaz un ve yağ yükünü artırarak kilo alımına, kan şekeri dengesizliğine ve uzun vadede insülin direncine zemin hazırlar. Üstelik dışı çıtır olsun diye kullanılan bazı yağlar, kalp-damar sağlığı açısından da risk oluşturabilir.
Sonuç mu? Simit ne tamamen zararlı ne de tamamen faydalı. Her şeyde olduğu gibi mesele denge. Arada sırada, yanında dengeleyici besinlerle birlikte tüketildiğinde hem damak zevkimize hitap eder hem de sağlığımıza gölge düşürmez. Ama “her gün simit” alışkanlığınız varsa, işte o zaman vücudunuz size bir gün bunun hesabını sorar.
Unutmayın, simit sadece bir yiyecek değil; kültürümüzün bir parçası. Onu hayatımızdan silmek zorunda değiliz, sadece doğru miktarda soframızda yer açmamız yeterli.